41.Bölüm: Çığlık

456 19 15
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim!

Bu kitapta geçen karakterler ve yaşanan olaylar tamamen kurgudan ve diziden ibarettir.

***

Sarp mıydı kafamda ki fısıltılarımı susturan?

Yoksa o muydu benim geçmişime tutunan?

Seçemiyordum... Hiç birşeyi seçemiyordum. Ne olmuştu bana böyle?

Sarp beni bıraktıktan sonra tepetaklak olmuştum.

İç sesimi dinledim. Duyamadım onu... Sadece kafamda ki fısıltılar konuştu. Sarp ile Tolga gelince sustu... Ama yalnız kalınca konuştu.

Deliriyor muydum? Hayır... Delirmiyordum.

Sarp'sız bir hayatta deliremezdim. Bu his... bu başka birşeydi.

Şimdiyse koltukta öylece uzanmış tavanı izliyordum. Tolga yanımda telefonu ile ilgileniyordu.

Ben istememiştim onun gitmesini... Gitseydi yalnız kalırdım. Yalnız kalsaydım...

"Nasılsın şimdi?" telefonunu kapatıp masanın üzerine koydu. Kurumuş boğazımı ıslatmak için birkaç kere yutkunma ihtiyacı hissettim.

Tavana bakmaya devam ettim. "Birşey var" diye fısıldadım Tolga'nın kaşları çatılırken. Doğrularak koltuğa oturdum. Bağdaş kurarak Tolga'nın tam karşımda olmasını sağladım.

Gözleri gözlerimi buldu. Benden bir cevap bekliyordu. "Birşey mi var? Ne var?"

Derin bir nefes çektim. Anlatmalı mıydım? Anlatmalıydım... Eğer ağzıma gelen kelimeleri yutsaydım boğazımda birikip patlardı.

"Tolga... Delirdiğimi düşünmeni istemiyorum. Sen kardeşim olduğun için birşey gizlemeyeceğim" Tane tane anlatırken Tolga'nın vücudunun kasıldığını gördüm. Duyacaklarından dolayı gerilmişti.

Yüzüm ifadesiz ve soluktu. Anlatmaya başlamadan önce karşımda duran aynaya doğru kafamı kaldırdım. Beyazlaşmış cildime, torbaları görünen göz altlarıma, kurumuş dudaklarıma baktım. Ne olmuştu bana böyle?

Hissizleşmiştim. Gözümde gözyaşı bile yoktu...

"Sarp benden ayrıldıktan sonra birşey oldu. Bugün okulsa sizin yanınızdan koşarak ayrıldım. Tuvalete gittiğimde birisi benimle konuşuyor gibiydi. Hayır... şizofren değilim. Emindim birşey benimle iletişim kurdu"

"Kan kelimesini duyduğumda-"

Kırmızı sıvı

Kan

Çok kan

O kelimeyi söylediğim an irkilme geldi. Yine aynı şey olmuştu. Tolga eliyle yastığın kenarını sıktı. Yutkundu, endişe ve korku karışımıyla bana baktı.

"Bak aynı şey oldu" daha hızlı konuşmaya başladım. "Sanki eski bir anı bir kesit benim beynimden tamamen silinmiş gibi... Beynimde vücuduma sinyallar veriyor bana hatırlatmaya çalışıyor gibi"

"Kelime kelime söylüyor... Sanki bana yapboz parçalarını sunuyor ve benime o yapbozu birleştirmemi istiyormuş gibi." Dişimi yanağımın içine sapladım.

"Ama o yapbozun parçaları eksik... Birkaç parça... Ama ben birleştiremiyorum" Tolga'nın gözlerinin içine baktım. Tolga donmuş bir şekilde beni dinliyordu. Rengi atmıştı.

Koltuktan inip Tolga'nın elini tuttum. "Bana öyle bakma nolur" gözümden yanağıma sıcak bir yaş süzüldü. "Yemin ederim çok kötüyüm birşeyler oluyor. Ne olduysa ayrıldığımız günden sonra oldu"

Yıldızların Altında | Sarp Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin