FREYA

165 8 14
                                    

Bir sonbahar sabahıydı.

Gökte nedensizce kara bulutlar çıkmış, hem  gök gürlüyor hem de yagmur yagıyordu.

Freya 'nın gece aldıgı bir kaç uyku hapı etkisi kaybetmiş, penceresine çarpan yagmur sesleriyle uyanmıştı.

Önce biraz tavana baktı, bugün nasıl bir gün olacaktı, diye düşündü.

Çünkü her geçen gün onun için ızdıraptan farksızdı.

Yavaşça yataktan kalkıp battaniyesini yere attı.

Pencereye dogru gidip camları açtı.

İçeriye giren yagmur damlarının altına girip gözlerinini kapattı.

Beyaz ipli sabahlıgı sırıl sıklam olsa da yine de hareket etmeyip bekledi.

Ne bekliyorsun Freya, kocan bir canavar bunu biliyorsun diye kendi kendine söylenip şömineye dogru ilerledi.

Şöminenin çaprazında duran şaraplardan  birini alıp kafasına dikti, yutmadan yere dökürüp şişeyi duvara fırlattı.

Yere çömelip aglamaya başladı.

Üzgünüm, diye tekrarladı.

Hıçkırıklara bogulmuştu, hizmetçisinin odaya girdigini fark etmedi.

Yanına koşan hizmetçisi gözlerini belertip ağzı açık bir şekilde hanımını yerden kaldırdı.

" Büyük hanım geliyor, hamile oldugunuzu gene mi unuttunuz Freya hanım ." der.

Freya: Ben hamile miyim Süreyya?

Süreyya : Gene hafızanız mı gitti hanımım, Nergis hanım yoldayım diye aradı.

Küçük beye ulaşamıyor siz konuştunuz mu, küçük beyle?

Freya : Süreyya.

Süreyya : Evet hanımım.

Freya, Süreyya 'nın ellerini tutup gözlere bakar.

Yüksek bir sesle kahkaha atmaya başlar.

Ardından göz yaşlarına hakim olamaz.

Süreyya,  komidinin üstündeki beyaz  sabahlığını  hanımının omuzlarını örter.

Freya: Ben her şeyi hatırlıyorum, galiba.

Süreyya : Hatırlıyorum derken hanımım küçük beyi de mi?

Freya: Evet böyle karanlık bir havada böyle bir modda  bir den hatırladım.

Süreyya, Kerim 'i hatırladım.

FREYA VE İKİ KOCASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin