İyi okumalarr...
Mehmet'in yaptığı bazı hareketlere gerçekten anlam veremiyorum.
O yağmurlu havada "hadi birlikte koşacağız"
"Neden beraber koşacağız komutanım?"
"Cezan da bu ya zaten" demesi.Pınar ablanın sevdiğin var mı sorusuna ters ters attığı o bakışlar.
Sarhoş adamların bana laf attığı zaman hemen yanımda olup beni korumaya çalışması.
Her kafamı çevirdiğimde sürekli göz göze gelmemiz.
"Ya senin için endişeleniyorsam" demesi.
Gerçekten ne oluyordu?
***
Artık nefes alamaz bir durumdaydım. Gözlerimi açamıyordum. Ama etrafımdaki sesleri biraz da olsa duyabiliyordum.
Yakınımdan gelen bir ses "hızlı sür şu arabayı!" diye bağırıyordu.
Başka bir ses de "patron, zaten son hızdayım. Siktiğimin arabası gitmiyor ki!" Diye hemen cevap vermişti.
Göz kapaklarımda tonlarca ağırlık vardı sanki. Zar zor aralayabilmiştim gözlerimi. O da birkaç saniye sürmüştü. Arabadaydık onu zaten anlayabiliyordum. Ama nereye gittiğimize dair hiçbir fikrim yoktu.
Çok kan kaybediyordum. Ne ara bu hale gelmiştim bilmiyorum. En son kafede sakin sakin Mehmet ile birlikte bir şeyler yiyip, içip, sohbet ediyorduk.
Bir saat önce...
Mehmet'in dediklerini anlam vermeye çalışarak hemen arkasından ilerliyordum.
Kafenin kapısının önüne gelince ben Mehmet'in sağ tarafına geçtim ve içeriye girdik.
Garsonun bize gösterdiği çift kişilik bir masaya oturduk. Ardından hemen tatlılarımızın ve içeceklerimizin siparişini verdik.
Şu an aramızda derin bir sessizlik vardı.
Aradan birkaç dakika geçmişti ki bu anlamsız sessizliği bozan Mehmet oldu. "Buraya sadece susup, etrafı izlemek için mi geldik?"
Onun bu dediği ile anlık bir duraksamıştım. Haklıydı. Ama ben ne diyeceğimi, ne konuşacağımı bilemediğim için susuyordum. "Yok da ne konuşacağımı bilemedim."
"Yasemin, şu an yerimi emin değilim ama" dedi ve birkaç saniye susup devam etti "askerlerimi daha iyi tanımak isterim. Özellikle de seni."
Anlık bir şaşkınlıkla "neden özellikle ben?" Diye sormuştum bu soru üzerine bir saniye bile düşünmeden.
Zaten Mehmet ile birlikte aramızda başından beri nedenini bilemediğim bir şey vardı. Anlayamıyordum ya da anlamak istemiyordum.
"Çünkü sen farklısın. Biz ilk defa bu timde karşılaşmadık Yasemin. Biliyorsun." Dedi ve ben kafam ile onaylayınca devam etti "ilk karşılaştığımız operasyonu hatırlıyormusun?"
"Hiç unutmadım ki" demem ile bu sefer Mehmet biraz şok olmuş gibiydi. "Sen ve timin kırmızı listede aranan bir teröristi bulmak için aylarca dağda kalmıştınız. Zor şartlarda. Sonra planlarınızı bir terslik olmuştu. Yaralılarınız vardı." ben duraksayınca Mehmet devam etti.
"Tam her şey bitti dedik. Bugün, şu dakika şehit olacağız dedik ama siz geldiniz. Kartal timi." Dedi. Gözlerimi Mehmet'ten hiç kaçırmadan onu dinliyordum. Ellerini masada birleştirip gözlerimin içine baktı.
O anlar tekrar gözümün önüne gelmişti. Ben de Mehmet gibi ellerimi masada birleştirip biraz öne doğru eğildim ve bu sefer de ben devam ettim "bütün tüm için şehit oldu dediler. İnanmadım inanmak istemedim. Her şehit haberinde olduğu gibi gözlerimle görmeden inanmam dedim. Ve herkesin yaşadığını görünce ki sevincimi tahmin bile edemezsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HUDUT KARTALLARI~
ActionBaşlangıç tarihi: 02.01.2024 Binbaşı Mehmet Özçelik bazı nedenlerden dolayı kendi timinin dağıtılması sonucu ile başka bir time komutan olarak gider. Ve bu tim daha önce bazı operasyonlarda da denk geldiği ve binbaşının aklından bir türlü çıkmayan K...