21

469 51 3
                                    

Kimse görmeden gülmemi toparladım. Taehyung kolunu bana doğru uzattığında gelmemi istediğini anladım. Yavaşça ayaklanıp bol kıyafetimden dolayı belli olmayan karnıma dikkat ederek Taehyung'un kolunun arasına girdim. Beni belimden kavrayıp kucağında kendine dönük bir şekilde oturttuğunda gözlerim kocaman oldu.  "Tae napıyors-"

Cümlemi bölen kalın yumuşak dudakları oldu.

Dudaklarımı dudaklarından hışımla çekip, kapıya yöneldim. Daha kapıdan çıkmadan bayan Kim'in sesi yankılandı büyük odada. "Gördün mü? Sen öpünce nasılda ayrıldı senden? Nasılda yanından gitti? Seni sevdiğini falan düşünüyorsan yanılıyorsun. Laura seni seviyor. Bir köylü seni nasıl sev-"

"Yeter." Hırıltılı kalın ses. Odadan çıkamamıştım henüz. Olan biteni dinliyordum. Sadece Taehyung'a odaklanmıştım onu izliyordum. "Eşime bir daha köylü dediğini duymayacağım. Sana demiştim, 'eğer beni seven olursa kellesini alırım.'."

Bayan Kim'in gözleri büyüdü. "Bu güzeller güzeli kıza, yani eşine kıyabileceğini düşünmüyorum. Bak ne kadar güzel. Senin eşin güzel mi? Çirkinlik yarışmasına katılsa birinci çıkar sanki bilmiyoruz."

Gözlerim doldu. Akmak için zaman kolluyorlardı. Taehyung'un öfkeli feromonları odadaki herkesi boğmaya başlamıştı. Sadece beni etkilemiyordu. Beni boğmuyordu. Ama cidden insanları öldürecek kadar yaymaya devam ediyordu.

Ben kendi rahatlatici feromonlarımı Taehyung'un üstüne salgıladım. Biraz sinirinin hafiflemesini istemiştim. Hiçbir etkisi olmayınca feromonlarımı arttırmıştım. Kahveleri, dolmuş benimkilerle buluştu. Feromon yaymayı kesip yavaş adımlarla yanıma geldi.

Taehyung'u izlerken yere oturmuştum. Hamilelikten kaynaklı çok fazla ayakta duramıyordum.

Taehyung yanıma geldiği gibi sağ kolunu dizlerimin arkasına, sol kolunu ise belime dolayıp beni kucağına alıp kaldırdı. Odadan çıktığımız gibi yanında zarif dekorlar bulunan, kırmızı halı serili olan merdivene ilerledi. İlk adımını attığında sırıtmaya başladı. "İlk defa bana özel olarak feromon salgıladın." Gülümsemesi büyüdüğünde kaşlarımı çattım. "Komik mi? İnsanları boğacaktın yoksa niye salgılayım ki?"

Kıkırtısını duyduğumda sol omzuna elimin tersiyle bir tane patlattım. "Niye gülüyosun ya?" Kaşlarımı iyice çattığımda dudaklarımıda büzmüştüm. "Bükme şu siktiğimin dudaklarını."

Bu sefer ben dişlerimi gösterecek kadar güldüğümde kaşlarını çattı. "O dudaklarını benim yanım dışında hiçbir yerde bükme. Yoksa bulunduğumuz ortam farketmeksizin o dudaklarını öpmekten paramparça ederim Jeon."

"Mümkünse lafta kalmasın Kim."






Kısa bi bölümle geldim 2 aydır bölüm atmamışım. Yazmak aklımda ama yazamıyordım bi türlü. Kusura bakmayın daha seri bölüm yazmaya çalışacağım. Fici eylüle kadar final yapmak istiyorum hızlı bölümler gelebilir. ⭐

King's FavoriteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin