Selamlar. Nasılsınız 1 aydır yokum çünkü sınavlara çalışıyordum. Artık yaz geldiği için bol bol bölüm yazarım diye düşünüyorum. İyi okumalar.<3
______________________________________Saatlerdir yürüyorum artık hiç bir şeyin önemi kalmamıştı. J-Hope'la aklıma güzel anılarımız geldikçe tekrar tekrar ağlamaya başlıyorum. Yolun kenarında ilerliyorum bazen başım dönüyor yere düşüyorum bir kaç dakika sonra kalkıp yürümeye devam ediyorum.
Ne yapıcaktım ben şimdi Jin'e nasıl söyleyecektim? Başım çok fazla döndüğü için kenara geçip yere uzandım. Keşke Jin'in sözünü dinleseydim belki bunlar başımıza gelmezdi. Bir araba sağa çekerek yanımda durdu. "Jungkook iyi misin?"
Jin gelmişti. Tanrım beni nasıl bulmuştu. Omuzlarımdan tutup beni sallamaya başladı. "Jungkook cevap ver J-Hope nerede? Konuş benimle." gözyaşlarımdan dolayı ıslanan yüzümü avuçladı. Bağırmaktan ve susuzluktan konuşmaya hatta hareket etmeye mecalim kalmadı. Kolumun altına girerek beni ayağa kaldırdı.
Arabanın kapısını açtı ve arka koltuğa doğru uzandım. Jin arabanın kontağını çalıştırdı. "Jungkook neler olduğunu anlat J-Hope'a noldu?" öldüğünü nasıl söyleyebilirim ki bir kalpsiz tarafından vurulduğunu, gözünün yaşına bakmadan vurulduğunu, gözümün önünde can verdiğini nasıl söylerim?
Ama eninde sonunda nasıl olsa söyleyecektim nasıl olsa bir şekilde öğrenirdi. "Lütfen eve gidince konuşalım." söylemeye dilim varmıyordu. Yaklaşık bir saat sonra eve vardık.
Duş almış, yemek yemiş ve Jin'in temiz kıyafetlerinden giymiştim. Oturma odasında sessizce yere bakıyorduk. "J-Hope'a ne oldu?" derin bir nefes aldım artık söyleme zamanım gelmişti. "İlk önce J-Hope'u nasıl yakaladılar onu söyle. 4 gündür ne yaptınız." lafı dolandırdıkça dolandırıyordum. "İkimizde çalışabildiğimiz kadar işte çalıştık günde sadece bir iki saat uyuyabildik. Evde ki bazı eşyalarımızı sattık zaten J-Hope'un önceden biriktirdiği paralar varmış onlarıda üstüne ekledik ama sadece paranın yarısını elde edebildik. Sabah saat erken saatlerde eve aniden gelip J-Hope'u götürdüler durdurmaya çalıştım ama başaramadım ayrıyeten polisi aramamam için beni tehdit etti."
Soluklandı ve gözlerini bana dikti. "Şimdi söyle J-Hope nerede?" titrek bir nefes aldım. "J-Hope... J-Hope ö-ö-öldü." yüzü bembeyaz kesildi nefes bile almıyordu. "Sen ne? Ne de-dedin sen?" eliyle kafasını kaşıdı. "Ne demek öldü ya. Şaka yapıyorsun değil mi?" gözlerim dolmaya başladı. Kafamı iki yana doğru salladım. "Öldü işte tamam mı neden anlamıyorsun." sonlara doğru sesi yükselttim. Ayağa kalktı ve tişörtümün yakalarından tutup sallamaya başladı.
"Neden ona engel olmadın nasıl ölmesine izin verdin ha. Orospu çocuğu nasıl öldürebilir?" ellerinden tutup kurtulmaya çalıştım. "Dur Jin sakin ol. Ona engel olmadım mı sanıyorsun gözlerimin önünde öldü işte." masada ki vazoyu alıp duvara doğru fırlattı. Korkudan titreyip kenara çekildim. Öfkeden deliye dönmüş gözlerinden ateş fışkırıyordu. "O pislik herifi geberticem nasıl öldürebilir." hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi bende peşinden gittim. "Dur Jin nereye gidiyorsun."
Kolundan çekiştirdim ama durmadı. Söylene söylene kapıya doğru ilerlemeye devam etti. Bende sinirimden çıldırmak üzereydim derin bir nefes aldım ve bağırabildiğim kadar bağırdım. "Kurtarmaya çalıştım ama olmadı elimden bir şey gelmedi. Lütfen dur gidip ne yapacağını zannediyorsun ha, nerede olduğunu bile bilmiyorsun. Bulsan bile onu öldürebileceğini mi düşünüyorsun?" sinirden ellerimi yumruk yapmış sık sık nefes alıp veriyordum.
Durdu ve bana doğru döndü. "Sizi defalarca kez uyardım gitmemenizi söyledim. Seni kaçırdıklarında bile gözüme bir gram uyku bile girmedi. Şimdi ise canımdan bir parça gitmiş ve bana durmamı söylüyorsun." yavaşça yanına doğru adımladım. Ne söylese haklıydı çünkü markette çalışmamızı ben istedim. Kollarımı kaldırıp ona sıkıca sarıldım ve omzuna tüm gözyaşlarımı döktüm. "Haklısın itiraz etmene rağmen markette çalışmayı, yardım etmeyi çok istedim. Özür dilerim, benimde canım çok yanıyor şimdi sakin ol."
Dakikalarca birbirimize sarılıp ağladık. Ne zaman mutlu olucaktık gerçi artık mutlu olmamız bile imkansızdı. Kafamı omzundan kaldırdım "Şimdi ne yapacağız?" elleriyle gözyaşlarını sildi. "Bilmiyorum Jungkook şu an doğru düzgün düşünemiyorum." buğulanmış gözlerimi sildim. "Artık eve gitsem iyi olacak." gülümsemeye çalıştım. Eliyle saçlarımı okşadı ve o da bana buruk bir şekilde gülümsedi.
Çıkış kapısına ilerledim arkamı dönüp, "Kötü hissedersen arayabilirsin." kafasını aşağı yukarı doğru salladı. Elimi salladım ve evden çıktım. Kalbimde ki acı ne zaman azalırdı bilmiyorum ama sonsuza kadar orda olacağı belliydi.
Sonunda evime vardım. Bu haftanın yorgunluğunu üstümden atmak zor olacaktı. Telefonumdan galeri kısmına girdim ve çekindiğimiz bütün fotoğraflara baktım. Ne güzel günlerdi bir daha yan yana olamayacağımız acı verici olsa bile. Bir kaç kez sola kaydırdıktan sonra bir videoya denk geldim. Jin, ben, J-Hope mutfakta pasta yapıyorduk. Jin J-Hope'un yüzüne krema sürmüştü ve hep beraber gülmüştük. Videoyu izlerken arada sırada bende gülüyordum. Elimi kalbime götürdüm seni özledim J-Hope seni her zaman özleyeceğim.
Gözlerimi etrafımdaki seslerden dolayı açtım. Yatakta doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Etrafıma baktığımda evimde olmadığımı farkettim simsiyah duvarlar arasında sadece ben vardım. Uzaktan sesler geliyordu ama ne olduğu anlaşılmıyordu. Çıplak ayakla zemine bastım korkudan bacaklarım titremeye başladı. Odada ki kapıya gittim ve bir kaç kez ittirdikten sonra açıldı. "Kimse yok mu?" kollarımı vücuduma sardım etraf çok soğuktu.
Önümde iki yol vardı bir sağ bir de sol. Sesler sağ taraftan geldiği için o yöne doğru gittim. Upuzun koridordu ilerledikçe sesler biraz daha anlaşılır hale gelmeye başladı. Yolun sonunda bir kapı vardı. İçeriden tanıdık sesler geliyordu. Dikkatlice kapıyı açtım elleri tavana bağlanmış ve aşağı doğru sarkmış şekilde duran J-Hope'a baktım.
Nefesim kesildi gözlerim etrafta ki diğer kişilere baktı. Taehyung elinde silahla beraber J-Hope'a nişan almıştı. J-Hope yapma diye yalvarıyordu. Hemen titreyen bacaklarımla Taehyung'a koştum. "Taehyung dur!" bana doğru baktı şaşırmış bir şekilde. "Jungkook!"
Korumaları kolumdan tuttu. "Senin burda olmaman gerekiyordu." J-Hope'a baktım zincirlerden dolayı bilekleri kızarmış, yüzü paramparça olmuş. "Jungkook lütfen kurtar beni nolur yaşamak istiyorum." yanaklarımdan yaşlar süzüldü. "Bırakın beni şerefsizler." Taehyung ateş etmeye hazırlanırken ayağımla korumalardan birine kasıklarına tekme attım tutuşu zayıflarken diğerinin yüzüne yumruğumu geçirdim. Bu sefer kurtulmuştum J-Hope'u kurtarabilirdim.
Tam Taehyung'a koşarken arkamdan birinin ateş ettiğini duydum ve Taehyung'da J-Hope'a doğru ateş etmişti. Olduğum yerde kalırken acıyla birlikte yere yığıldım. J-Hope'u kurtaramadım benim yüzümden öldü yardım edemedim. "Jungkook!" Taehyung'un bağırışını duydum.
Gözlerimi aniden açıp etrafı incelediğimde evde olduğumu farkettim. Derin bir nefes aldım hepsi rüyaydı. Hemen telefonumdan saate baktım bir kaç saat hava aydınlanırdı. Ellerim hala delicesine titriyordu. "Sakin ol sadece rüyaydı sakin ol." mutfağa gidip bir bardak su içtim. Yine J-Hope'u kurtaramamıştım benden yardım istemesine rağmen elimden hiç bir şey gelmemişti.
______
Bölüm bitti.
Bu sıcakta zar zor yazabildim. Herkese hayırlı bayramlar. Umarım beğenmişsinizdir görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Love| Taekook
FanfictionJungkook'un arkadaşı J-Hope mafya olan Kim Taehyung'tan borç para alır ve ödeyemez. Jungkook J-Hope'un evine gider ve kimse açmaz. Mafya Jungkook'u görür ve evine kadar takip eder.