"Cam kırıkları canımızı acıtır,
Kalp kırıkları ise ruhumuzu..."Duyduğum sesle arakamı döndüm. Az önce yatağında göremediğim atlas, yarı çıplak bir şekilde karşımda duruyordu. Korkum iki katına çıkmıştı. Kusursuz vücudu korkunun yanında utanmamı da sağlıyordu. Gözlerimi yere indirdim. Bir süre cevap vermedim. Atlas cevap vermememin üzerine dişlerini sıktı.
"Gecenin bu vaktinde nereden böyle karıcığım?" Dedi. Utanıyordum. Ama utanmayı bir kenara bırakıp ona cevap vermem gerekiyordu. ne diyecektim. Nasıl kurtulacaktım bu çocuktan. Kalbim küt küt atıyordu. Hâla bir cevap vermediğimi gören atlas tekrar konuştu.
"Sana soruyorum, gecenin bu karanlığında nereye gittin?" Dedi
Artık konuşmalıydım. Atlas sinirleniyordu. "Uykum kaçtı, bende biraz dolaşmanın iyi geleceğini düşündüm. Ne var bunda?" Dedim.
Atlas bunun üzerine ukala sırıtmasını yüzüne yerleştirdi.
"Uykunu perili göl de mi bulmaya çalışıyordun güzelim?,kurtların eksik olmadığı, her türlü canlının orada avlandığı göl de mi?" Atlas konuşması üzerine üzerime doğru gelmeye başlamıştı. Ellerimi yumruk yaptım. O geldikçe bende geri geri adımlar atıyordum. En son duvar dibine gelince gidebileceğim bir yer kalmamıştı. Ondan korkuyordum, ama bu halleri bende başka bir şey uyandırmıştı.Atlas cevap vermemi bekliyordu.
"Şey..." dedim. Atlas beni taklit edercesine sordu, "ney...?"
"Oranın tehlikeli olduğunu bilmiyordum" dedim. Atlas daha çok yaklaştı. Nefesimi tuttum. "Sana saraydan çıkmamanı söylemiştim. Ne olursa olsun." Dedi.
"Ne zaman söyledin? Ben neden hatırlamıyorum, hem bütün gün bu 4 duvar arasında kalmamı bekleyemezsin benden!" Dedim. Atlas biraz daha yaklaştı. Alnı alnıma değecekti.
"Emin misin?" Diye fısıldadı.
Kalbim artık göğsümü delecek raddeye gelmişti. Neler oluyordu. Derdi neydi? Kafamı toparlayıp kendime gelmeye çalıştım. Toparladığım gücümle kollarımı havaya kaldırdım ve atlası ittirdim.
"Üstüme gelmesene! alt tarafı biraz nefes almak için dışarı çıktım" dedim. Atlas gözlerini devirdi. "Neden bana söylemedin. Kaçak mısın kızım sen?" Dedi. Halbu ki Neden söylemediğim apaçık ortadaydı. Eğer söyleseydim atlas dışarı çıkmama izin vermezdi.
"Neden söyleyeyim?" Diye sordum.
Atlas derin bir nefes aldı. "Kaçak gibi gitmen dikkat çekebilirdi. Yakalansaydın kaçıyorsun sanabilirlerdi. Bunca işin gücün arasında seninle uğraşamam ben!" Dedi.
Ukala."Benimle uğraşmana ihtiyacım yok, kendi başımın çaresine bakarım ben" dedim. Atlas küçümseyen gözlerle bana baktı. "Sen mi?, güldürme beni" dedi.
Bu çocuk beni ne sanıyordu. Süt dökmüş kedi falan mı?
Kaşlarımı çattım. "Bana baksana, Sen beni ne zannediyorsun? Elbette kendi başımın çaresine bakarım ben"Atlas konuştu. "Eğer arkandan gelen kurtları öldürmeseydim şuan yaşamıyor olurdun. Bide kendi başının çaresine bakarım diyosun!, gerçekten komiksin karıcığım" dedi.
Şok üstüne şok yaşıyordum. Atlas beni mi takip etmişti. Ormanda duyduğum çıtırtılar ve fısıltı atlasa mı aitti? Anlamaz gözlerimi gözlerine kilitledim ve şu soruyu sordum. "Sen beni mi takip ettin?"
Atlas ciddiyetinden ödün vermeden cevap verdi. "Evet"Çatılı kaşlarımı tekrar çattım. "Nereye gittiğimi bildiğin halde neden tekrar soruyordun" dedim. Atlas hiç umursamadı. "Gidişini hissetmediğimimi zannediyorsun. Neler çevirdiğini görmem lazımdı" dedi. Derin bir nefes aldım. "Onu mu soruyorum. Nereye gittiğimi bildiğin halde neden tekrar bana sordun?" Dedim. Atlas tekrar bana yaklaştı. "Senden duymak istedim karıcığım. Bana doğruyu söyleyip söylemeyeceğini merak ettim." Dedi
Psikopat. Bu çocuk tam bir psikopat.
"Manyak!" Dedim bağırırcasına. Aylas otuz iki dişini rahatça gösterdiği gülümsemesiyle kulağıma yaklaştı. "Kocanla nasıl konuşuyorsun sen?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kurgusal Aşk
Teen FictionHenüz yaşamının baharında olan alev annesini ve kız kardeşini babası yüzünden kaybetmiştir. Bu acı dolayısıyla aşka ayıracak pek vakti yoktur. Ev arkadaşı fulya ile normal bir hayat süren alev bir andan kendini bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Bu...