1. Bölüm

44 9 22
                                    

Gözlerim yaklaşık bir saat önce geldiğim evin karşısındaki duvardaydı. Boğazıma yaslı keskin bir bıçak, karşımda da jandarma özel harekat subayları ve meraklı Melehat tipli komşular duruyordu. Ben ise sadece duvara sprey boyayla yazılmış cümleye bakıyordum.

"Herkesin iyi olduğu bir konu vardı bu hayatta. Benim ise bugüne kadar en iyi olduğum konu hep kaybetmek oldu."

Kardeşimi kaybetmek beni bitirse de bir yıl sonra onun katilini bulmuştum. Bu beni biraz iyi etse de tek sorun kardeşimin katilinin boğazıma bıçak dayıyor olmasıydı. Aslında ondan kurtulabilirdim, babam mesleği sayesinde bana kendimi savunacak bir şeyler öğretmişti. Fakat duvardaki yazı beni hareket edemeceğim duruma getirecek kadar dumura uğratmıştı.

"Teslim ol!" Sesiyle bakışlarım özel harekat subaylarına döndü. Hepsinin sadece gözleri görünüyordu. Tek tek gözlerine baktığımda son baktığım gözler tanıdıktı. Gözleri her ne kadar ifadesiz baksa da zarar görmemden korktuğu belliydi. İyi olduğumu belli etmek ister gibi gülümsedim.

Arkamdaki katilden kurtulmak için harekete geçecektim ki silah sesi beni durdurdu. Şokla arkamı döndüğümde adamın omzundan vurulduğunu gördüm. Acı çektiği gözlerinden okunsa da beni kışkırtmak ister gibi gözlerimin içine bakarak sırıttığında sinirle botumla yarasına bastım. Ağzından kulak kanatıcı bir haykırış koptu. Geri çekildim ve gözlerimle Dolunay'ı aradım. Ona şu an çok ihtiyacım vardı.

Onu gördüğümde koşarak bedenine kollarımı doladım. O da bana sımsıkı sarıldığında kardeşimizin katilini bulmak onu da sevindirmiş gibi duruyordu.

Birkaç dakika sonra ayrıldığımızda bana bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyormuş gibi bakmaya başladı. Söylemesi için kafamı salladığımda derin bir nefes vererek konuşmaya başladı.

"Kardeşimizin katili aynı zamanda teröristmiş abla."

Kardeşimi bizden aldığı yetmiyormuş gibi bir de vatan hainiydi. Sinirimi çıkartmak için bir bahanem daha oluşmuştu. Dehşetle arkamı döndüğümde iki askerin tuttuğu zar zor ayakta duran adamın kasıklarına tekme geçirdim. İki büklüm olduğunda kafasına da bir tekme atacağım sırada kolumdan tutulup çekilmemle bu da yarım kaldı.

"Savcı Aksoy!"

Beni tutan kişiye baktığımda bana değil yüzü dağılmış herifi tutan askerlerine bakıyordu. Başıyla adamı götürmeleri için işaret verdiğinde gözleri beni buldu. Benimkilerden daha açık olan elaları öyle bir bakıyordu ki sanki tüm acılarımı görecek gibi hissettirmişti.

Boğazımı temizleyip 'Ne var?' dercesine kafamı salladığımda konuşmaya başladı.

"Kendinize gelin. Anlıyorum acı çekiyorsunuz fakat özel hayatınızla iş hayatınızı birbirine karıştıramazsınız." Sözlerinin doğruluğuyla derin bir nefes alarak Dolunay'ın yanına gittim.

Bir hafta sonra...

Bu bir hafta içinde günler süren bir sorguda kardeşimin katilinin bir terörist örgütünden olduğunu öğrenmiştik. Doğru düzgün hiç bir bilgi vermiyordu ve verdiği bilgiler hiç bir işe yaramamıştı. Beşinci günün sabahında yediği yemekten dolayı zehirlenmişti. Daha hiç bir bilgi alamadan geberip gitmişti. Onu zehirlemeleri bir çok bilgi bildiği anlamına geliyordu ve biz bu fırsatı kaçırmıştık.

Mahperi'nin dosyası tekrar açılmıştı ve dosya bendeydi. Olay aynı zamanda terörle bağlantılı olduğu için dosyayı bir timle yürütecektim. Bu tim 'Ecel Timi' ydi. Yani Dolunay'ın üyesi olduğu tim. Dolunay'la beraber dosyayı yürütecek olmam daha iyi olmuştu.

Kapımın hızla açılmasıyla gözlerimi açarak kapıyı çalmadan giren Dolunay'a baktım. "Ya kızım babaannemin kurabiyeli yırtık donundan çıkar gibi girilir mi? Adliye burası."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EFULİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin