02

18 2 16
                                    

...
"Kardeşim mi?"

Lee Know kısık bir gülümseme ile omzumu bırakıp karşıma geçti. "Abini hatırlamıyor musun?"

Benden cevap alamayınca derin bir iç çekerek sözüne devam etti. "O zamanlarda daha üç yaşındaydın, bu yüzden seni suçlayamam. Unutman çok normal..."

Ben cevap vermeden onun yüzüne bakıyordum. 
"Hadi evime gidelim, orada güvenle konuşuruz." diyerek Jeongin ve Jisung'a baktı.

Çadırın çıkışında bizi iki kişi karşıladı.
"Kardeşim dediğin o mu?"
"Evet Changbin, kardeşim Felix." demişti ama o cevap vermeden gülümsedi.

"Memnun oldum, ben Bangchan." diyerek bir kaç adım ileri geldi diğer adam. Gülümseyerek başımı eğdim, "Bende memnun oldum.".

"Hadi gidelim." diyerek araya girdi Lee Know. Changbin ise ellerini beline koyarak bir dizini hafif kırdı. "İstikamet neresi kaptanım?" Sesi çok daha tatlı bir şekilde çıkmıştı.

Lee Know ters bi bakış atmıştı, "Hmm kaptan sinirli." diyerek Jeongin'in koluna girdi. "Cennetten düşünce canın acıdı mı?"
"Çok acıdı bu yüzden dokunma."

Yürürken Bangchan'ın yanına yaklaştım. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabiki..."
"O gösterideki şeyleri nasıl yapabiliyor."
"Biz sahnede gözükmesekte sahne arkasından güçlerimizi kullanıyoruz."
"Sizin güçleriniz ne? "
"Kum taş ve kaya gibi maddelerle temas halindeki kayaları oynatabiliyorum bu yüzden kayayı sadece Lee Know kaldırabildi ve taşın yuvarlanacağı hat boyunca siz gelmeden önce kum dökülmüştü. Changbin ise havayı kontrol edebiliyor Lee Know merdiven gibi yukarı çıkarken Changbin ortamdaki havanın büyük kısmını onun basacağı yerlere çekiyordu. Gazlar da bi noktadan sonra daha fazla sıkışamayacağı için düşmeden yürüyebildi."

"Herşey planlıydı yani?"
"Pek sayılmaz, sizin gördüğünüz yay ip kırbaç gibi şeyler de o gücünü kullanıyordu sizin gördüğünüzü zannettiğiniz hiçbir şey yoktu, Jisung'u çekmesini de sağlayan Changbin'in gücüydü. Bizim gücümüz ve haberimiz olmadan yaptığı da var, sallıncağa atladığı yer. Lee Know'un o kadar yükseklikten atladığını görünce çadır'ın içine girmeye çalıştım ancak Changbin beni omuzumdan tuttu. Orta taraftaki sallıncağı çadırın içindeki kimse göremezdi, Lee Know dışında. Yani ordaki onun başarısıydı ama..." diyerek göz devirdi. "Ona bunun hesabını daha sonra sorucam, bir gün başına bir şey gelmesinden korkuyorum."

Kolundaki elle irkildi. "Bangchan hyuuuun, kimse beni istemiyor."
Changbin'i görünce gülmeye başladı.

...
Bir süre yürüdükten sonra evlerine vardık ve geniş salonun ortasındaki masanın etrafına oturduk. Benim buraya nasıl geldiğimi anlamaya çalışıyorlardı. "Felix ne için acele etmiştin de kocaman göktaşını görmedin?" diyerek sordu Lee Know.

"Bilmiyorum." dediğimde cebinden bir ayna çıkartıp bana çevirdi Changbin.
"Yanağındaki izle bir ilgisi olabilir mi?"

Yanağımda etrafı morarmış içi çukur gibi içeriye kaçmış bir iz vardı, ince morluğun ardından kısa damarlar uzanıyordu. Bu yarayı gördüğümde yanağımda yine aynı acıyı hissettim, gözlerimi kapatıp tekrar o anı düşünmeye çalıştım.

Güneş orada, sadece üç gezegenin daha görüngesini geçmem gerekiyor.
"Ah!"Ağrının olduğu yere dokundum, çilim sanki derimin altına doğru çekiliyordu. Bunun tek anlamı vardı bir yıldızım sisteminden kaybolmuştu ona ne olduğuna bakmalıydım ama öncelikli işim farklıydı şuan güneşe varmalıydım.

Yanağımdaki acı giderek artıyordu, acele etmeliyim! Dünya'nın gittiği yönün tersinden gidersem Merkür ve Venüs'ün yörüngesinden uzaklaşırken çok vakit kaybedecektim. En kısa yol düz bir şekilde güneşe gitmemdi, başına en fazla ne gelebilirdi? Hızlıca ilerlediğim sürece sorun olmazdı. Daha yeni dünya yörüngesine vardığımda yine aynı yerde sızı hissettim.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin