BÖLÜM 8

511 39 7
                                    

Selam nasılsınız? Hatam olursa kusura bakmayın iyi okumalar.
________________

Yanağımın içi acıyordu ama Jin'in verdiği kremler sayesinde iyiye gidiyordu. Bütün gün oturup ne yapacağımızı düşündüm evde hapsolmuştuk. Evimize gidemiyorduk. Tek umudumuz burayı bulmamaları.

Koltuğun kenarına oturmuş, kafamı elime yaslayıp Jin'le J-Hope'u izliyordum. Jin telefona bakıyor J-Hope'ta aynı benim gibi kara kara düşünüyordu.

"Jin" dedim soğuk sesimle. Kafasını telefondan kaldırıp bana baktı. "Şu aşağı markette çalışan arıyorlar mı?" sorgulayıcı bakışlarını gözlerime dikti.

"Sanırım evet. Neden sordun?" güzel bu iyi haberdi. "J-Hope'la ikimiz çalışabiliriz." elindeki telefonu bıraktı. "Olmaz Jungkook tekrar sizi bulmasını mı istiyorsun?" sesi biraz yükselmişti. "Tabi ki istemiyorum ama böyle oturup n'apalım? Böyle kaçıp saklanmanın daha iyi olduğunu mu düşünüyorsun."

Yerimden kalktım artık tahammülüm kalamdı bir şeyler yapmak istiyordum. "Ben bir çözüm yolu bulacağım siz dikkatli olun yeter." iyice sinirlenmişti. O bana bağırıyor ben ona bağırıyordum.

"Hayır efendim yok öyle bir şey yarın gidip ilk işimiz J-Hope'la o markette çalışmak tek başına bir şey yapamazsın." sinirden deliye dönmüştüm. "Ben zarar görmeyin diye uğraşıyorum. Zaten yeterince zarar görmüşsünüz neden hala uzatıyorsun."

J-Hope ayağa kalkıp bağırdı. "Aaa yeter ama ya. Jungkook ben sana hak veriyorum. Bu borç benim ve sizden yardım istedim borcu üstlenmenizi değil. Kavga etmeyin." derin nefes alıp konuşmaya devam etti. "Yarın gidip marketin patronuyla konuşuruz."

Jin ellerini yumruk yaptı kendini kastığı belliydi. Anlıyorum amacı bizi korumak ama hep beraber bir şeyler yapmalıyız. Tek söz bile etmeden arkasını dönüp gitti. J-Hope yanıma gelip sakın olmamı istercesine sırtımı sıvazladı.

Hem market evinden o kadar uzak değil abartıyordu. Sakinleşmek adına derin bir nefes aldım bir an önce bitsin şu kabus arkadaşımızın bize ihtiyacı var. "Ben bir Jin'e bakayım yarın gider konuşuruz tamam mı?"

Kafımı kaldırıp yüzüne baktım pişmanlık duyuyordu. Başımı olumlu anlamda salladım. Salondan çıktı bende koltuğa uzandım ve gözlerimi kapattım.

Sabah olmuştu hemen kahvaltımızı edip ilk işimiz olan markete gitmekti. J-Hope Jin'i nasıl ikna etti bilmiyorum ama etseydi etmeseydi yine de giderdim. "Jungkook bir şey olduğunda direkt beni ara tamam mı?" Jin'e dönüp gülümsedim. "Tamam ilk işim seni aramak merak etme." eğilip sıkıca sarıldım.

"Nasıl merak etmeyeyim size bir şey olacak diye ödüm kopuyor." cidden çok duygusal dokunsam ağlayacak şimdi. Geri çekildiğimde J-Hope'ta sarıldı. "Bende korkuyorum bende ama biz birlikte güçlüyüz." omzunu sıvazladım.

Uzun vedalaşmanın ardından marketin yolunu almıştık. Cidden uzak değildi aşağı mahallede. Markette girdiğimizde şansımıza patronda ordaydı zaten eleman eksikmiş ikimizi hemen bugünden işe aldı. Süper bir haber bu Jin'e haber verdiğimde o da mutlu olmuştu ve yine dikkatli olmamız için bizi uyarmıştı.

J-Hope kasada bende rafları düzenliyordum. Depoya gidip ağır kolileri tek tek içeri taşıyıp raflara dizmeye başladım. "Yardım edeyim mi Jungkook?" son müşterinin ürününü geçerken bana seslendiğini duydum.

"Yok zaten az hemen hallederim." içecekleri dizerken sıra muzlu sütlere gelmişti. Dudaklarımı yalayıp iç geçirdim uzun zaman olmuştu. Ahh canım çok çekmişti ama yememeliydim.

Kolileri çizmeyi bitirdim. Belini bir dağa bir sola doğru çevirdim ağrımıştı. Ben rafları yerleştirirken J-Hope'ta yerleri temizledi. Baya yorulmuştuk. Kapı sesinden içeri birinin geldiğini duydum ardından J-Hope'un telaşlı sesini "Jungkook!"

