1 Ay Sonra Cambridge
Daisy ayak sürüyerek Violet ile birlikte Ryanın uzaktan gösterdiği kapıya doğru ilerledi. Alecin beklediği mektubu göz ardı edemezlerdi öte yandan uzun zamandır mektubu kontrol etmemişlerdi. Kaçmak ve saklanmak ile meşguldüler. Evlerini bırakmış oradan oraya sürüklenmiştiler. Beş kuruşları yoktu. Ceplerinde kalan birkaç paund dışında... Karınlarınızor doyuruyorlardı ve artık tükenmiştiler. Maxin, yeni öğrendiği adıyla Leonardın baskısı yüzünden eve dönemiyordular tüm suçu yüklenmişti. Sanki tüm paralarını alıp kaçan aylardır casus gibi aralarında olan Miller değilmiş gibi... Konuşmuyor onlardan az yiyor bir köşede öylece oturuyordu. Koca bir topluluk halinde hareket etmek zordu geceleri buldukları ağaçlık alanlarda geçirmekteydiler. Çok çok fazla yürümüşlerdi ve bu iyiydi. Daisy yorgunluktan düşünmüyordu. Genç kız arkasına bakıp köşede gizlenen Ryanı kontrol ettikten sonra tedirginlikle Violetin kolunu sıktı ve içeri girdiler. Genç kız aksi görünen adamın sert suratında dikkat çeken siğilli iri burnuna sarkan yanaklarına uzun kaşları altında fazla kısık kalan gözlerine ve kalan birkaç tel saçına baktı. Pek çok farklı yüz görmüştü. Merkezi yerlere çok inmiyor ortalıkta görünmüyor olsalar da hayatı boyunca gördüğünden fazlasıyla karşılaşmıştı. Daisy eve dönmek istiyordu. Daha kötüsü olabileceğini düşünmezdi lakin bir yuvaları olduğundan bihaberdi. Küçük mutlu... Ne kadar da çok şeyleri vardı.
"Nasıl yardım edebilirim bayan? " Adam karşısındaki iki kıza baktı ve son zamanlarda binlerce kez yaptığı gibi tezgah arkasında asılı duran resimlere.
"Allan Ewans adına... " Daisy sustu
"Babamız adına bir mektup gelecekti. Buraya gelecekti. Kendisi çok hasta gelemiyor lütfen kontrol edin bayım" Violet adam onlara tuhaf tuhaf bakınca dikkat çekmemek adına kukuletasını çıkarttı. "Çok güneş var"
Postahane sahibi yavaşça kafa sallayarak haftalardır duymayı beklediği ismi duyduğunda eliyle beklemelerini işaret ederek eğildi ve resimlere dikkatle baktı. İsim benzerliği olması muhtemeldi lakin elindeki kağıtlara bu iki kız kadar benzerini görmemişti. Arkasını dönüp diğer odaya geçti ve içerideki adama yaklaştı. "İçerideki iki kız... Bunlar onlar. Eminim" Adam onay alması ardından yeniden girip kızlara baktı.
Daisy adamın tek gözüyle yeniden onşara bakmasıyla yüzünü yere eğdi. Bir müddet beklediler. "Yok mu? ”
"Gelmişti bayan hatırlıyorum. Lakin bir hafta önce olacaktı şu arkadaki yığın arasında olmalı. Yarın yeniden gelin bulacağım... Söz veriyorum bulacağım... " Postacı bu defa yeniden arkasını dönerek gizlenen askerin kızlara bakışını izledi ve başıyla onay verdi.
"Ah evet evet teşekkürler. Geleceğiz bayım" Violet kafa salladı. "Hadi Daisy gidip haber verelim"
"Gidelim... " Daisy kukuletasını takarken bir anda yere düşen tokayı gördüğünde üzerine basacak oldu. Tanrım... Ne zamandır oradaydı. "O... Saçımda kalmış" Daisy panikledi. Atamamıştı. Şimdi ise yaptığından utanıyordu. Eğilip tokayı aldı ve hızla dışarı çıkıp etrafına bakındı. "Bunu satacağız. Para eder ne dersin... "
"bilemiyorum Daisy Ryan bekliyor. " Violet etrafa bakındı.
"Yürü pazar şurada! "
"Tanrım..." Violet Ryanı görmeye çalıştı fakat başaramadığında Daisynin peşinden koşup onu tuttu. "Uzaklaşamayız"
"Uzaklaşmayacağız" Daisy çabuk çabuk yürüyüp kumaşlar ve ıvır zıvırlar satan bir tezgah önünde durdu elbet aklı gördüğü elmalarda ve somunlardaydı açtı.. Hepsi öyleydi en son dün yemişlerdi daha da ne kadar dayanabileceklerini bilmiyordu. "Bayım... Elimde oldukça şık bir toka var karşılığında ne verirsiniz. Çok pahalıdır. O-on paund kadar... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEL BENİMLE
Historical FictionBitti dediğin yerden başlar hayat... Yeter ki sen yaşamak iste. Kapanan kapılara ağlamak yerine yepyeni başlangıçlara adım attığını hissettiğin an düştüğünü sandığın yerden kalkacak çok daha güçleneceksin...