"Changbin! Kalk lan üstümden!" Herkes Chris'in bağırışına uyandı. "Hay amınakoyim saat 8 olmuş, kalkın kalk! Jeongin nerde?" Minho herkesi ayaklandırdı. Felix'de kalkmaya çalıştı fakat Hyunjin'in tutuşundan kalkamıyordu. Herkes etrafa bakarken masadan 'küt' diye bir ses geldi ve herkes o tarafa döndü. Jeongin masanın altından kafasını ovuşturarak onlara baktı. "Sen niye sehpanın altında- Hay sikicem işinizi hadi kalksanıza ya! Bu sığır nası hala uyanmadı?!" Minho, Hyunjin'i gösterdi, cidden bütün bağırışma ve kaosun arkasında o hala uyuyabilmeyi başarmıştı.
Jeongin masanın altından çıktı ve gömleğini aramaya başladı. "Ya ben ne ara soyundum da benim gömlek nerde ananisikeyim?" Chris olduğu yerde doğruldu ve sesli bir şekilde öksürünce herkes kafasını ona çevirdi. "Bugünü sektirsek diyorum!" Changbin hemen söze atladı. "Refah bir Kore için, oyum sana!" diye bağırdı. "Ya ne sektirmesi şimdi ben sektiricem sizi. Kalkın gidiyoruz." Minho ortalığı toplarken Jeongin'in gömleğini buldu ve kafasına attı. "Hadi sende giy şunu, hadi beyler kalkın ya! Şunu da uyandırın!" Hyunjin hala uyuyordu. "Bak güzel kardeşim." Chris sakince Minho'nun yanına yaklaştı ve omuzlarından bastırarak onu koltuğa oturttu.
"Biliyorum, okula gitmek için bir sürü sebep var ha? Örneğin.." duraksadı ve yardım için Changbin'e baktı. "Güzel kızlar!" dedi Changbin, Chris hayal kırıklığıyla elini yüzüne koydu. "Fasafisoyu siktir et kanka gitmiyoruz işte bugün." Minho gözlerini devirdi ve göz ucuyla Jisung'a baktı, hala ayılamamıştı ve gözlerini açık tutmaya çalışarak etrafı izliyordu. Onun bu halini görünce Minho'da okula gitmekten vazgeçti. "İyi tamam."
Felix boynunda bir karıncalanma hissetti, Hyunjin uyanmış olmalıydı. "Günaydın ya." dedi Hyunjin gözlerini ovuştururken. "Paşa hazretleri! Size de günaydın." Seungmin bağırdı. "Ya Seungmin sabah sabah kafa sikme, saat kaç?" dedi Hyunjin. "8.30"
"İyi o zaman, ben yatışa devam. Zaten çok rahatım mümkünse 12 saate kadar beni uyandırmayın." dedi ve Felix'i belinden çekerek onu kendine daha çok yaklaştırdı, hala akşamdan kalma olmalıydı. "12 saat ne Sivas ayısı! Kış uykusuna mı yatıyosun?" Jisung'un bu sözüne karşı Seungmin ona döndü. "Kangal değil miydi o ya?" dedi başını yana yatırarak. "Sivas kangalı." diye devam etti ve uzaklara daldı. "Hepiniz değişiksiniz yemin ederim." Minho hala ortalığı topluyordu ve Jisung hemen ayaklandı.
"Ya dur sende koca evi sen mi toplayacaksın? Herkes uyansın beraber yaparız." dedi ve Minho başını salladı. "Hepinize 3 saat uyuma molası veriyorum, sonra hepiniz ev hanımı moduna giriyorsunuz!"
𓆩♡𓆪
Yaklaşık beş saat sonra Hyunjin hariç herkes ayaklanmıştı. "Ya bunun insomnia'sı yok muydu? Konu iş olunca uyuyası mı tuttu?" Changbin elinde yer beziyle Hyunjin'i azarlıyordu. Jeongin kafasında kravatla yanlarına ilişti ve o da yerleri silmeye başladı. "Hayırdır? Yine parti havasına mı girdin?" dedi Seungmin başındaki kravatı göstererek. "Bana önümüzdeki 3 yıl boyunca parti demeyin, başımın ağrısından ayakta duramıyorum." Sonrasında mutfaktan gelen seslere döndü Jeongin. "Bunları yalnız bıraktık ama, Jisung elimize üstünde 'Amca oluyorsunuz' yazan bir çelenkle gelmez inşallah." dedi. "He o konuda ya, sizin Jisung yanık mı bizim oğlana?" dedi Chris babacan bir gülümsemeyle. Jeongin ve Seungmin birbirine baktı ve gülümsedi. "Bilmem."
Birkaç saat sonra Hyunjin ve Felix'de ayaklanmıştı. Minho ikisinin eline toz bezi sıkıştırdıktan sonra salona diğerlerinin yanına yollamıştı. "Ya siz kaç saattir temizliyosunuz buraları ya! Bi sikim becerememişsiniz, kalk şurdan." dedi Felix ve hepsini ayağa kaldırdı. "Ya Felix carlama ya!" Jeongin başını tuttu ve sonrasında hepsi koltuğa yığılıp bütün işi Felix'e bıraktılar. Yarım saat sonra Felix ayağa kalktı ve ışıl ışıl parlayan eve baktı.
"Felix günlüğün kaç lira? Bizim eve de bi geliver ya!" dedi Changbin gülerek. "Temizlikçi kostümü giymemi istersen fiyat artabilir!" dedi gülerek. "Hepsine razıyım!" Sonunda Felix'de yanlarına oturunca boş boş birbirlerine bakmaya başladılar.
"Bara mı gitsek?" Hepsi Hyunjin'e büyük gözlerle döndü. "Ya siktir git ne barı, sabahtan beri votka tadı var ağzımda zaten." dedi Seungmin. "Hem sen nasıl bu kadar uyudun yavşak? Okulda geziyodun ölü gibi uykusuzum diye." dedi Jeongin. "İnsan huzuru bulunca, hiç kalkmak istemiyormuş." Hyunjin güldü ve göz ucuyla Felix'e baktı. Sarışın olanın yanakları iş yapmaktan kızarmıştı. "Ay kusucam galiba." Seungmin ağzını tutarak banyoya koştu ve Jisung'da arkasından gitti. "Parkelerime kusmayın!"
![](https://img.wattpad.com/cover/365308324-288-k657072.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the breakfast club, hf
Lãng mạnPonpon takımının kaptanı Lee Felix normal bir okul cezasına kaldığını düşünüyordu, ta ki okulun belalı çocuğu Hwang Hyunjin odaya girip hayatını değiştirene kadar...