Ortak noktamız ne?
O kadar uzun süredir soğuk betonda yatıyordum ki bir ara felç kalacağımı düşündüm. Gözlerim, ağzım, ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Neresi olduğunu bilmediğim bir yerdeydim. Benimkinden başka nefes alışverişlerin olduğunu duyabiliyordum.
Bazı ağlama sesleri duyuyordum ve onlara karşı bağıran derin sesli bir adam. Her seferinde bazı açma kapanma sesleri duyuyordum ve odadaki kişi sayısı artıyordu.
Sonunda ayağımın açıldığını hissediyorum, sonra da ağzımdaki bezin çıkarıldığını, en sonunda ise gözümdeki bezi açıyorlar. Karşımda yüzü maskeli siyah giyimli, büyük bir cüssesi olan bir adam var. Adam beni çözdükten sonra ayağa kalkıp bağırıyor.
"Kesin sesinizi, eğer zarar görmek istemiyorsanız itaat edin!"
Etrafıma bakındım. Bulunduğumuz yerde çok faza insan var. 20, belki 30 belki de 50? Çok fazla kişi var. Çoğunluğumuz erkek olsa da arada kızlar da var ve hepsinin gözleri ağlamaktan şişmiş durumda. Hepimiz kaçırılmıştık?
"Hepinizin bir ortak noktası var ve bu yüzden hepiniz buradasınız!"
Hepimiz aynı cins miyiz? Hayır.
Hepimiz aynı yaşta mıyız? Sanmıyorum.
Hepimiz aynı okula mı gidiyoruz? Daha önce hiç görmediğim tipler var.
Hepimiz aynı burç muyuz? Yanımdaki oğlan bana çok fazla balık burcu vibe veriyor ve elbiseli kızda büyük ihtimalle terazi o yüzden bu da hayır.
Hepimiz fakir miyiz? Biraz uzağımdaki oğlanın saati altın kaplama.
Hepimiz aynı boyda mıyız? Yanımdaki adamla aramda en az 20 santim boy farkı var.
Hepimiz aynı kilo da mıyız? İlerideki kızlardan biri aşırı zayıf, diğerlerimiz ortalama duruyor.
Hepimiz mühendis miyiz? Az önce odada ben doktor olacaktım diye ağlayan biri vardı, tahminen bu da değil.
Hepimiz aynı ülkeden miyiz? Arkamdaki erkeğin gözleri çekik değil.
O zaman ortak noktamız ne? İnsan olmamız mı?
"Hepiniz öksüz ve yetimsiniz, hiçbirinizin ailesi yok! Hepiniz değersizsiniz!"
"Herhangi bir aileye sahip olmamak bizi değersiz yapmaz!"
Nasıl bu kadar yüksek sesle bağırdım bilmiyorum ama bu konu benim hassas noktam. Herkesin bana bakmasını umursamayarak o adama sert bakışlarımı atmaya devam ettim.
"Hiçbirinizin yakın olduğu biri yok, ya da ortadan yok olsanız sizi önemseyecek birine sahip değilsiniz! Kimse sizi umursamıyor! Siz kimsesizsiniz! Sizin hiçbir değeriniz yok!"
"Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Bizi burada tutamazsınız!"
Buradaki tek cesaretli kişi ben miyim?
"Bakıyorum da birileri fazla cesur, özellikle olduğu konuma göre ama unuttuğun bir şey var seni minik velet."
Adam bana yaklaştı ve suratıma bir yumruk attı. Hayatımda o kadar kavgaya karışmıştım ama bu hayatımda yediği en sert yumruktu, açık ara farkla...
Adam yakamdan tutup beni kaldırdı ve bana elindeki kağıdı gösterdi. En üst kısmında 'kölelik sözleşmesi' yazıyordu. Altına baktığımda da parmak izi vardı.
"Sen bunu imzaladın, artık bizim malımızsın."
Parmağıma baktığımda üzerindeki çıkıntıların oradaki imza ile aynı olduğunu fark ettim. Hatta parmağımda siyah bir boya vardı.
"Ama bunu kendi isteğimle yapmadım!"
"Ama kanıtın da yok."
Yüzündeki sırıtış ile bana baktı, kısaca vücudumu inceledi ve eski yerine gitti. Haklıydı...
"Şimdi hepiniz kaçak yollar ile Japonya'ya gideceksiniz. Orada satılacaksınız. Ya bu hayatı kabul edersiniz, ya da size bu hayatı kabul ettiririz!"
Etrafa kısa bir bakış attı ve eskisinden de yüksek bir sesle bağırdı.
"Anladınız mı!?"
Etrafta yükselen 'evet' sesleri ile sırıtışı daha da büyüdü.
"Şimdi hepiniz sırayla buradan çıkıp-"
Odaya bir adam girdi ve adamın kulağına bir şey fısıldadı. Adam diğer adamı onayladı.
"Koridora tek sıra halinde, yan yana, sırtınız duvara gelecek şekilde diziliyorsunuz! Her iki tarafa da! Bir tarafa kızlar diğer tarafa da erkekler! Şimdi hızlı olun!"
Herkes hızlıca odadan çıkıp duvara dizilirken ben aşırı yavaştım. Adam bana yeniden vurdu.
"Galiba seninle anlaşma konuşunda zorluk yaşayacağız."
"Anlaşacağımızı sanmıyorum."
Adam beni sertçe çekti ve iki erkeğin arasına sertçe itti. Sırtım duvara o kadar sert çarpmıştı ki kemiğimin kırıldığını sandım. Yanda konuşan erkeklerin sohbetine kulak misafiri oldum.
"Onların ne konuştuğunu duydum."
"Ne konuşuyorlardı?"
"Bir adam varmış, o adam birini alacakmış. Sadece o kadarını anladım. Bir de patron demişlerdi."
"Off bir an önce buradan kurtulmak istiyorum."
"Bende."
Onların konuşmalarını bölen geçen seferki adam olmuştu. İkisinin de karnına bir yumruk attı.
"Burada sohbet yasak beyler! Buradan çıkış yolu da yok, burası September ve buradan kaçış yok! Anladınız mı!?"
Adamı sessizce onayladılar.
"Hepiniz yere baksın. Birinin yüzünü yukarıda görürsem hiç iyi şeyler olmaz."
Bazı kişiler direk yüzünü indirdi bazıları ise yarım indirdi bazıları ise hiç indirmedi. Adam soldan başlayarak yarım inenlerin kafasını sertçe bastırarak aşağıya doğru bakmalarını sağladı. Yüzünü hiç indirmeyenlere ise vurdu ve zorla yüzlerini indirdi. Bana yaklaşınca ben direk yüzümü indirdim.
"Kafanı bir daha kaldırırsan senin için hiç iyi şeyler olmaz."
Diyerek yanımdan ayrıldı. Bazı bağırış ağlamalar duysam da sonunda işi bitmiş gibi ortamızda gezinmeye başladı.
"Şimdi, buraya bazı kişiler gelecek ve hiçbiriniz ses çıkarmayacaksınız. Eğer biri sizden bir şey yapmanızı isterse ona karşı gelmeyecek ve dediğini yapacaksınız. Eğer yapmazsanız az önce yaşadıklarınız sadece mini fragman ya da ipucu olarak kalır. Anladınız mı beni!?"
Koridor da yeniden 'evet' sesleri yükseldi ama ben yeniden cevap vermedim. Adam önümde durdu ve bana doğru bağırdı.
"Anladın mı beni!?"
Sessizce 'evet' dedim. Memnun olduğunu belirten bir ses çıkararak buradan uzaklaştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/332512400-288-k502308.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'ts You || Ateez Oneshot's
Hayran KurguGrup içi shipler (tüm shipler) ---☆--- İstek bölüm/konu/ship yazılır.