Hiçbir şey demeden kalktı yataktan. Hemen affedebilir miydi? Bu çok zor değil miydi?"Yemek yemeye inelim." Ardından Kral'ı beklemeden çıktı odadan. Yemeğe inmeden önce bir yere gidecekti. Jin'e.
Odaya geldiğinde kahverengi kapıyı tıklayıp içerden ses gelmesini bekledi. 'gel' sesiyle kapıyı açıp içeri adımladı.
"Jungkook? Hoşgeldin, otur lütfen." Jungkook kontrol için koyulan beyaz koltuğa oturdu. "Bir sorun mu var?"
Jungkook dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı. "Biz 2 gün önce Lee'ye gittik gebe olma olasılığımdan dolayı ama çocuğumuz yoktu. Ancak ben dünden beri gebelik belirtileri hissediyorum..." Konuşmasını bitirdiğinde Jin gülümsedi. "Bunun için bana gelmene gerek yoktu ki." Jungkook ağzını şaşırmışlıkla açtığında Jin devam etti. "Elini karnına koyup bebeğini hissetmeye çalış. Hatta şu sedyeye yatabilirsin." Jungkook ayaklanıp beyaz örtülü sedyeye yattı. Karnına elini koyup hissetmeye çalıştı bebeğini.
"Eğer bebek varsa bebeğin sana küçük bir dalga gönderir Jungkook." 5 dakika bekledi bu şekilde umudunu kaybetmek üzereydi. "Neden hiçbir şey hissedemiyorum..."
"Belki sadece hasta olmuşsun-" Jungkook gülmeye başladı bir anda. Sedyeden kalkıp Jin'e sarıldı koşarak. "Hissettim! Hissettim bebeğimi hissediyorum Jin! Tanrım çok teşekkürler!" Jin gülümseyip Jungkook'un sarılışına karşılık verdi.
Ayrıldıklarına Jin konuştu. "Yemeğe inelim sende açsındır. Bebeğine sağlıklı bakmalısın."
"Jin sen soylu değilsin ki? Bizimle aynı yerde yemek yiyebiliyor musun?" Sorusunu yöneltmişti
"Ben Prens Namjoon'un nişanlısıyım Jungkook." Jungkook ağzından şaşkınlıkla 'Ne' nidası çıkardı. Jin gülüp Jungkook'u aşağı yönlendirdi.
Yemek odasına girdiklerinde tüm gözler üstlerine döndü. "Jungkook tanrım neredesin sen?"
"Seni ilgilendirdiğini hatırlamıyorum Taehyung." Yoongi ve Namjoon şaşkınlıkla ağızını araladı. Nasıl Kralla bu şekilde konuşmaya cüret ediyordu. Hemde ismi ile hitap ediyordu.
Jin Namjoon'un, Jungkook eşinin yanına oturdu. Jungkook saçma sapan sırıtıp duruyordu. Çok mutluydu. "Neden gülüp duruyorsun?" Kral gülerek soru yönelttiğinde Jungkook sırıtmıştı. "Odada söylerim."
"Peki güzelim."
"Jungkook."
"Buyrun Bay Min."
"Yoongi diyebilirsin." Jungkook onaylayınca devam etmişti. "Senin yanında yaşayan sarı saçlı arkadaşının adı neydi?"
"Jimin. Park Jimin." Yoongi gülümsedi. "Pekala sağol."
Herkes sessizce yemeğine devam ettikten sonra Jungkook doyduğunu söyleyip ayaklanmıştı. Kral da peşinden geldiğinde beraber odaya çıkmışlardı.
"Neymiş bakalım seni bu kadar mutlu eden?" Jungkook yatağa uzanıp yanını patpatladı. Kral ilk önce şaşırsada sırtını yatak başlığına yasladı. Jungkook üstündeki tişörtü karnı açılacak şekilde sıyırıp durdu. "Belki biraz uzun sürecek ama sabret tamam mı?" Kral'ın esmer elini alıp kendi karnına koydu. "Orda bir şey varmış gibi hissettmeye çalış tamam mı?" Kral onayladığına dair bir kaç kısık sesli mırıltı çıkarmış gözlerini kapatmıştı
Yaklaşık bir kaç dakika sonra şaşkınlıkla gözlerini araladı. "Jungkook bu... Bu..."
"Bebeğimiz oluyor." Kral hızla Jungkook'un dudağına yapıştı. Bugün onu kimse üzemezdi. Babalık duygusu... Belki her şeyden güzel bir şeydi.
Kral'ın ince dudakları adete Jungkook'un kiraz kırmızısı dudaklarının üzerinde dans ediyordu. Jungkook belki dargındı Kral'a ama onun mutlu günüydü bugün. Eşini üzmek istemiyordu.
"Çok teşekkür ederim Jungkook. O kadar güzel bir hediye ki bu bana. O kadar teşekkür ederim ki sana bu duyguyu bana tattıracağın için o kadar minnettarım ki sana. Tanrım... Seni hakedecek ne yaptım ben? Seni üzdüm,kırdım sen yine de bana bebeğimizi hissetmeme izin verdin. Söylesene, neden bu kadar iyi kalplisin sen?"
"Taehyung..." Kral elini beyaz yanağa götürüp esmer uzun eliyle okşamaya başladı. "Söyle canımın en değerli parçası."
"Seni çok seviyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King's Favorite
FanfictionÇıkan yalan yanlış(?) dedikoduların kurbanı olan omega Jeon Jungkook Alfa Taehyung! Omega Jungkook! Omegaverse!