1 Ay sonra
Wellington Kalesi
"Kont hazretleri... Efendim sizin adınıza bir mektup geldi. Burada mı teslim edeyim yoksa çalışma odanıza mı çıkartayım?"
"Getir." Victor bacak bacak üzerine atarak halıda oynayan altı yaşındaki oğluna ve hemen yanındaki üç yaşındaki kızına gülümsedi. Onları gözü önünden ayırmıyor ve kendi yalnızlığını çekmemeleri için elinden geleni yapıyordu. Victor tanrının adaletinin üzerine tecelli ettiğini düşünmekteydi. Ağabeyi fazla kaşınmıştı ve ona en son yazdığı uyarı mektubunu da dikkate almamış yaptıklarına devam etmişti. Ölmesini istemezdi elbet lakin herzamanki gibi onu kaile almamış bildiğini okuyarak kendisinin de ailesinin de sonunu getirmişti. Bu son onun evlatları için başlangıç olmuştu işte bu takdiri ilahiydi. Adam doğrulup ahşap silindirin kapağını açarak içinden çıkan kağıdı çıkarttı özenle bağlanmış ipleri çekip ayırması ardından kağıdı açarak yeniden ardına yaslandı.
"Kont Victor Wellington'a
Sevgili amcam Victor. Bu mektup seni çokça şaşırtacak biliyorum lakin seninde bilmeni istediğim şeyler var. Evet ben Leonard. Hayattayım. Joselyn'de öyle. En başta bir takım talihsiz olaylar yaşamış olsak da şu an iyiyiz. Güvendeyiz. Babam ölmeden önce güvende olduğumuz vakit sana haber vermemizi lakin kimliğimizi kimseye açık etmememiz gerektiğini söyledi. Onun son vasiyetini yerine getirdim. Kız kardeşimi koruyup kolladım ve şimdi Bay ve bayan Porterin himayesinde Stonehenge düzlüğüne yakın bir mevkii de yaşamaktayız. Dileğim yanına gelmek değil babamın isteği üzerine kimliğimi ben büyüdüğüm vakte dek saklamak lakin bu iyi insanların gücü bize bakım vermeye ne kadar daha yetecek bilmediğimden seninle görüşme dileğindeyim. Büyük korkular yaşadım. İstesem de sesimi duyurmakta güçlük çekiyorum yine de bir şekilde anlaşacağımızı ümit ediyorum. Ben büyüyüp gereken yaşa gelene dek Wellingtonun seninle güvende olacağından eminim. Sevgilerimle.
Yeğenin Leonard Wellington"
Victor kağıdın altına elle çizilmiş fakat eksiksiz olan Wellington yüzük mührünü gördüğünde elinden kağıdı düşürerek karşısında oturan karısına baktı. Böyle birşey mümkün olamazdı.
"Victor? İyi misin?" Milarca kocasının kızarıp bozaran ve korku dolu gözüken haline karşın ayaklandı lakin Victor yerinden ok gibi fırlayıp yere düşen kağıdı da alarak odadan hızla çıktı. Kadın başını iki yana sallayıp yine neye sinirlendiğini düşünürken kız kardeşinin üzerine atlayan oğluna yöneltti dikkatini. "James! Hayır bir centilmen böyle davranmaz!"
Victor çalışma odasına girip kapıyı kilitleyerek elindeki kağıdı birkaç defa daha okuyup öfkeyle duvarları tekmeledi ne yapacağını düşünürken saçlarını yoldu adam. "Ben büyüyüp gereken yaşa gelene dek mi?" diye söylenip sinir bozukluğu ile gülerken "Babasının oğlu" diye eklemeden edemedi. Tıpkı onun gibiydi kurduğu cümleleri. Adam suratını sıvazlayarak elindeki kağıdı şömineye attı. Hayır... Buna izin vermeyecekti. Kendi çocuklarının aynı şeyi yaşamasına ve ikinci sınıf kont varisi muamelesi görmelerine asla müsaade etmeyecekti. Birşeyler bulmak zorundaydı Victor. Sessizce herşeyi olması gerektiği haline getirecek bir şeyler. Kol kanat gerenler her kimse işlerini bitirip çocukları çok uzaklara yollamak gibi... Adam masaya oturarak Kazanın olduğu ve şu an bulundukları Stonehenge bölgesine haritadan bakıp yumruğunu üzerine vurdu. Onun için kimse bir şey yapmamıştı lakin Victor kendi oğlu için her şeyi yapacaktı...
---
Andrew arabanın içinde sallanarak eve dönerken karşısında gözlerini dikmiş ona bakan Bay Porter'a gülümsedi. Adam da ona belli belirsiz tebessüm ederek bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Bu gün Birlikte kasabaya, üstlerine birkaç parça şey almak için gitmiştiler. Leonard yeni çizmeleri ile oldukça memnundu ve Rose onlara daha sonra dikmek için birkaç parça kumaş almıştı. Joselyn'e de bir çift papuç aldılar çünkü kız kardeşi artık tutunmadan yürüyebiliyordu tabii bu mutfağı için ayrı bir oda olmayan iki bölmeli ufak taş evlerinde biraz tehlikeliydi yine de Rose ona öyle güzel bakıyordu ki Leonardın aklı hiç joselynde kalmıyordu. Bay Porter ise biraz daha sessizdi. Leonard onu Rose ile konuşurken duymuştu. Taşınmak istiyordu. Daha sakin bir yere... Tarihi taş yapının yakınlarında olmanın sinirini bozduğunu söylemişti ve buranın insanlarından da çok haz etmediğini. Rose durumdan hoşnut olmadığından bir süredir ona karşı çıkmaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEL BENİMLE
Historical FictionBitti dediğin yerden başlar hayat... Yeter ki sen yaşamak iste. Kapanan kapılara ağlamak yerine yepyeni başlangıçlara adım attığını hissettiğin an düştüğünü sandığın yerden kalkacak çok daha güçleneceksin...