2.Bölüm "Anlaştıkmı?"

14 4 0
                                    

Biz buyduk, böyleydik.Kaderimiz doğmadan yazılmıştı. Yaşamımız boyunca tattığımız tek duygu acıydı, ve bundan kurtulmanın tek yolu vardı. O da ölmekti..."

Yaşadığım şoku atlatamıyordum. Neresiydi burası? Biri bana komik olduğunu düşündüğü bir şakamı yapıyordu? Fulya neredeydi? Bu sorularla boğuşurken, üzerimde bi ağırlık olduğunu hissettim, ve bedenime baktım. Üzerimde çok büyük - baya büyük- kırmızı bir gelinlik vardı. Bel kısmında elmaslarla döşenmiş bir kemer detayı yapılmıştı. Daha sonra arkamda duran pelerini farkettim. Ben yaşadığım ikinci Şokla ilgilenirken kapım hafifce tıklatıldı. İçeri hafif minyon tipli benim yaşlarımda bir kız girdi.

Heyecanlı ve parıltılı gözlerle bana baktı. "Efendim hazırlanmışsınız bile. Bende sizin için gelmiştim. Birazdan özel hizmetçiniz maya, sizi götürmek için gelecek. Bende izninizle duvağınızı takacağım." dedi. Kızın söylediklerine anlam veremiyordum. Neler oluyordu? Ne saçmalıyodu bu kız? Derin bir nefes aldım. Ve konuşmaya çalıştım. "Ne duvağı, ne mayası neler oluyor?" Kız hiç garipsemeden beni yanıtlamaya koyuldu. "Evet efendim Anderson krallığı, gelini olmanız üzerine size elmas yapım çok güzel bir duvak göndermiş"

Kız bunu söylemesinin ardından ani bir hareketle arkama geçip duvağı başımın üzerine yerleştirdi. Bunun üzerine kıza döndüm. "neler oluyor? Sen kimsin, telefonum nerede benim?" Kız affalladı."tel- ne..?" Kızı cevaplamak için dudaklarımı araladım. O sırada odaya bir kız daha geldi. Oda benim yaşlarımdaydı. Neşe içinde
"prensesimiz Lara ne kadar güzel olmuşsunuz..." dedi. Bir tanesi yetmiyordu şimdi birde bu kız çıkmıştı. Bu kimdi peki? Kıza doğru döndüm. O da, ondan dakika önce gelen kıza yöneldi.

"elenor sen çıkabilirsin canım"
Kız küçük bir reverans yaparak, "peki maya hanım" dedi ve odadan çıktı.

İsminin maya olduğunu öğrendiğim kız bana doğru geldi ve koluma girdi. Bunun hala şaka olduğunu düşündüğümden sinirle kıza baktım . "Bu daha ne kada-" dememe kalmadan sözümü kesti. "merak etmeyin efendim az kaldı. Birazdan orada olacağız." dedi ve beni çekmeye başladı. Bir şey demeden kızla yürümeye başladım. 

Odadan dışarı çıktığımızda duvarlarda meşaleler yanıyordu. Yer dikdörtgen gri taşlarla döşenmişti. Gri renkli havasıyla burası tam bir sarayı andırıyordu. Büyük kırmızı kapıya vardığımızda kız bağırır gibi "prenses Lara geldi, kapıyı açın" dedi. Kızın kurduğu cümle üzerine kapıda muhafızı andıran, iri yarı, cüsseli iki adamı farkettim. Çarpı yaptıkları mızrakları geri çektiler ve kapıyı açtılar. Dışarıya çıktığımızda, karşımızda birden fazla, kırmızı kumaşlarla süslenmiş at arabaları duruyordu.

"At arabasımı?" Diye sordum kendi kendime. Maya bunu duymuş olacak ki "evet efendim Anderson krallığı gelenek konusunda çok ciddidir, bu arabaları sizin için gönderdiler" dedi. kıza döndüm. Anlamaz gözlerle ona baktım. Çok uzatmadan beni arabalardan birine bindirdi.  

                             ☆

Nereye gittiğimiz hakkında, buranın neresi olduğu hakkında, bu elbisenin benim üzerimde ne işi olduğu hakkında, hiçbir fikrim yoktu.

Kendi kendime bunun bir rüya olduğunu düşündüm. Kendimi birazdan uyanacağıma dair ikna etmeye çalışıyordum. O sırada bindiğim araba durmuştu. Gelmişmiydik? Bu kadar çabuk muydu? Ne yapmalıyıdım? Diye düşünürken maya içeri girdi. Elimi tuttu ve beni dışarı çıkardı. Dışarıda büyük bir şölen alanı vardı. Bir takım müzik aletleri, etrafa saçılmış güller, büyük kırmızı bir halı. Adeta bir düğündeydik.

Bunları düşündükçe kafama dank etti. Üzerimde gelinlik vardı, büyük bir şölen alanı, çalgılar, güller, büyük bir gelinlik, anderson krallığı ve bana prenses lara diye hitap eden hizmetçiler...

Bir Kurgusal AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin