BÖLÜM 11

332 28 40
                                    

Selamm nasılsınız? Hatam olursa kusura bakmayın iyi okumalar.
______________________________________

Her aldığım nefesle sanki daha çok boğuluyordum. Terleyen avuç içlerimi üstüme sildim. "Ne-neler oluyor Tae-Taehyung. Nereye gidiyoruz?" zar zor konuşabilmiştim.

Gözlerim yanmaya başladı ağlamamak için kendimi sıktım. Nefes almam zorlaştı elimle kafamda ki çuvalı çekiştirmeye başladım. Başarısız olunca ellerimi kucağıma indirdim. Kafamı tutamamaya başladım ve ellerim hissizleşmeye başladı.

Kafamı sol tarafımdaki cama yasladım. Artık nefes almak bile acı vericiydi.

*
Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda etrafın karanlık olduğunu gördüm. Kafamda ki çuvalı hala çıkarmamışlardı. Başım deli gibi sızlıyordu. Ellerimi ayaklarımı oturduğum sandalyeye bağlamışlar. "Kimse yok mu? " kuruyan boğazımla anca bağırabildim. Hareket ettim ama nafile.

"Sikik herifler kimse yok mu?" sandalyede geriye doğru yaslandım. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı. Adım seslerinden içeriye üç kişi girdiğini anladım. "Vay vay kimler uyanmış." Taehyung yine boş yapıyordu. Yanıma yaklaştı. Çuvalı çıkardı, saçlarımdan tutup yüzüne bakmamı sağladı.

Hiç düşünmeden yüzüne tükürdüm. "Seni pislik ne yaptığını sanıyorsun ha?" çokta iyi yaptım daha fazlasını hak ediyordu. "Ne istiyorsun?" yüzünü ceketinin tersiyle sildi. "Bu yaptığın yanına kalmayacak Jeon. Az sonra bana yapmamam için yalvaracaksın."

Sırıttım, emredersiniz kralım. Kapının yanında ki korumalara gelmeleri için el işareti yaptı. "Çözün ipleri." hiç vakit kaybetmeden ipleri çözdüler. En son arabada kendimi çok sıkmıştım bu yüzden ayağa kalkınca her yerim acıdı. Yüzümü buruşturarak korumalarla ilerledim. Kollarımı çekiştire çekiştire yürüyolardı pislikler.

Çok geçmeden bir kapının önüne geldiğimizde içeriden ağlamaklı inleme sesleri geliyordu. Neyle karşılaşacağımı bilmediğim için tedirgin olmuştum. "Açın kapıyı." Taehyung'un arkadan gelen derin sesiyle irkildim.

Önce üstü başı kan olmuş korumaları ardından kan gölünün içinde kalmış J-Hope'a baktım. Gözlerim ve ağzım ardına kadar açıldı. Öylece orada kalmış yerde kıvranan J-Hope'u izliyordum. Beynime hükmettiğimde hemen yanına koşturdum. Odanın içini tamamen kanın kokusu sarmıştı. "Tanrım J-Hope ne oldu sana böyle?" sonlara doğru sesim kısalabildiği kadar kısıldı.

Gözyaşlarım bir sel misali yanaklarımdan almaya başladı. "N-n-noldu sana cev-cevap ver. J-Hope ses ver ölmedin yaşıyorsun." hıçkırıklarım ardı ardına hiç kesilmedi. Gözleri açıktı cevap vermeye çalışıyor ama veremiyor gibiydi. Kıyafetleri paramparça olmuş, ağzından burnundan kanlar geliyordu. Görebildiğim kadarıyla da ayağından vurmuşlardı.

Hızlı nefes alışverişlerimin arasından Taehyung'a baktım. "S-s-sen bunu nasıl yap-yaparsın orospu çocuğu seni." ayağa kalkar kalkmaz hemen ona doğru koştum. Elimi yumruk yaptım ve tam ona vuracakken korumalar bana engel oldu. Kollarıma girip ondan uzaklaştırdılar. "Seni adı herif seni bundan beter yapacağım seni yerin dibine sokucağım." ellerimle gözyaşlarımı sildim. "Söylesene Jeon sence onu öldürmeli miyim? Öldürme diyeceğini biliyorum ama çok kabalık etti."

Konuşurken gözlerime odaklandı. J-Hope'un yanına geldi ve çömeldi beni ise onlardan en uzak yere götürdüler. "Sen manyadın mı nasıl bir cana kıyarsın?" histerik bir şekilde güldü. "Yaptığı kabalığı düşün borcunu hala ödemedi. Benden kaçtı bana vurmaya çalıştı küfürler etti -ki sende ediyorsun- çok ayıp. Sence öldürmeli miyim? "

Düşünürmüş gibi yaparak elindeki silahıyla kafasını kaşıdı. Kalbim sanki ağzımda atıyordu. "Bırak onu gerekiyorsa beni öldür." şaşırarak bana baktı. Ayağa doğruldu. "Seni neden öldüreyim borcu olan o." burnumu çektim. "B-b-benim hiç bir şeyim yok en a-a-azından onun yaşamayı çok istediği hayatı var." konuşurken yüzüne değil J-Hope'a bakmıştım.

Öldürcekse beni öldürsün hiç bir şeyim kalmadı bu hayatta. Ailem zaten beni küçükken terk etmişti işte o zamandan beri hiç bir şeyi haketmiyordum yaşamayı bile. "Bir arkadaş uğruna kendini feda ediyorsun. Çok bencilsin." bencil mi sen kendine bak asıl öküz. Hem o sadece arkadaş değildi çok iyi bir kardeşti. "Öldür işte beni ne bekliyorsun."

Elinde ki silaha bana doğru çevirdi. Derin bir nefes aldım. Hayatının son saniyelerindesin Jungkook öbür tarafta bol şans. Gözlerimi sıkıca kapatıp beni vurmasını bekledim.
Derin bir sessizlik oluştuğunda gözlerimi araladım. Silahın namlusunu bana değil J-Hope'a çevirmişti. "Yo yo hayır yapma Taehyung." kollarımı çekiştirerek kurtulmaya çalıştım. "Bırakın beni bırak." gözyaşlarımdan etrafı puslu görmeye başladım. Korumalardan kurtulmaya çalışırken pat diye bir ses duydum.

Ellerim havada kafam ise sesin geldiği yöne J-Hope'a çevrildi. Olduğum yere çivilenmişim gibi hareket edemedim. "Hayır hayır şaka yapıyorsun." diyerek yanına koşturdum. Yere çömelip yüzüne baktım. Gözleri kapanmıştı. Kafasını göğsüme bastırıp ağlamaya başladım odanın içinde derin bir feryat kopardım. "J-Hope aç gözünü nolur aç. Hayattasın yaşıyorsun." nefes almam zorlaştı. Ayağa kalktım.

"Sen... Sen nasıl bir hayvansın böyle. Seni ter yatırır düz sikerim. Arkadaşımı öldürdün." yavaş adımlarla ona ilerledim. Bacaklarım titriyordu. Korumalar yanıma geldi. Taehyung eliyle dur işareti yaptı. Yanına geldiğimde yanağına tokatı geçirdim. Kafası sol omzuna düşerken atik bir şekilde elindeki silahı aldım.

Bir kaç adım geri çekildim ve silahı ona doğrulttum. "Beni vurabileceğini mi sanıyorsun?" silahı iki elimle daha sıkı kavradım. "Seni yaşatmayacağım Taehyung sen artık benim için ölüsün." alaylı bir şekilde güldü. "İnan bana beni vursan bile buradan sağ çıkamazsın." tam kalbine nişan aldım. Arkadan gelen korumayla yere yığıldım. Taehyung ayağıyla bileğime basarak elimdeki silahı aldı ve bana doğrulttu. "Bir daha böyle bir şeye kalkışırsan kendini öldü bil. Anlaştık mı?" yanımdan uzaklaştı kapıdan çıkarken' "İşimiz bitti." ve oradan çıktı.

Odada sadece ben korumalar ve J-Hope'un cansız bedeni kalmıştık. Korumalardan biri yanıma geldi ve karnıma sağlam bir tekme geçirdi. Nefesim kesilirken öksürmeye başladım. Tişörtümün yakalarından çekiştirerek ayağa kaldırdı ve bir yumruk geçirdi. Ağzıma demir tadı gelince dudağımın kanadığını anladım.

Odadan çıkartırken onları engellemeye çalıştım. "Durun ayırmayın beni ondan." J-Hope'a koştum ama beni yakalayıp beni kapının önüne koydular benimle beraber iki koruma daha çıktı. Bilmediğim koridorlarda ilerlemeye başldık. "Lütfen onunla son bir kez konuşayım." dedim ama ikisinde de ses yoktu. Ağlamaya devam ederken çıkışa geldik. Götüme tekmeyi basıp beni dışarı attılar.

Orospu çocukları. Etrafı incelediğimde etrafımızda bir sürü ağaçların olduğunu gördüm daha önce getirildiğimiz yer değildi. Dizlerimin üstüne çöküp ağlama başladım. Jin nerdeydi ona ne diyecektim? En sevdiğim kişiyi kaybettim. Orada saatlerce ağladıktan sonra ayağa kalkıp ilerlemeye başladım. Evin yolunu nasıl bulacaktım şimdi. Gencecik yaşında öldü.

Seni yaşatmayacığım Taehyung sen artık ölüsün benim adım Jeon Jungkook'sa artık yaşamaya hakkın yok. Mafya olman umrumda değil seni öldürmekten beter edeceğim seni kendi ellerimde ödüreceğim izle ve gör.

______________________________________

Bölüm bitti.

Evet üzülmüş olabilirsiniz.

Umarım beğenmişsinizdir. Görüşürüz.

Mafia Love| TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin