Ormanın derinliklerinden gelen kudretli güçler maskeli adama eşlik ediyordu. Zira bu iki dayanıklı bedeni ancak onların büyüsü ile etkisi altına alabilirdi. Lilith ve Kevin'ın ellerini olabildiğince sıkı tutarak bırakmalarına müsade etmeden odaklandı. Geriye kalan her şeyi ormandaki tapınakta büyü yapan rahipler hâlledecekti zaten.
"Tanrım neler oluyor!" Lilith olacakları bilmesine rağmen artık engel olamayacağı için çaresiz bir çabaya girmek istemiyordu. Kevin da ondan farksız olacak ki vücuduna yayılan sıcaklığı engellemek için çok çaba sarf etmedi. Sanırım artık teslim olmanın ya da oyunu oynamanın vaktiydi.
Maskeli adam rahiplerin büyüsünden aldığı tüm gücü aktarırken etraflarında kırmızı, parlak bir kalkan oluşmaya ve üçünü de sarmaya başladı. Seyirciler bunun bir ışık gösterisi olduğunu düşünüp heyecanlandılar, coşkuyla alkışlayıp ıslıklar çaldılar. Kimse birkaç dakika sonra neler olacağını tahmin edemezdi.
Maskeli adam hızlandı, Lilith ve Kevin içlerine dolan şeytani büyünün kudretiyle bir anlık rehavete kapılıp direnmeyi bırakacaklardı ki bir ses duydular. "Sakın boyun eğmeyin!"
"Direnmeye devam etmelisiniz!" Kalabalığın arasından telaşla koşan bir adam ve kadın ikisini de kurtarmak için oradaydılar. Bu onların hayattaki en temel gayeleriydi. Biraz gecikseler de ayaklarını yere sağlamca basıp büyülü sözler haykırdıklarında herkes şaşkınlık içerinde onları izliyordu. Sözler Latince olduğu tahmin edilen zor bir dilde olduğundan anlaşılmıyordu ancak etkisi olduğu kesindi.
Lilith ve Kevin yardıma gelenlere odaklanıp asıl amaçlarını ve kim olduklarını hatırladılar, tekrardan direnmek için çaba gösterdiler. Maskeli adam buna çok sinirlenmiş olacak ki bu zamana kadar transa geçtiği için kapalı olan gözleri öfkeyle açıldı ve tüm kırmızılığla seyircileri dehşete düşürdü.
"Siz kimsiniz?! Bu kasabada cadıların ne işi var?!" Maskeli adam büyü yapanların üzerlerine atlayıp parçalamak istese de Lilith ve Kevin'ı bırakamazdı, her şey ince ince planlanmışken olmazdı. "Büyüyü kesin, yoksa ikisini de öldürürüm!" Cadıların buna izin vermeyeceklerini bildiğinden sinsice gülümsüyordu ancak hesaba katmadığı şeyler vardı.
Lilith ve Kevin birbirlerine bakıp anlaştıktan sonra ellerini maskeli adamdan kurtardılar. Adam bunu beklemediği için sendeleyip yere düştü ve cadılar hiç vakit kaybetmeden büyülerini onun üzerinde yoğunlaştırdılar. "Onlara kim olduklarını göstermelisiniz! Beni engellemeniz sadece kaçınılmaz olanı geciktirir!"
Lilith ve Kevin sahneden inip cadıların yanına giderken maskeli adamın sözleri ikisinin de kafasını oldukça karıştırdı. Cadılar ellerini öne doğru uzatmış son sözleri söylediler ve gizemli adamın vücudu parçalanmaya başladı. Hâlâ olanları merak edip izleyen seyirciler korkmuş, Lilith ve Kevin ise ne düşüneceklerini şaşırmış vaziyetteydiler. Onlar sandıklarından daha büyük bir şeyin parçasıydılar ve bu farkındalık onları ciddi anlamda ürkütmeye başlamıştı.
Maskeli adamın bedeni gökyüzünde toza dönüştüğünde cadılar "Bizi burada bekleyin." diyerek dağıldılar ve seyircilerle konuşmaya başladılar. Konuştukları her bir seyirci teker teker bahçeyi terketmeye başladı, işte bu çok tuhaftı.
Lilith korkudan Kevin'ın koluna sarılmış bırakmıyor, kafasında parçaları yerine oturtmaya çalışsa da sonuçlar nedensiz kalıyordu. Birkaç dakika sonra cadılar geri döndüklerinde bahçede onlardan başka kimse kalmamıştı. "Buradan hemen gitmeliyiz." Cadı gerçeği ile henüz tam anlamıyla yüzleşememişken ne yapacaklarını bilemediler. "Nereye gideceğiz?" diye sordu Kevin. "Güvende olacağınız bir yere." diye cevapladı dişi cadı.
Lilith ve Kevin bir süre bazı gerçekleri tartıp böyle bir durumda biraz da mecbur kalarak cadıları takip etmeye karar verdiler. Ormanın derinliklerine doğru gizemli bir yolculuk başladı. Bu yolculukta doğaüstü varlıklar dayanışma içerisinde ilerlediler.
![](https://img.wattpad.com/cover/364154576-288-k240447.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Elçileri (+18)
Mystery / Thriller... Sonunda şeytan Lilith'in bedenine tamamen yerleşti. Genç kadın yavaş yavaş kendine gelip gözlerini açtığında, artık başka biriydi. Yüzünde karanlık bir gülümseme vardı ve gözlerindeki parlaklık artık insani değildi. O, şeytanın elçisi olarak dün...