18

880 78 13
                                    

"Jungkook! Jungkook aşkım!" Kral gelmişti. Evet Jungkook mutluydu geldiğine ancak son dakikalarını yaşadığını düşünüyordu. "Taehyung..."

"Geldim güzelim bak buradayım. Bak bana bak! Kapatma gözlerini tamam mı? Bebeğim lütfen..."

"Tae bebeğimize bir şey olacak..."

"Hiçbir şey olmayacak Jungkook. Kapatma gözlerini tamam mı? Jungkook sakın!" Jungkook'un gözleri kanamasından dolayı kapanıyordu artık. Dayanamıyordu. Tüm gücü çekilmişti sanki.

Kral cebinde her zaman taşıdığı orta boylu beyaz bez parçasını çıkardı. Maskeli adam bıçağı karnına sapladıktan sonra çıkarmıştı ki bu yüzden fazla kanaması vardı.

Beyaz bez parçasını karnındaki derin yaraya örttü. İşe yaramıyordu. O kadar kanaması vardı ki durmuyordu. Bez parçası tamamen kıpkırmızı olmuştu. "Siktiğimin askerleri! Bir türlü gelemediler!"

"Taehyung..." Kral gelen sesle döndü eşine. "Söyle güzelim. Ne oldu?"

"Beni son kez öper misin?" Dondu Kral. Adeta eşinin karşısında donmuştu. Yutkunamıyordu. Nefes alamıyordu. "H-hayır öyle bir şey olmayacak! Ölmeyeceksin Jungkook. Yaşayacaksın biz bebeğimizi kucağımıza alacağız tamam mı?" Ruh eşi oldukları için Jungkook'un canı yandıkça Kral'ın canı yanıyordu.

Evet o an. Kral için zaman durdu.

Eşine bakarken, eşinin gözleri kapandı. "Jungkook! Hayır!" Nabzına baktığında hala nabzının attığını gördü. Nefes alıyordu. Daha fazla burada duramazdı. Jungkook'u kucağına alıp ayaklandığı sırada at arabasının geldiğini gördü.

Hemen yanlarında duran at arabasının arka kısmına Jungkook'u yatırdı ve küçük kapıyı kapattı. Kendisi yanına oturmak yerine yere oturdu. Araba hareket ettiğinde saraya gidiyorlardı.

Jungkook'un çok fazla kanaması vardı ve durdurak bilmiyordu. "Yoongi! Yanında büyük bir bez parçası var mı?"

"Var, evet var." Cebinden çıkardığı bez parçasını Kral'a uzattı. Kral mendili karnından çekince Jungkook baygın haliyle ortama bir inleme bıraktı. Sızlanıyordu. Rüya mı görüyordu bilmiyordu ama canı çok yanıyordu.

Diğer bez parçasını karnına koydu,sonrasında eşinin acısını azda olsa almak için rahatlatıcı feromon yaymaya başladı.

"Tae..." Kral gelen sese döndü hemen. "Aşkım.."

"Canım acımıyor biliyor musun?"

"B-bak ne güzel i-işte hm?"

"Bebeğimize bir şey olacak..."

"Hayır. Hayır hiçbir şey olmayacak iyi olacaksınız. Sen hiç gözünü kapatmadan bana bakacaksın tamam mı? Bebeğimizle iletişim kurmaya çalış lütfen aşkım..."

Jungkook ağızını tutarak öğürdüğünde Kral endişeyle omegaya bakıyordu. Jungkook kendini tutamayıp Kral'ın üstüne kan kusmuştu. "Öz-özür dilerim."

"Bir şey yok. Özür dileme." Biraz daha yol gittikten sonra saraya gelmişlerdi.

Kral Jungkook'u kucağına alıp Jin'in yanına götürdü. "Yoongi, Lee'yi çağır bebeği kontrol etmesi gerek."

"Emredersiniz Kral'ım." Eğilip odadan çıktı.

"Kral'ım nasıl oldu bu?"

"Maskeli bir adam alıp ormana götürmüş. Çakıyıda saplamış karnına! Siktiğimin askerleri, nasıl izin verirler böyle bir şeye!"

"Tae... Sakin ol."

"Tamam... Sakinim."

"Karnını açacağım Jungkook kendini kasma tamam mı?" Jungkook onu onaylayınca Jin yavaşça karnını açtı omeganın.

"Çakıyı karnından sen mi çıkardın? Eğer sen çı-"

"Hayır! Ben çıkarmadım çakıyı saplayıp çıkardı! Ölüme terketti beni!"

15 dakika sonra|

"Başım çok dönüyor."

"Kral'ım, bebeğe zarar verecek kadar saplanmamış çakı, ancak dikiş atma-"

"Jungkook!" Omega tekrar bayılmıştı. "Kan kaybından dolayı sorun yok. On dakikaya uyanır."











HASTALIKTAN ÖLEN YAZARINIZ GELDİ

King's FavoriteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin