Gece Kadar Güzel

8 0 0
                                    

Merhaba arkadaşlar, küçük bir açıklama ile geldim. Bu kitabı buraya kadar okuduysanız, gerçekten çok teşekkür ediyorum ve bunu başardığım için de kendimle gurur duyuyorum. Çünkü eğer çok kötü yazsaydım, kimse okumazdı.

Her neyse.

Duygularımı ve travmalarımı kurgulayarak anlattığım bu kitaba deli gibi bağlıyım, bu beni çok üzüyor. Çünkü Tekrar Karşılaştık 1'in sonuna çok yaklaştık... Tekrar Karşılaştık 2 ise, daha kısa olacak tahminimce. Uzattıkça uzatmak gibi bir şey yapmayı düşünmüyorum.

Şimdi sizden bir ricam olacak, hem destek amaçlı hem de fikrinizi öğrenmem amacı ile bu sorularımın hepsine cevap vermenizi istiyorum. Umarım hepsine cevap verirsiniz çünkü bazı yerleri cevaplarınıza göre şekillendirebilirim.

İleriki bölümlerde ne olacağını düşünüyorsunuz?

En sevdiğiniz çift?

Favori karakteriniz?

En saçma bulduğunuz kişi?

Kitap sonunun nasıl biteceğine inanıyorsunuz?

Merak ettiğiniz şeyler ne?

Cevaplarınızı bekliyor ve sizi seviyoruummmm.

******

"Bazı bedenler ölse de öldürmeye devam ederdi."

Şiir okumayı çok severdim, yazardım da. Her zaman dinlemeyi, okumayı ve yazmayı seven biri olmuştum. İnsanlar değildi sığınağım, kalem ve kağıttı. Yazmak, dört duvarım ve bir çatımdı. Okumak, o beton parçalarını yuva yapan yerdi. Dinlemek de yuvama sevgi, saygı ve birçok his katan kısımdı.

Yazmak, dinlemek ve okumak bir ayara geldiğinde, huzur ortamım oluşuyordu. Üçünü aynı anda yapamazdım belki ama üçünü en sık yaptığım, üstüne üstlük bedenen yalnızsam o yer, benim huzuruma en yakın halimi barındırabilirdi.

Her kötü olay sonrasında yazardım, bazen şiir bazen roman bazense anı. Birçok farklı türden kitap bırakmıştım dünyaya. Eser niteliğinde belki değildi ama ülkeme az da olsa katkı sağlıyordum. Çünkü bazı kitaplarım yurtdışına kadar ulaşmıştı ve birkaç ülkeden teklif alıp duruyordum.

Ülkemi bırakıp gitmek istemesem de yakın zamanda birkaç aylığına yurdışına çıkma planım vardı.

Ervin hastaneden çıkalı bir hafta, yoğun bakımdan çıkalı dört hafta geçmişti. Yani yoğun bakımdan sonra üç hafta daha kontrol amaçlı hastanede kalmıştı. Çok tehlikeli bir ameliyat geçirse de sanki daha hafif gibi toparlanmıştı. Her ne kadar yoğun bakımdan sonra hastanede kalmak istemese de bizim zorumuzla kalmayı kabul etmişti. Bu hafta iki kez kontrole gitmişti. İki hafta sonra tekrar gidecekti.

Artık Atacan'ın evinde daha çok eşya vardı, benim eşyalarımın çoğu buraya getirilmişti. En zorlandığım eşya ise Belemir ile fotoğrafımın olduğu tabloydu. Evim olduğunda, diye söz vermiştim ona. "Evim olduğunda en sık kullandığım oda neresi olursa, bu tabloyu oraya asacağım cüce."

Boyu benden kısaydı, ona cüce demeyi severdim. Benden iki yaş büyüktü, babası yüzünden okula iki yıl geç başlamıştı. İyi ki de geç başlamıştı.

"Bana abla, de. Abla. Ben senden iki yaş büyüğüm! Sen annenin karnında zigotken ben adım atıyordum! Hadi abla demiyorsun, hakaret etme bari." Derin bir nefes alıp üzerime yürüdü. İşaret parmağını havada sallayarak dibime geldi ve parmağı tam burnumun ucundayken söylenmeye devam etti. Sandalyemi ona doğru çevirdim ve önümdeki defteri bırakıp kafamı parmağına uzattım. Parmağının ucuna minik bir öpücük kondurduğumda hemen yumuşamıştı.

Tekrar KarşılaştıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin