Herkes, ponpon takımının işinin sadece güzel görünüp ortamı şenlendirmek olduğunu düşünüyordu. Fakat asla böyle değildi, Felix açılan müzik sesiyle başına ağrıların girdiğini fark etti. Sabahtan beri içtiği kahveyle duruyordu ve yaklaşık iki saattir dans provası yapıyordu. Diğerleri de ondan farklı değildi, takımdaki herkes yemekleri atlıyor veya kalori sayımı yapıyordu. Herkesin dağıldığını hissetti Felix ve takım kaptanlığı rolünü üstlenerek müziği kapayıp karşılarına geçti.
"Neyiniz var bugün sizin?" dedi ellerini beline koyarak, takım arkadaşlarından bazıları yorgunluktan yere oturmuştu. "Haftaya olan büyük maça böyle mi çıkmak istiyorsunuz? Takımımıza böyle mi destek vermek istiyorsunuz?" Herkes kafasını öne eğdi.
"Özür dileriz Felix, daha sıkı çalışacağız." dedi Sunoo ve Felix başını salladı. "Umarım öyle olur."
𓆩♡𓆪
"Hocam, dersinizi bölüyorum ama-" Yeonjun kafasını kapıdan uzattı ve öğretmen neşeyle bağırdı. "Yeonjun! Bu kadar da güzel bir sürpriz!" Yeonjun'a sarıldı ve gözleri yanında duran çocuğa kayınca yüzü düştü. "Ve Soobin."
"Bende sizi gördüğüme çok sevindim hocam!" dedi Soobin heyecanla, okulda güzel bir geçmişi yoktu Soobin'in bu yüzden hocalar tarafından sevilmiyordu. "Sizi hangi rüzgar attı buraya?" dedi öğretmen masasına yerleşirken.
"Hocam bugün büyük gün ya, futbol maçı var. Eski ponpon takımı kaptanı olarak onu desteklemeye geldik." dedi Yeonjun gülümseyerek, öğretmen ona geri gülümsedi. "Bende futbol takımının kaptanıydım hocam, da. Neyse artık." İkili Soobin'i umursamayarak konuşmaya devam ettiler. Soobin ve Yeonjun'un okul tarihinde bıraktıkları iz büyüktü, herkes onları konuşuyordu. E tabi sonucunda da yıllıkta en ikonik çift yerini almışlardı tabi.
"Hocam sizi görmek çok güzeldi, ben bi takıma bakayım." dedi Yeonjun ve öğretmenine tekrar sarıldı. Soobin'de sarılmak için adım atınca öğretmen yerine geti oturdu, Yeonjun kolundan tuttu ve dışarı çıktılar. "Ay bir sevindi seni gördüğüne, havalara uçucaktı ya!" dedi Yeonjun sarkastik bir ses tonuylu ve Soobin göz devirdi. "Dalga geçme ya! Az bok yemedim bende burda tabii sevmeyecek beni." Adımlarını soyunma odalarına yönelttiler ve ayrıldılar. Yeonjun ponpon takımının soyunma odasına, Soobin ise futbol takımının soyunma odasına ilerledi.
"Hassiktir! Yeonjun." Çocuk içeriye girer girmez bütün takım sevinçe onu karşıladı. Felix ise boynuna atladı. "Vay be! Halinize bak, iyi bir kaptan bırakmışım arkamda." Yeonjun, Felix'in saçlarını sevdi. "Ay sorma ya! Canımızı okuyor hyung!" dedi Sunoo. "E öyle tabii canım, sevgi yaramıyor size zaten." Hepsi gülüştü.
"Rutin ne alemde." Herkes makyajını yapmaya geri dönünce Yeonjun, Felix'in kulağına fısıldadı ve Felix sanki bu anı bekliyormuş gibi büyük gözlerle Yeonjun'a döndü. "Dün çok çalıştık, bacaklarımız koptu ama hala yerinde değil gibi." dedi sarışın olan. "Endişelenme sen, birinin kafası kopmadığı sürece güzel olacağına eminim."
𓆩♡𓆪
"Umarım şu sikik oyun Felix'in bütün hafta bizi ekmesine değer." dedi Jisung ve yerine oturdu. Minho'nun ısrarlarıyla yediside en öne oturmuştu. "Ay ne sızlandın be sende! Okulumuza destek veriyoruz sonunda." dedi Jeongin ve Jisung gözlerini devirdi. "Okulda okul olsa amınakoyayım. Ahırdayız sanki. Hem, bu Hyunjin iti nerde ya?"
𓆩♡𓆪
Hyunjin soyunma odasının önünde, elinde bir kolyeyi sıkıca tutmuş takımın dışarı çıkmasını bekliyordu. Felix'in dünkü hallerinden sonra ne kadar stresli olduğunu anlamıştı. Ota boka çıkışıyor ve herkesle kavga ediyordu.
"Hadi bakalım! Sizi oturduğum yerden destekleyeceğim." Hyunjin bu sözlerle dışarı çıkmak üzere olduklarını anladı ve duruşunu dikleştirdi. Kapı açıldı fakat açılan kapı futbol takımınındı, hepsi teker teker dışarı çıktı. En son çıkan kişi Ricky'di, Hyunjin'in önünde durdu. "Hyunjin." dedi kaşlarını çatarak. "Ne işin var senin burada?"
"Ricky." dedi diğerinin sesini taklit ederek. "Senin ilginde olduğunu düşünmüyorum." dedi ve gülümsedi. "Benim takımımın kapısının önünde duruyorsun, o yüzden beni ilgilendirir." dedi ve kollarını bağladı. "Aslında senin kapın değil burası bak!" dedi ve kapının yazısını gösterdi. "Okuman var mı? Ponpon takımı yazıyor." Ricky sırıttı. "Hala Felix'le bir şansın olduğunu mu düşünüyorsun yoksa onu dün altımda nasıl inlettiğimi anlatayım mı sana?" Hyunjin vücuduna bir sıcaklığın yayıldığını fark etti arkasına döndü ve tam gidecekken kapı açılma sesini duydu.
"Hyunjin?" Felix ona büyük gözlerle bakıyordu. "Ne işin var senin burada?" sesinde kızgınlıktan çok şaşkınlık vardı. "Cidden." dedi Hyunjin ve gözlerini karşısında duran ikilide gezdirdi. "Ne işim var burada?" dedi ve bir daha dönmemek üzere gitti.
Biraz angst ha??? Yorumlarınızı bekliyorum!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the breakfast club, hf
RomansaPonpon takımının kaptanı Lee Felix normal bir okul cezasına kaldığını düşünüyordu, ta ki okulun belalı çocuğu Hwang Hyunjin odaya girip hayatını değiştirene kadar...