Hemen kasaya yanına gittiğimde içimden küfür savurdum. Hayır burayıda bulmuşlardı Tanrı aşkın. Nerden çıktılar nasıl burayı buldular. Hemen geri gidip kasadaki telefona uzanacaktım ki Taehyung kolumdan tuttu.

Teni buz gibiydi. Korumalar J-Hope'un iki kolundan tutup kafasına silahın namlusunu dayadılar. O an boğazıma bir şey takılmış gibi nefessiz kaldım. Bacaklarım zangır zangır titriyordu. "Bırakın onu." dedim tüm gücümle.

Taehyung bileğimden çekiştirerek kasadan uzaklaştırdı. Korku bütün vücudumu ele geçirmişti. Taehyung'a baktım gözlerine duygusuzdu. "Yalvarırım bırak bak çalışıyoruz nolur." onun duyabileceği şekilde fısıldadım. Gözlerime sadece bir saniye baktı.

J-Hope'a baktım ağlamaktan yüzü kıpkırmızı olmuştu. O da yalvarıyordu. "J-Hope 4 günün var. Sana yeterince süre tanıdım. Eğer bu 4 gün içinde borcunu ödemezsen arkadaşını bir daha görmeyeceksin. Duydun mu beni!?" sonuna doğru iyice bağırdığından kulaklarım çınladı.

J-Hope'la göz göze geldik. Bir ruhtan farksızdı ağlamaktan kıpkırmızı kesilen yüzü şimdi bembeyazdı. Bileğimi kendime çekiştirsemde Taehyung'un güçlğ tıruşundan kurtulamamıştım. "Bırakın onu nolur öldürün beni öldürün." diye yakınıyordu J-Hope.

"Bir de kimseye haber vermeye kalkma özellikle polise." son kelimeyi bastıra bastıra söylemişti. Kapıya doğru ilerlediğimizde karşı koymaya çalıştım. "D-d-dur Taehyung lütfen." daha çok çekiştirdi. Karşı koyamadım.

Arabaya bindiğimizde J-Hope'un koştura koştura arkamızdan geldiğini gördüm. Yaşlı gözlerle onu izliyordum. Yine o dört duvar arasına gidiyordum ölüm yerime. Bacaklarımı karnıma çektim

Taehyung'un hala bileğimi bırakmadığını farkettim. Elimi çekip bacaklarıma yasladım ve ağlamaya başladım yol boyu ağladım. Sırtımın dürtüklendiğini hissettim. Başımı kaldırıp baktım Taehyung bana mendil uzatıyordu. Elimle geri itekledim. Ardından başımı tekrar aynı konuma getirdim.

"Ağlama artık hasta olacaksın." cevap vermedim. Artık hiç bir şey umrumda değildi o eski püskü, soğuk yere geri dönüyordum ölsemde kurtulsam derdindeyim.

Araba durduğunda vardığmızı anladım. Kapının açılmasıyla başımı kaldırdım burası farklı bir yerdi. Evdi Taehyung'un evi miydi acaba? Taehyung'a baktığımda inemem için işaret verdi. Saatlerdir aynı pozisyonda olmaktan her yerim uyuşmuş karıncalanşmıştı.

Aşapı indiğimde yere yağışacağımı sandım arabadan destek aldım diğer elimi ise anlıma koydum çatlamak üzereydi. "İyi misin?" yüzüne baktığımda endişeli görünüyordu.

Konuşmaya mecalim bile yoktu. Yürümeye çalıştım ama nafile. Acıdan yüzümü buruşturdum. "Yardım edeyim." dedi ve ellerini bacaklarımın altından geçirerek beni kucağına aldı.

Şaşırmıştım beni kucağına alacağı aklımın ucundan bile geçmedi. Şaşkın bir ifadeyle yüzüne baktığımda kıkırdadı. Tüm gücümü toplayıp konuşmayı başardım. "G-g-gerek yoktu."

Cevap vermedi. Evine içine girdiğimizde etrafı inceledim neredeyse her şey son model eşyalarla doluydu. Merdivenlerden yukarı çıktığımızda odaya götürdü. Ne çok büyük ne çok küçüktü odanın içinde bir kapı daha vardı. Beni yatağın üzerine bıraktı.

"Artık burada kalacaksın Jungkook." Ne nasıl yani? Burada mı kalacağım? Hayır olamaz. Hala nemli olan yanaklarımı usulca sildi. Neden garip davranıyor sanki iki kişiliği varmış gibi. Marketteyken buz gibiydi şimdi ise yakınmışız gibi davranıyordu anlam veremiyorum.

"Karnın açsa sana yiyecek bir şeyler getirebilirim." ona sırtımı döndüm ve ona cevap vermedim ardından kapıdan çıkıp kapıyı kapattı kulaklarımı kapının kilit sesi doldurdu.

_______

Bölüm bitti.

Umarım sevmişsinizdir görüşürüz.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alabilirim her düşünce benim için çok önemli. Şimdiden teşekkürler.

~

Mafia Love| TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin