Bölüm 10: Aptal TV

448 40 145
                                    

Oteldeki saatler gece yarısını vurduğunda televizyon derebeyi yatağında ekranını açtı. Kendisini geçici olarak uyku haline almıştı, düşünmek ve devrelerini dinlendirmek için biraz zamana ihtiyacı vardı. Ama arktık süre dolduğuna göre harekete geçme vakti gelmişti. Yattığı yerde doğruldu ve yorganı üstünden atarak ayaklarını yere sarkıttı. Üstünde  kırmızı ve mavi geçişli bir tonlamaya sahip ipek pijaması vardı. Üstünü değiştirip değiştirmemeyi düşündü ama sanırım buna gerek yoktu. Ayağa kalktı ve hemen ardından geri dönüp yorganı düzeltti. Düzene takıntılı değildi, sadece kendince zaman kazanmak için çabalıyordu.

"Daha ne kadar kaçabilirsin ki..." dedi kendi kendine mırıldanarak. "Biraz cesur ol, kaybedecek fazla bir şeyin kalmadı, ruhun dışında."

Ve bu uğurda ruhunu vermeye hazır mıydı? Kesinlikle.  O zaman neden bu kadar endişeliydi?

"Tek kaybedeceğim ruhum değil ki. Ümitlerim de onun yanında gidecek." dedi Vox yeniden üzgün bir mırıldanmayla. Sonrasında bir nefes aldı ve doğruldu. "Sonsuza kadar ümit ederek duramazsın. Cevabı bilsem de söylemeye ihtiyacım var."

Tüm bunlar Husk' ın yüzünden ya da sayesinde olacaktı... Buna göre kediye teşekkür etmeli ya da yumruk atmalıydı. Ama bu sabah halledilecek işti, şimdinin konusu başkaydı. 

Seri adımlarla kapıya ilerlemeye koyuldu ama sonra hemen tam arkasına döndü ve yatağının baş ucundaki  komodine ilerledi. Aptal kağıt olmadan ne yapacaktı- Gerçi kağıtta yazanı ezbere biliyordu ama söyleyemezdi. En iyisi direk kağıdı vermek olacaktı. Komodini açtı ve içindeki kağıdı çıkardı. Kağıtta yazana tekrardan bir göz attı ve doğru kağıt olduğuna emin olunca onu katlayıp pijama altının cebine koydu. Ve ardından tekrardan odasının kapısına adımladı. 

Kapıyı açıp dışarı çıktığında olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordu. Birilerini uyandırmak en son isteyeceği şeydi. Bu yüzden dikkatli adımlarla Alastor' un odasına ilerledi. Kapının kilitli olup olmadığına bakmakla uğraşmak yerine kendini elektriğe dönüştürerek kapı deliğinden içeri girdi. Etrafa bakarken duyduğu sesle ürperdi.

 "Vox, eski dostum! Ben de seni bekliyordum!" Alastor yatağının baş ucu kısmının kenarına bacak bacak üstüne atmış, elleri dizinin üstünde oturuyordu. "Kapı açıktı ayrıca, geleceğini tahmin etmiştim."

"Nasıl?" dedi Vox ve ilerleyip yatakta Alastor' un yanına oturdu. 

Alastor hemen ayaklarını düzeltip yönünü Vox' a çevirecek şekilde oturuşunu düzeltti. "Sen gelmezsen ben uğramayı düşünüyordum, sabah Husker' ın dediklerini unuttuğumu düşünmüyorsundur.

"Elbette hayır, senin bir şeyi unutacağını düşünmem, hafıza kartın benden daha güçlü olmalı." dedi Vox alay edercesine.

"Gece yarısı odama gelip alaylı alaylı konuşmaya çalışarak kendi gerginliğini azaltamaya çalışacağına göre konu ciddi olmalı." dedi Alastor keyifli bir tonda. "Dinliyorum!"

"Dinlemek yerine okuyabilirsin." dedi Vox ve cebindeki katladığı kağıdı çıkartıp açarak Alastor' a uzattı. "Şarkı sözleri..." 

Alastor kağıdı aldığında hemen okumaya başladı.


"Sözlerin yalan, bakışların hile,

Kalbimde iz bıraktın, doldurdun bile.

Sevda sandım, bir oyunun parçasıydın,

Aşk diyarı değilmiş, yalan düşlerdi senin.

İhanetin kokusu sinmiş her yere,

Aşk diye adlandırdığın yalan sevdanın yere.

Ben Zaten Cennetteyim 📻x📺 -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin