Rhinestone Eyes || Seongsang || 3

43 5 16
                                    

Artık Bizimle Birliktesin

Bir süre sonra bu yerdeki ayak sesleri artmaya başladı. İçeriye bir takım adam girdi.

"Hepsi bu kadar mı?"

"Evet efendim."

Adam diğer adamı onayladı. Yeni gelen adam etrafta dolanmaya başladı. Bir sağa bir sola gidip durdu. Tahminen bize bakıyordu. Ayaklarının önümde durduğunu gördüm. İlk karşımdaki kızın yanına gitti. Sonra bana doğru yaklaştı. Tam önüme gelince durdu. Her saniye daha da fazla geriliyordum. Ne olduğunu anlayamamıştım, biz neden buradaydık?

(y/n: dünyalı dostum, kaçırıldın!)

Adam işaret ve baş parmağını çeneme koydu ve yüzümü kaldırdı. Yüzümü kaldırdığı saniye göz göze gelmiştik. Gözleri çok güzeldi. Gözlerimi yeniden yere indirdim. Karşımda ki adamın yüzümü incelediğini fark ettim.

"Güzel." diye mırıldandı.

"Adın ne?"

Bana sormuyordur değil mi? Parmağıyla yüzümü yeniden hareket ettirdi. Gözlerimiz kesişti, bakışları sertti.

"Adın ne?"

"Seonghwa."

"Güzel isim. Yüzün gibi güzel bir ismin var."

"Teşekkür ederim."

Uzun zamandır iltifat almıyordum, bu yüzden teşekkür etme gereği duydum fakat adam buna güldü.

"Tatlısın."

Parmaklarını çekti ve uzaklaştı. Diğer adamın yanına gitti ama ona karşı söylenen sözler onu kızdırmıştı.

"Efendim, o biraz sorunlu biridir-"

"Sen benim emrime karşı mı geliyorsun!?"

Bağırmasını bütün ülkenin duyduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Diğer adam eğildi ve özür diledi. Yanıma geldi ve beni kolumdan çekiştirerek diğer taraftaki merdivenlerden indirmeye başladı. O sırada kulağıma fısıldadı.

"Eğer kolay ve sorunsuz bir yaşam istiyorsan dik başlılığını bir kenara bırakmanı tavsiye ederim. Eğer dik başlı olmazsan eskisinden de iyi bir hayatın olur."

"Ne saçmalı-"

"Ve çok fazla konuşmanı önermem. Özellikle lafını asla kesmemelisin yoksa içerideki halinden bile daha da sinirli olur."

"Ne yapar en fazla? Öldürür mü? İyi olur çünkü buna ihtiyacım var."

"O genelde öldürmez, süründürmekten yana. Eğer ona itaat etmezsen sana zorla da olsa bunu yaptırır. Baştan ona zorluk çıkarmanı önermem yoksa sen de diğerleri gibi olursun."

"Şu asla olmayan diğerleri gibi mi?"

"Eğer çok merak ediyorsan onun evine gittiğinde bodrum katına git, hem diğerleri ile tanışmış olursun."

Bunu dedikten sonra adam beni bulunduğumuz binadan çıkardı ve lüks bir arabanın içine oturttu. Kapıyı kapattıktan sonra şoförün camına gitti ve onunla konuşmaya başladı.

"Bu adam biraz sorunlu, en büyük sorunu da dik başlı olması. Umarım ona yardımcı olursun."

Bunu dedikten sonra yeniden o binaya girdi. Şoförün aynadan bana baktığını fark ettim. 'Ne var' manasında kafamı hareket ettirdim. Sonradan aklıma geldi. Neden diğer adam da yokken kaçmıyorum. Burada sadece şoför ve ben varız bu fırsat kaçmaz. Arabanın kapıları da kilitli değil. Bu fırsatı yeniden yakalayamam.

Şoför olan adam gözlerini benden ayırdığı anda kapıyı açtım ve son hız koşmaya başladım. Şoför olan adamın peşimden hızlıca koştuğunu fark edebiliyorum, arada küfür ediyor. Ormanın içindeyiz, izimi kaybettirmeye çalışıyorum ama bir şoföre göre fazla hızlıydı.

Sürekli farklı yönlere gidiyordum elime denk gelen tahtaları / taşları ona fırlatıyordum ama nafile. Gittikçe yoruluyordum ve nefes almakta zorlanıyordum. Ama o hiç zorlanmıyordu.

Kafamı arkaya çevirip ona baktıktan sonra önümde beliren kişiye çarpmıştım. Ben sert bir şekilde yere düşmüşken karşımda ki adam yerinden milim oynamamıştı. Yanıma gelip bileğimden tutup sertçe kaldırdı beni.

"Yunho Bey, daha dikkatli olmalısınız."

Bunu yanımıza gelen şoföre söylemişti. Bunu söyledikten sonra göz kırptı. Şoför olan adam da diğer bileğimden tutup beni çekiştirmeye başladılar.

"Ben de hata yapabiliyorum bazen Mingi Bey, lütfen biraz anlayış gösterin."

Bunu dedikten sonra diğer adam gülmüştü. Cidden ben şu an ne yaşıyorum?

"Bırakın ya beni!"

"Normalde bırakırdım ama patronun emrine karşı gelemeyiz, artık bizimle birliktesin. Buna alışsan iyi olur."

"Bu yasa dışı!"

"Sözleşmeniz var."

"Ah lanet olsun."

Onları beni çekiştire çekiştire arabaya getirdiler ve yeniden arabanın içine soktular.

"Umarım yeniden kaçmazsın yoksa senin için hiç iyi olmaz."

Mingi dediği adam ön koltuğa oturdu ve şoför yani Yunho arabanın dışında durdu. Bir süre sonra binadan benimle konuşan adam çıktı. Şoför ona kapıyı açtı ve yanıma oturdu. O oturur oturmaz gözlerimi ondan çektim ve dışarıya bakmaya başladım.

Bu kadar masum yüze sahip biri en fazla ne kadar kötü olabilir ki?

En son bunu dediğimde insan kaçakçıları tarafından kaçırılmıştım. O yüzden, tahminen 6 ay vaktim kaldı. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyim. Evet bunu yapmalıyım.

"Ağaçlar çok güzel galiba."

"Mükemmeller."

Konuşacak konu bulamamışımdır.

"Masumsun."

Ben mi? Hiç güleceğim yoktu.

"Tabii, internet geçmişini saymazsak."

Hızlıca yüzümü ona döndüm o ise sinsice sırıtıyordu.

I'ts You || Ateez Oneshot'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin