Felix, önüme gelen kağıdın Jisung'un olduğunu görünce gözlerini devirdi. Bütün umuduyla Hyunjin'in kağıdını aldığını hayal edip üstüne kalpler ile ne kadar çekici olduğunu yazmak istiyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra nöbetçi öğretmen kağıtları topladı ve teker teker açıp okumaya başladı. "İlk şanslı kişimiz kimmiş bakalım." dedi ve rastgele bir kağıt seçti. "Lee Minho!" kağıtta yazanları daha dikkatli okuyabilmek için gözlerini kıstı. "Vay canına gizli bir aşığın varmış gibi duruyor Minho." dedi ve göz kırptı. "Sana bakmaktan gözlerimi alamıyorum. Umarım bir gün beni fark edersin." Minho umursamaz bir tavırla güldü ve arkasına yaslandı. "Aşk mektuplarımın arasına koyacağım." dedi ve ayağa kalkarak kağıdı aldı.
"Evet sıradakı talihlimiz, Chris. Bakalım senin için ne yazmışlar Chris." Öğretmen gözlüğünü düzeltti ve okumaya başladı. "Kasların çok şişkin ve güzel gözüküyor. Keşke beyin kaslarında öyle olsa." Öğretmen hızlıca kağıdı bir kenara bıraktı ve Felix, gözünün ucuyla Jisung'un tayfasına bakınca, Seungmin'in özgüvenle gözlüğünü düzeltti ve sırıttığını gördü.
"Lütfen arkadaşlar, kaba olmayalım." Hoca diğer kağıdı eline aldı. "Lee Felix!" dedi. "Öpüşmemiz çok hararetliydi, en kısa zamanda tekrar yapalım. Not Minho." Öğretmenin cümlenin sonuna doğru sesi kısıldı ve Felix, Minho'ya döndü. Minho, sarışına göz kırptı ve öpücük attı, karşılık olarak Felix'de ona öpücük attı, Jisung deliriyor olmalı diye düşündü.
Minho'yla zıt kişilikleri ve yakın arkadaşlıkları sonucu okulda soyunma odalarında işi pişirdiklerine dair bir dedikodu çıkmıştı, onlar da olay gerçekmiş gibi davranıp eğleniyordu.
"Artık kağıtlarınızı sesli okumadan önce içimden okumam gerektiğini biliyorum." dedi öğretmen ve stresli bir şekilde alnını sildi. "Devam edelim öyleyse!"
"Hyunjin!" Felix, onun adını duyduğunda sırtımı dikleştirdi. Neden onu bu kadar merak ettiğini bilmiyordu ama gizemli ve umursamaz tavırları onu daha çok arzulasını sağlıyordu Felix'in. "Öğretmen geliyor diye sigaranı saklamak için ceketimi yakmanı asla unutmayacağım dostum, bana borçlusun." Sınıftan kıkırtılar duyuldu. "Bunu duymamış gibi yapacağım." Öğretmen derin bir iç çekti, şimdiden bu etkinliğe pişmanlık duyuyormuş gibi gözüküyordu. Sıradaki kağıt Seungmin'inkiydi, ona tatlı gözlüklerinin arkasında çok bilmiş bir insan olduğunu söyleyen bir kağıt gelmişti. Seungmin bunu duyunca sırıttı ve diş telleri ortaya çıktı.
Sıradaki kağıt ise Jeongin'indi. Ona şirin kişiliğinin arkasında koruyucu ve sert biri olduğu yazılmıştı. Jeongin 'bu doğru' anlamına gelecek şekilde kafasını salladı. Sıra Changbin'e gelince heyecanlı bir şekilde bağırdı. "Bakalım kim bana aşık!" dedi ve ellerini çırptı. Öğretmen Changbin'e gülümseyerek kağıdı açtı. "Dostum, şu tavırlarını bırak. Kimse sana aşık değil." Öğretmende gülmekten kendini alamadı ve Changbin hararetle ayaklandı.
"Kim yazdi bunu? Ha?! Hyunjin sensin değil mi? Bana bak sessiz demem alırım o kağıdı seni-" Changbin'in sözünü öğretmen böldü. "Changbin! Lütfen. Sadece oyun oynuyoruz." Changbin sessizce yerine oturdu ve öğretmen son kağıdı aldı. Bu, Jisung'un kağıdı olmalıydı.
"Han Jisung! Bakalım bakalım." Öğretmen kağıdı açarken sessizce güldüm. "Dikkat sincap çıkabilir uyarı tablosu senin için yapılmış olmalı. Keşke gittiğin her yere assalar." Jisung bakışlarını Felix'e çevirdi ve Felix'de karşılık olarak ona gözlerini kısarak baktı.
"Evet! Etkinliğimiz bu kadardı. Kaynaşmanızı amaçlamıştım ama biraz ters tepti galiba." Öğretmen kağıtları topladı ve çöp kutusuna attı. "O zaman şöyle yapalım. Size bir grup projesi verelim ve haftaya onu sunum olarak onu okula sunun. Ne dersiniz? Konunuzda zorbalık olsun." sınıftan gürültülü homurdanmalar yükseldi. "Yoksa bir hafta daha mı cezaya kalmak istiyorsunuz?" Herkes bu tehtidi duyunca sessizleşti. "Bende öyle düşünmüştüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the breakfast club, hf
RomancePonpon takımının kaptanı Lee Felix normal bir okul cezasına kaldığını düşünüyordu, ta ki okulun belalı çocuğu Hwang Hyunjin odaya girip hayatını değiştirene kadar...