"Biliyorsun işte, intihar girişimleri falan. Öyleydi yani." uzanıp kadehi elinden aldım. "İçme güzelim daha fazla, ne olursun bak..?"
"Yaaa!!" zorla elimden geri alıp hepsini içti. "Başımmm... Ahh.."
yüzüne yaklaştım "İçme işte!" dedim elimi kaldırıp yanağına ufacık, uyarı olsun diye bir tokat atacakken.
"Mh.." kollarını boynuma dolayıp yüzüme nefes verdi, o an bedenimden bir ürperti geçti. Kalbim öyle hızlandı ki..
"..ne?" diye sordum zar zor yutkunup, o kadar yakındı ki heyecanımı dizginleyemiyordum, konuşurken sesim titriyordu.
Gözlerime bakıp daha da yaklaştı. "Nasıl hissettiriyor?"
"Ee-.. garip..."
Kucağıma çıktı, kolları hâlâ boynuma dolu halde yüzlerimiz arasındaki mesafeyi birkaç santime indirdi. "Kötü mü?"
"Chuuya-.. şu an ne yaptığının farkında mısın sen?"
"Bilmem, öyle miyim~?" daha da yaklaştı.. artık dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu. Gözlerimin en derinlerine bakmaya devam etti. Hiç tereddüt etmiyordu.
Bakışlarımı kaçırdım. "Yapma!"
"Neyi?" deyip yanağımı öptü. "Daha fazlasını mı~?"
Yanaklarımın ısındığını hissettim, kesin kızarıyordum. Her zaman Chuuya ile dalga geçtiğim duruma şimdi ben düşmüştüm.. gülme komşuna, gelir başına.
"Evet! Yapma!!"
***
Yaptı... Yaptık.
O sarhoştu, ben ise ayık.
O her şeyi unuttu, ben ise saniyesi saniyesine her olan biteni hatırlıyorum.
O hiçbir şey olmamış gibi davranabilir, ama ben davranamam...
Yapamam.
Katlanamam.
Daha fazla platonik olarak devam edemem...
En sonunda cidden delireceğim.
Chuuya ve ona olan aşkım delirtecek beni.
Belki de delirtmiştir çoktan, ha?
Delirmişimdir?
Ah.. bilmiyorum.
Ama cidden çok zor.
O her şeyden habersizken benim kalbim onun için çırpınıyor.
Gel sen de bana katıl, beraber göçüp gidelim buralardan diyor.
Ama yok, imkânsızın da ötesi bu.
Söylesem bile bu sefer de "o da aynı hissediyor mu, ne diyecek, benden nefret mi ediyor, bir daha yüzünü göremeyecek miyim" düşünceleri rahat bırakmaz beni.***
Uyandığımda Chuuya yanımda değildi. Fakat ben de nerede olduğunu merak etmeyecek kadar yorgundum. Belki de kaçıp gitmiştir diye düşünmüştüm ama... Elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdiğimde Chuuya ve onun çıplak vücudu ile karşılaştım. Erkenden uyanıp duşa girmişti anlaşılan.
"LAN-!"
Sesini aniden yükselttiğinde duraksadım "ÖZÜR DİLERİM!!-" diyerek bir elimle gözümü kapadım ve banyodan geri geri çıkıp diğer elimle de kapıyı kapattım.
Ardından kapının kilitlenme sesini duydum. Chuuya bunu ilk başta akıl edemediği için bu onun suçuydu. Boğuk da olsa sesi duyuldu; "Kafamı sikeyim.."
Güldüm. "Belin gerçekten de incecikmiş Chuuya!" diye bağırdım salona giderken.
"Sus sen bandaj israfı!" diye bağırdı o da banyodan.
Yaklaşık bir saat sonra beline sardığı havluyla banyodan çıktı. Üstünü giyinmek üzere diğer odaya giderken ona bakıp sırıtarak göz kırptım. Ne yapayım, ne olursa olsun onu gördüğüm an sırıtışıma engel olamıyordum. "Günaydın gün ışığım~" dedim yavşak bir şekilde.
Ters ters yüzüme baktı. "Nereden gün ışığım oluyormuşum ben senin ha!? Odun!"
Haklı sayılır mıydı? Odun muydum acaba? "Ayıp oluyor ama güzelim. Dün gece hiç öyle demiyordun."
Gözlerini kıstı. Önüme geldi ve üzerime eğilip beni kendi ile koltuk arasına aldı. "Dün gece ne oldu?" dedi keskin bir sesle.
"Hiiçç.."
"Söyle dedim. Çabuk." dedi son kelimeyi daha da bastırarak.
Gözüm ister istemez vücuduna kayıyordu. "Söyleyemem.."
Çenemi tutup bakışlarımı onunkilere çevirdi. "Bana bak, başka yere değil. Ve söyle şunu."
Elimi yanağından ensesine doğru uzatıp kendime doğru çektim ve kulağına fısıldadım. "Öpüştük." dedim düz bir sesle. "Hem de öyle böyle değil.."
Anında geri çekildi. "NE!?"
Kolundan tuttum. "Yine kaçmaya yelteniyorsun."
Kaşlarını çatıp yüzüme baktı, ama haklı olduğumu o da biliyordu. O yüzden bir şey söylemedi, inkar etmeye çalışmadı.
"İşine gelmeyen her şeyden kaçacak mısın böyle?"
Kolunu geri çekmeye çalıştı. "Haklıyım!"
Değilsin.
"Sarhoştum!!""O yüzden olmaz demiştim ya zaten! Kendin söyledin.. yarın hiçbir şey olmamış gibi davranırsın olur biter dedin."
Daha da üstüme abandı, yakamdan tutup bir bacağını benimkilerin arasına koydu. "Bana bak Dazai Osamu. Herkesi kandırabilirsin, ama beni asla." Kandırmaca değil bu, kandırılmadığını düşünsen de kendini kandıran sensin. "Şu yalanları bırak artık. Anladın mı beni!?"
"Yalan söylemiyorum.. inanmak istemeyen sensin!"
"Doğruya inanıyorum!"
Hayır."Ah.. Boşversene. Ne yaparsam yapayım inandıramayacağım seni."
Sen kendini kandırmaya devam ettiğin sürece.
"Keşke hep sarhoş kalsaydın."Bakışları daha da keskinleşti, bir şey anlamaya çalışıyormuş gibiydi. "Öyle mi!?" deyip yakalarımdaki tutuşunu sıkılaştırdı. Ve..
Dudaklarımdan öptü.
"MH!?" Öyle şaşırmıştım ki rüyadayım sandım.
-öleceğim galiba..Geri çekildi. "Oldu mu istediğin?"
Sessizce başımla onayladım. "Mhm.."
"Pekâlâ.. senden bir şey isteyeceğim o zaman."
"İ-iste.."
Yüzüme yaklaştı. "Benimle çıkar mısın?"
Gülümsedim. "EVET!"
Ve yeniden dudağımdan öptü.
Son.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devoir // Soukoku Fanfic
Storie d'amoreilk bölüme geçmeden önce önsözü okuyun lütfen :3 Keyifli okumalar dilerim~