Bölüm 33

72 6 0
                                    

Peter'dan:
Gözlerimi açtığımda karanlık, dökük bir binadaydım. Nasıl gelmiştim ben buraya?
D. Octobus: Günaydın Parker.
-: Ben nasıl geldim buraya?
Kıskaçlardan biri kafamın yanında kapanınca irkildim. Sahi nasıl gelmiştim ben buraya. En son hatırladığım balo salonundan çıkıp dışarda oturduğumdu.
G.G: Umarım sıkılmamışsın Parker. Bak sana arkadaş getirdim.
Ben birşey diyemeden önüme atılan kız ile gözlerim büyüdü. Nur'u kaçırmışlardı, önüme düşünce acı ile inledi. Yanına gitmek için öne atıldığım da zincirlendiğimi farkettim.
-: Bırakın onu. Sizin derdiniz benim ile onunla bir düşmanlığınız yok.
G.G: Sana acı vermenin en iyi yolu sevdiklerin Parker. Biz de en sevdiğini bulduk. Yanlız hakkınızı yemeyelim çok güzel dans ettiniz. Ahahhaha
D.O: Hadi gel aşıkları biraz baş başa bırakalım.
-: Güzelim bak bana. İyimisin?
Nur: Ne diye soruyorsun ki? Sen Liz ile ilgilenmeye devam etseydin ya. Heyyy gelin buraya yanlış kızı kaçırdınız ben aşığı değilim gidin ve öpüştüğü kızı alın.
-: Nur ne diyorsun sen?
Nur: Biz Venom ile savaşırken sen Liz ile öpüşüyordun ya onu diyorum. Biz senin düşmanlarından kurtulmaya çalışırken sen onlar halleder ben yanındayım diyordun. Nasıl oldu da ayrıldın Lizciğinin yanından?
-: Ben Liz ile beraber değildim ki. Saldırıyı bile bilmiyorum Nur?
Nur: Yalan söyleme Peter. Gözlerimle gördüm, gerçi beni pistte öyle bırakmadan önce desen görmeme rağmen sana inanırdım ama gözlerim açıldı artık sana kanmam ben.
  -: Güzelim beni dinle yok öyle birşey diyorum sana.
Nur: Bana güzelim deme Parker git ve onu sevgiline söyle.
  -: Sen az önce Venom dedin. Onu tanıyormusun?
Nur: Hayır tanımıyorum.
  -: O çok tehlikeli sana anlatmıştım. Ona nasıl güvenirsin.
Nur: Tanıyıp güvendiğim adam sevgilisiyleydi. Bekledim yardıma gelir diye ama gelmedi. O beğenmediğin Venom beni kurtarmak için herşeyi yaptı.
  -: Evet herşeyi yapmış onun için buradasın dimi?
Nur: Kendine bakmadan başkasını yargılama Parker. Sen yanımda bile değildin. Ve ben senin yüzünden bu haldeydim.
   G.G: Bu kadar hasret giderme yeter biraz da iş konuşalım.
Nur: Bak Goblin yanlış kadını kaçırdın ben onun zaafı değilim.
G.G: Günlerdir Peter'ı takip ediyoruz. Bize zaafı senmişsin gibi geldi küçük Stark.
Nur: Yanılıyorsun ben onun zaafı değilim.
G.G: Deneyelim o zaman.
Goblin, Doktor'a işaret verdi. O kıskacı ile Nur'un boğazını sıkmaya başladığında tepki vermemeye uğraşıyordum. Belki onu bırakırlardı. Nur da başta tepki vermemişti. Niyetimiz aynıydı biz tepki vermeyecektik onlarda Nur'u bırakacaklardı. Ama saniyeler geçtikçe Doktor kıskacı daha da kapatmaya başladı. Nur çırpınırken sabretmek zordu. Dudakları morarmaya başlamıştı.
-: Yeter, tamam ne isterseniz yapıcam bırak onu Doktor.
G.G: Ben demiştim küçük Stark sandığının aksine onun zaafı sensin Liz değil.
Doktor Nur'u bırakınca derin bir nefes aldım. Ama Nur zorla nefes almaya çalışıyordu.
Nur: Ne babam olan İron Man, Ne Avengers ne de Venom bunu yanınıza bırakmaz.
G.G: Geri kalan için birşey diyemem ama Venom'un zaafı belli. Sana düşkün ama zayıf noktasını buldum eğer frekansı bir kaç desibel arttırırsam ölür. Onun için dua et de buraya gelmesin.
-: Ne istiyorsun söyle. Benden ne istediğini söyle ne dersen yapıcam. Bırak onu gitsin.
G.G: Senin zaafını gördük bakalım küçük Stark sana ne kadar düşkün.
Belinden çıkardığı hançer ile bana doğru gelmeye başladı. Hançer'i karnıma sapladığında kendimi sıktım, tepki verirsem Nur da tepki verecekti. Gözlerimin içine bakıyordu, bağırmamak için dudaklarımı ısırıyordum. Kafamı aşağı yukarı salladım ve sessizce iyiyim dedim. Goblin bıçağı biraz daha sokunca nefes almaya çalıştım. Tepki vermemem onu kızdırmış olsa gerek dışarda kalan kısmı sertçe bir anda karnıma saplayınca kendimi daha fazla tutamadım ve bağırdım. Nur bana doğru gelmeye başlayınca Doktor onu kıskacı ile tuttu.
Nur: Dur ne yapıyorsun! Öldürüceksin onu. Bırak hemen.
D.O: Biraz daha yalvar Küçük Stark bu hoşuma gitti.
Nur bana baktığında ağlıyordu, onu reddettim "yapma, yalvarma" dönüp Doktor'un ayaklarının dibine oturdu.
Nur: Yalvarırım yapmayın. Goblini durdur, yoksa ölücek lütfen. Ne isterseniz yaparım yeter ki durun.
Nur'un ağlaması artarken benim de gözümden yaşlar gelmişti. Nur'un ağlayıp yalvarması karnımdaki hançerden daha çok acıtmıştı canımı.
D.O: Biliyormusun Stark bende vaktin de babana böyle yalvarmıştım. Projemi kabul etmesi için, çıkan arzayı düzeltmeme yardım etmesi için ama o beni dinlemeyip umursamadı. Benimle dalga geçip beni kovdu. Merak etme ben baban gibi değilim, Goblin hançeri çıkarttı.
Goblin hançeri sertçe çıkartınca acıyla bağırdım.
Nur: Pansuman yapılması lazım yoksa kan kaybından ölücek.
D.O: Bunlar zincirlerin anahtarları, arkada da pansuman aletleri var. Ne gerekiyorsa yap.
G.G: Neden veriyorsun Octobus? Bırak kıvranıp ölsün.
D.O: Parker ölürse ne zevkimiz kalır ki. Hem Stark sana lazım, Parker ölürse bizim için birşey yapmaz. Hadi çıkalım, bakalım Tony kızı için ne yapıyor.
Onlar çıkınca Nur ayağa kalkıp yanıma geldi. Zincirlerde ki kilitler açmaya başladı. Önce ayaklarımı çözdü. Kollarımı çözdüğün de sendeledim ayakta duracak gücüm yoktu. Nur beni tutup kendine yaslandırdı ve beni yan tarafta olan eski yatağa yatırdı. Sonra da hızlıca dönüp camı kırıp olan dolapta bulduğu herşeyi alıp yanıma geri geldi.
Aradıklarını bulup yan taraftaki küçük masaya koydu. Üzerimde ki ceketi yavaşça çıkardı. Gömleğimin düğmelerini açmaya başlayınca yutkundum. Bu şartlarda olmasa bu olay çok daha fazla hoşuma gidebilirdi.
Nur: Bana tutun da şunu da çıkartalım.
-: Tamam
Nur: Şimdi canın biraz yanıcak ama sabret önce yarayı temizleyip sonra da dikicem en son da yaranı sararız.
Onu başımla onayladım. Canım yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Dudaklarımı dişlemekten artık kanamaya başlamıştı. İşini bitirince yaranın üstünü kapatıp sardı. Yavaşça yerinden doğruldum .
-: Yerdeki kutuyu verirmisin?
Nur: Tabi, ne oldu ki birşey mi unuttum?
-: Evet, hemde en önemlisini.
Kutu da bulduğum kreme baktım. İşe yarardı önce masada olan sudan biraz elime döküp önüne gelen saçları düzelttim.
-: Kafanı yukarı kaldır güzelim.
Kafasını kaldırınca boynuna baktım çok kızarmıştı ve bazı yerler morarıyordu. Kremi boynuna dokundurunca irkildi. Yavaşça kremi sürdüm. Kalan bandajı yavaşça boynuna sardım.
-: Artık herşey tamam
Nur: Sence bizden ne isteyecekler?
-: Benim acı çekmemi istiyorlar ama Doktor'un da senle görülecek bir hesabı var gibi.
D.O: Size yemek getirdim yiyin ve dinlenin yarın çok işiniz olucak. Hele de sen Stark iyice dinlen.
Odadan çıkınca birbirimize baktık. Yemek azdı birimizi bile doyurmazdı.
-: En son ne zaman yemek yedin?
Nur: Öğlen biraz atıştırmıştım, sen?
-: Ben balodan hemen önce yedim. Aç değilim sen ye bunları ben biraz su içicem.
Nur: Olmaz öyle sen yaralısın sen ye.
-: Karnıma bıçak sapladılar ya biraz sıvı tüketsem daha iyi olur. Sen ye hadi.
Yalan söylemiştim sabah bir kaç lokma atıştırmıştım ve onunla duruyordum. Ben dayanırdım ama Nur yemeğe düşkündü. Bir lokma bölüp bana uzattığında reddettim. Israr etti ama yemedim eğer yersem kendi yemez hepsini bana yedirirdi. Nur sessizce önündekini yedi.
-: Gel yanıma sen uyu biraz dinlen.
Nur: Sen?
-: Sen uyanınca da ben uyurum.
Nur: Tamam ama sen uyu önce istersen.
-: Biraz ağrım var şuan uyuyabilecek gibi değilim, hadi gel.
Uyursa kalkamayacaktı. Gün için de zaten yorulmuştu. Şimdi olanlar da vücudunu çok yormuş olmalıydı. Ben uykusuz kalabilirdim ama o dinlenmeliydi. Doktor onunla uğraşacağa benziyordu onun için dinç olmalıydı. Ben bunları düşünürken Nur uyumuştu. Saçlarını okşayıp onu izlemeye başladım.

Stark'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin