Karargaha gelip ilk olarak odama çıkıp üniformamı giyip albayın odasına gittim. Kapının önüne gelince albayın postası hazır ola geçip selam verdi.
"Er muhammed taş emredin komutanım" dediğinde
"rahat aslanım, albay müsait mi "dediğimde
"hemen sorayım komutanım" deyip içeri girdi hemen ardından çıkıp
"albay sizi bekliyor komutanım" dediğinde başımla onaylayıp içeri girdi hemen hazır ola geçip
"kıdemli yüzbaşı asena sert emret komutanım" dediğimde
"otur yüzbaşım "dediğinde askeri nezaket kurallarınca hemen oturmamam gerektiğini bildiğim için bekledim. Albay daha yüksek sesle
"otur yüzbaşım bu bir emirdir " dediğinde hemen oturdum albay hemen söze girip
"kırmızı bültenle aranan rojhat itinin bir timimize kumpas kurduğu bilgisini aldık timimiz şuan rojhatın elinde hemen gidip o timi kurtarmanı ve sağ sağlim buraya gelmenizi emrediyorum" dediğinde hemen ayağa kalkıp
"emredersiniz komutanım"
"şimdi çıkabilirsin yüzbaşım "dediğinde hemen odadan çıkıp hazırlanmaya gittim üniformamı çıkarıp, özel görevler için giydiğim siyah kamuflajlarımı giydim, helikopterin yanına gidip helikoptere binip varacağım yere kadar olanları düşündüm aslında gerçek bir ailem varmış, ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek çünkü zaten bir ailem var başka aileye gerek yok düşüncelerimden pilotun konuşmasıyla ayrıldım.
"geldik komutanım ama iniş yapamam atlamanız gerek" dediğine onaylayıp helikopterden atladım.
biraz yürüdükten sonra varmam gereken kampa gelip sırt çantamdaki eski kıyafetleri çıkarıp giydim. Şimdi kampa sızmanın tam vakti diyerek kampa doğru ilerlemeye başladım.
kampın girişinde iki tane it nöbet tutuyordu yalandan ağlamaya başlayıp bozuk türkçeyle konuşmaya başladım.
"yardım edin bana askerlerden kaçtım yalvarırım yardım edin" dediğimde biran yalvarmak kelimesini kulandığım için kendimden soğudum.
iki it de yanıma gelip bozuk türkçeleriyle konuşmaya başladı.
"ne oldu sana be kadın neden ağlayıp duruyorsun, hem senin burada ne işin var" dediğinde daha fazla ağlayıp
"askerler köyüme baskın yaptı anamı babamı öldürdü bende onlardan intikam almak için size sığındım" dediğimde birinci it ikinci ite dönüp
"başkanın yanına götür bu kadını o bilir ne yapacağını hem belki bakarsın sonra bize de verir " dedi ve beni o oyacağım gözleriyle süzmeye başladı bekle sen it senin o gözlerini oyacağım ben
ikinci it kolumdan tutup beni başkanın yanına götürdü. Beni bir çadırın içine koyup
"bekle burada başkan gelip seninle ilgilenecek" deyip çadırdan çıktı .Bir müddet bekledikten sonra başkan yanıma gelip beni süzdü ona korkmuş gözlerle baktığımda beni süzmeyi bırakıp koltuğa oturdu ah sanırım bana aşık oldu. Bir müddet beni izledikten sonra
"askerlerden intikam almak istediğini söylemişsin" dediğinde dolu gözlerimle onun gözlerine bakıp başımı onaylayan bir biçimde sallayıp
"evet askerler benim anamla babamı ölürdü onlardan başka kimsem yoktu şimdide ben onları öldürmek istiyorum" dediğimde başını sallayıp
"sana onlardan intikam alman için yardım edeceğim" dediğinde yüzüme sahte bir gülümse ekleyip başımı salladım. Gözlerime bakıp elimizde yedi tane asker var istersen intikamına onlardan başla" deyip pis pis gülmeye başladı. Başımı olumlu anlamada sallayıp beni askerlerin yanına götürmesini bekledim. Ayağa kalkıp
"beni takip et bakalım " dediğinde onu takip etmeye başladım. Askerlerimin tutulduğu odanın önüne geldiğimizde içeriden kahkaha sesleri geliyordu. Yüzümde oluşan gülümsemeyi silip içeri girdik hepsinde yara vardı ama yine de başları dik bir şekilde bize bakıyordular yüzlerinde silinmeyen bir gülümseme vardı. Hepsini incelediğimde kimsede ağır yara yoktu . Onlarda beni süzdüğünde hepsinin gözlerinde nefret gördüm sonuçta bu itlerin arasında bulunuyorum. onlardan gözlerimi çekip rojhat itine baktım bana bakıyordu yüzündeki pis gülümsemeyle
"al sana asker al bakalım intikamını ama kimseyi öldürme onlar bana sağ lazım" dediğinde aslında seni öldüreceğim demeyi çok isterdim ama askerlerimi kurtarmam gerekiyor ona dönüp başımı olumlu anlamda sallayıp askerlere döndüm içlerinden en hasarsız olanı bulup ona yumruk attım fazla sert vurmamıştım çünkü gücümü görüp benden şüphelenmelerini istemedim. Başımı başkana çevirdiğimde yüzünde memnun bir gülümseme vardı. Beni askerlerle tek bırakıp odadan çıktı kapıya iki nöbetçi bırakmıştı odayı incelediğimde kamera olmadığını görüp derin nefes aldım başka bir askere vurup
"gece yarısı sizi burdan çıkaracağım" dediğimde kaşlarını çatıp
"sen kimsin neden bize yardım ediyorsun " dediğinde kısık sesimle
"gece yarısı hazır olun deyip son bir kere daha vurdum" hemen odadan çıkıp başkanın odasına gitmeye başladım...
yorum ve beğenmeyi unutmayın
bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir
okumak istediğiniz sahneler var mı
kendinize iyi bakın hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASENA *GERÇEK AİLE*
ChickLitbu yaşıma kadar çektigim acının boşa oldugunu öğrenmek hiç beklemediğim biseydi kim gerçek ailesini 26 yasında tanırdı ki kulağa saçma geliyor ama ben gercek ailemle 26 yaşımda tanıştım...