Her şey nasıl bu kadar değişebiliyordu?
Her şey nasıl bu kadar farklı olabiliyordu?
İnsan kaderini değiştiremezdi. Kaderden ötesini yaşayamazdı. Ve kaderimiz bizi ağlattığı gibi, güldürmesini de bilirdi. Şuan olduğu gibi. Bir zamanlar hüzünden döktüğüm yaşları şimdi mutluluktan döküyordum. Hayat çok garipti. Hayat bizi şaşırtmayı severdi hep. Bizde her zaman şaşırmayı severdik. Kaderin bize oynadığı her oyunu severdik aslında. Yaşadıklarımızı, yaşayacaklarımızı hep merakederdik.
Gözlerim mutluluktan akan yaşlarla bulanıklaşmıştı. Her iki tarafımda bir can parçam vardı. Nasıl mutlu olamazdım? Mutluluk şuan her iki tarafımda olanlardı. Biri benim suyum, diğeri ekmeğimHastaneden biraz geç çıkmıştık. Bebekler ikiz oldukları için biraz daha kalmıştık hastanede. Ama en sonunda bu sabah hastaneden çıkabilmiştik
Şimdide odada dinleniyorduk. Herkes aşağıda bizim için sofra kuruyordu
Zaten acıkmıştımda, midemden zil sesleri geliyordu. Bebeklerin karnı tok olduğu için mışıl mışıl uyuyorlardı
İsimlerini Miran ve Yağmur koymuştuk. Hep bu isimleri sevmiştim nedense. Ve en sonunda karar kılıp bu isimleri koymuştuk can parçalarıma. Miran ve Yağmur, bizim bir parçalarımızOdanın kapısı açılınca oraya gitti bakışlarım. Nazlı elindeki tabakta olan pastayla yanıma geldi
"Yengecim sana pasta getirdim" dedi tabağı bana uzatarak
"Teşekkür ederim, bende acıkmıştım" dedim elindeki tabağı alarak
Pastayı yemeğe başladığım sırada Nazlı da gelip yatağın bir kenarına çöküp oturdu. Kocaman tebessüm ederek bakıyordu uyuyan bebeklere
"Ayy yenge bunlar ne kadar tatlı, küçücük" dedi heyecanlı sesiyle
"Uyuyorlar, sakın dokunmayı aklının ucundan bile geçirme" dedim gülerek
"Yenge sen benim aklımı mı okuyorsun?" dedi sitemle
"Aklından geçenler yüzünden belli oluyor Nazlı" dedim pastamı yemeğe devam ederken. O sırada odanın kapısı açılmış Arhan içeri geçmişti. Nazlı da kalkıp odadan çıkmıştı. Sonuçta kaç gündür kocaya hasrettik...
Arhan gelip sessizce yatağın bir kenarına oturdu. Uzun uzun baktı can parçalarımızın yüzüne. Dokunmamak için kendini zor tuttuğu o kadar belli oluyordu ki...
Parmak uçlarını yüzüme dokundurdu. Usul usul okşadı dokunduğu her yeri
"Sen ne güzelsin öyle hatun" dedi bebekler uyuduğu için sesini kısık tutmaya çalışarak
"Arhan"
"Hı?" dedi dudağını alnıma bastırırken
"Ailem olduğun için, aile olduğumuz için teşekkür ederim. İyi ki varsın" dedim kocaman gülümseyerek. Yanağına kocaman sulu öpücük kondurdum. Aynı benim gibi 32 diş sırıtıyordu
"Bu kadın benim hatun'um oldu. Aynı o ağacın altında söylediğim gibi. Beni sensiz bırakmadığın için asıl ben sana teşekkür ederim. Aşk olduğumuz için, tam olduğumuz için" dedi dudaklarını yanağıma bastırırken
Gözlerimi kapamıştım huzurla. Bu adam benim huzurumdu. Huzur en güzel şeydi. Huzurlu olduğumuz biriyle olmamız lazım bu hayatta. O zaman karşılaşırız hayatın güzellikleriyle. Ben Arhan'la karşılaşmıştım hayatın tüm güzellikleriyle
Midemden gelen zil sesleri tüm ortamı bozuyordu. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum
"Acıktın mı sen?" diye sordu Arhan
"Hemde nasıl"
"Bende" dedi sırıtarak dudağıma doğru yaklaşırken. Elimi dudağının üzerine kapattım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yangın Külü/ Berdel✔️
Storie d'amoreÜzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla yüzüne bakıyordum. Ona inat bende gözlerimi kaçırmadım. Geri durmadım. "Benim" dedi. "Anlamadım?" d...