5 - Hediye

214 21 32
                                    

Keyifli okumalar dilerim~

Ertesi günün sabahı.
Hatta şafak vakti.
Gün daha yeni yeni ayıyor.
Saat 5-6 civarı.

Gizli gizli, sessiz sessiz Atsushi denen lavuğun evine giriyorum.
-Neredesiniz orospu çocukları...

Etrafa bakınırken televizyonun açık olduğunu görüyorum, karşısındaysa Chuuya ve Atsushi, sarılmış uyuyorlar.
-Hay...

Yanımda getirdiğim pamuğa eter döküp ikisine de koklatarak bayıltıyorum. Zaten uyudukları için pek bir sıkıntı çıkmıyor. "İşim daha kolay olacak." diye konuşuyorum kendi kendime.

İkisinin de el ve ayaklarını sıkıca bağlayıp ağızlarını bantlıyorum. "Bir de böyle kaçın bakalım.."

Diyerek Chuuya'nın arkadaşını olduğu yerde öylece bırakıp Chuuya'yı sırtlıyor ve kaçtığı zindana;
Mafya Bürosu'nun deposuna götürüyorum.

Her şey bıraktığımız gibi. Silah dolabı, tuvaletin kırık camı, yatak...

Ama bir şey eksik...
Ne?
Tabii ki sandalyeye bağlı bir kedicik.

O unsuru da tamamlayıp Chuuya'yı sandalyeye sıkıca bağlıyor ve oturup uyanmasını bekliyorum. Tabii uyandığında haberim olsun diye de ağzındaki bandı çıkarıyorum.
-Bu sefer teslim etmeden önce cehennemi yaşatacağım ona.

İki saatin ardından, gün tamamen aymış, güneş kendini açığa çıkarmışken gözlerini açıyor kediciğim. "Mm.. Atsushi..."

Sesini duyduğum an gözlerimi ona çeviriyorum;

O ise yine ilk kaçırıldığındaki gibi davranıyor; Önce etrafa bakınıp gözleri en son beni buluyor:
"Dazai!?"

"Dazai ya. Kimi bekliyordun?" diye soruyorum alayla.

Öksürüyor. "Ben şey..." diyor ama cümlenin devamını getirmiyor. Başını hafifçe yana eğip bakıyor yüzüme.

Bense ayağa kalkıp silah dolabına yanaşıyorum, içlerinden en keskin bıçağı seçip alıyorum. Tekrardan başımı Chu'ya çevirip baktığımda elimdeki bıçağa bakıp yutkunuyor.
"Bıçak mı silah mı?"

"Ne-.. ne yapacaksın ki?"

"Seç birini. Hangisi daha az acı çektirir? Silah mı?"

"Bıçak..." gözlerini yumuyor.
"Bak, eğer öldüreceksen silah."

"Öldürmeyeceğim. Bana canlı lazımsın. Bileklerimdeki çiziklerden sana da hediye edeceğim."

Yumduğu gözlerini hafifçe aralayıp "nolur yapma"  dercesine bakıyor gözlerime. Ardından yumruğunu sıkıp ciddi bir ifade takınarak yüzüme göz gezdirirken konuşuyor:
"Acı çekmem, zevk alırım. Sen de o yüzden yapmıyor musun; Ölümden zevk alıyorsun, canının yanmasından?"

"Kapa çeneni!" diyerek onu susturmaya çalışıyorum. Doğruları söylemesi zoruma gidiyor çünkü.

"Doğruları söylemek de mi kabahat Dazai?"

Bedenimi tamamen Chuuya'ya dönüyorum. "Derini yüzeceğim senin. Fazla sabrettim."

Bu sözüm üzerine gülümsüyor bana:
"Tamam, hadi!" diyerek ellerini uzatıyor.
Duraksadığımı ve tereddüt ettiğimi görünce derin nefes alıp veriyor ve bir kez daha konuşuyor:
"Hadi Dazai, işini çabuk yap çabuk bitsin."

Elini tutup hızlıca bir çentik atıyorum bileğine. "Başlangıcımızın simgesi."

"Mori buna kı- Ah!" sözü yarıda kesilip elini çekiyor geri, birkaç damla kan akıyor yere.

Devoir // Soukoku FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin