10

2 0 0
                                    

                           -HYUNJİN-

Seungmin eşyalarını alarak evden ayrılmıştı, ben de götüreceğim tabloları bir kumaş ile sararak yola koyulmuştum. Bugün biraz geç kalktığım için tabloları kontrol etme fırsatım yoktu, 'iyiki akşamdan hazırlamışım'diye düşünerek güldüm.

Gideceğim eve vardığımda boyutundan ve şık süslemelerinden zengin birisine ait olduğu hemen anlaşılıyordu ki başka türlü kim 30 tabloyu sipariş ederdi ki? Ben daha vurmadan açılan kapının ardından seslendi kibar bir ses. "Efendimiz sizi bekliyor, yolu göstereyim."

Büyük bir salon karşılamıştı beni, kürsü benzeri bir yere çıkarak sağımızda kalan koridorun sonundaki odaya vardık. Kapıyı tıklayarak içeri girdiğimizde çatık kaşlarının altından beni izleyen gözlerini farketmiştim.

...
Tabloları teker teker inceliyordu, bende içimden kaçıncısına baktığını sayıyordum ki elindeki ile 5 tane kalması gerekirken 6 tane vardı; araya bir tane daha mı karışmıştı yoksa ben yanlış mı saymıştım?

Gülerek bana bakmadan konuştu. "Dedikleri gibi amma yetenekliymişsin."

Kibarlık için teşekkür ederek başımı eğdiğimde diğer bir çizime geçmişti. "Bu da ne?"

Elindekini görmem için bana çevirdiğinde Felix'in resmi karşımdaydı. Şaşkınlıkla gözlerim açılırken ne diyeceğimi düşünmeye başladım.

Sakin kalmaya çalışarak özür ile söze başladım. "Özür dilerim, o tabloyu farketmemişim. İsterseniz size bir başka tablo hediye edebilirim."

Eşyalara sürülen zehir vakaları yüzünden bir hediye teklif etmezsem onu zehirlemeye çalıştığımdan şüphelebilirdi.

"Özüre gerek yok, resimdeki koyu lekeler büyük bir ustalıkla yapılmış; yanık izlerine benziyor. Bu gerçekçiliği yapmayı nasıl başarıyorsun?"

Yutkunarak bakışlarımı ayak uçlarıma diktim, yalan söylediğimde gözlerimden hemen anlaşılırdı. "Eski bir arkadaşım öğretmişti, kimseye anlatmayacağıma söz verdiğim için korkarım ki yapılışını sizinle paylaşamam."

Kısa bir sessizliğin ardından söyleyeceği cümleye kadar işin istediğim yöne çevrildiğini düşünmüştüm. "Bu tablo için ne kadar istersin, ekstra ödeme yapacağım-"

"Hayır!" İstemeden sesimi yükselterek sözünü kesmiştim. "Y...Yani o tablo bana onu hatırlatan tek şey, onu kimseye veremem."

Tek kaşını kaldırarak beni inceledi, ardından elinde tuttuğu torbayı salladı. "Yazık oldu, oysaki ne kadar istersen vermeye razıydım."

Ne diyordu bu adam? Para ile gözümü boyamaya mı çalışacaktı, duygularım satılık değildi; hiç bir zamanda olmayacaktı. Kendimden emin bir şekilde başımı kaldırarak ona baktım. "Artık tablomu geri alabilir miyim?"

Sinirle dişlerini birbirine sürttüğünden anlaşılıyordu ki istediği sonucu elde edememişti. "Tabiki alabilirsin." diyerek tabloyu ödeme yapacağı paranın bulunduğu sandığın üzerine koyarak uşağına bana getirmesini işaret etti. Sakinleşmek için baş parmağıyla elindeki diğer parmakları kıtlatıyordu.

Uşak beni kapıya yönlerdirirken gözleri hala benim üzerimdeydi, yanında baştan aşağı siyahlara büyünmüş adamın kulağına bir şeyler fısıldıyordu.

...
Eve geri vardığımda akşam olmuştu, kapının önünde gördüğüm zarfı elime aldım.

Seungmin'in adı yazıyordu üzerinde, açarak içindeki katlı kağıdı çıkardım; çoğu doktor gibi onun da yazısı okunmayacak haldeydi yinede benim anlamam için düzgün yazmaya çalışmıştı. İstemsizce güldüm, bütün harfleri büyüktü; yazı yazmayı öğrenen bir çocuğun defterinden sayfa vardı sanki elimde.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin