23. Bölüm

153 23 13
                                    

Daisy dizleri üzerinde Isobelin yattığı yerin başında beklerken hala gözyaşları dinmemişti. Genç kız elinde tuttuğu minik bilekliği başına diktikleri tahtanın ucuna asarak titrek birkaç nefes çekti. Perişandılar. Isobele durumu kabul ettirebilmek saatler sürmüştü. Onu beslemek için sürekli süt vermek istemiş izlemek korkunç bir hal almıştı. Daisy ölümü ilk kez yaşamıştı ve dehşet vericiydi. O da kabullenmekte güçlük çekiyordu. Alec'i babasını Ryanı Leonardı ağlarken görmek de çok tuhaf bir histi. Olduğu yerde inleyerek elini karnına bastırdı. Onlar bu denli yıkılmışken Isobeli düşünemiyordu ve bu daha çok ağlamasına neden oldu. Alec haydutlardan ikisini orman dışında şaşırtma amaçlı götürmek üzere gitmişti. Ryan ve Leonard ise kalanları kurtların ve diğer hayvanların yoğunlukta olduğu kısma götürmüştüler. Dün geceyi hiç unutmayacağı bir gerçekti. En kötü kabustan da daha kötüydü. Bir ayı bir kurt ya da diğer hayvanların evlerine geldiği olmuştu lakin genç kız doğduğundan beri burada olduğundan duruma alışıktı. Ryan ve Leonard birkaç defa ormanın iç kısımlarında tek tük haydutlar ile mücadele etmişlerdi fakat onlarda epeyce uzaktaydı. "Ah küçüğüm..." Genç kız yeni bir sarsılma ile öne doğru eğildi ve omuzundaki el ile irkilerek başını kaldırdı. 

"Daisy. Hadi kalk ve biraz dinlen." Bee çok korkup bağıran ağlamaktan vazgeçmeyen kızın yanına çöküp omzunu sıvazladı. Genç adam tedirginlik içindeydi ve onun için geldiklerinden neredeyse emindi. Fakat Isobelin kendi dilinde yağdırdığı ağıtlar ve naralar arasında McKenzie ismini çokça duymuştu. Alec tek kelime dahi etmiyor olsa da adamların ölü bedenlerine çok dikkatli davranmıştı. 

"Böyle olmamalıydı!" Genç kız kendini geri çekti. "O daha çok küçük!" 

"Çok, çok küçüktü Daisy... Bir ebemiz, hekimimiz yoktu. Ona yardım edemezdik"

"Senin umurunda olmayabilir lakin ben onu önemsiyordum! Buradaki herkes gibi." Daisy öfkeyle adama baktı. "Senin yüzünden!" dedi sesini yükselterek. "Babamla konuştuklarını duydum. Senin için geldiler! Hepsi senin yüzünden!"

"Özür dilerim..." Genç adam başını önüne eğerek toprağa bakıp okşadı. "Ne gerekiyorsa yapacağım."

"Çek elini!" Daisy adamın eline vurup itekledi. "Biliyormusun hayır! Benim yüzümden! Ben yaptım! Seni ben getirdim!" Genç kız yüzünü sıvazlayarak ayağa kalkıp ağaçlara doğru ilerledi ve az sonra kolundan çevrildiğinde hırsla geri döndü. 

"Yapmayın leydim. Evet bu mümkün lakin tam olarak benim yüzümden olsaydı sekiz adam ile kalmazdılar. Buraya bir ordu yığılırdı." 

"Hala kendini beğenmişlik mi ediyorsun! Kimsin sen! Ben şöyleyim ben böyleyim bıktım artık Bee sesini kes! Sen öldürülüp kenara atılmış bir adamsın! "

"Haklısın" Genç adam dudaklarını dişleyerek etrafa baktı. 

"Biliyormusun gerçek bir aptalım! Kaçarken seni yakaladım... Seni bırakmış olmalıydım. " Daisy ayaklarını yere vurdu. Hayır seni o derede bırakmış olmalıydım!" diye bağırdı bu defa. 

Genç adam tuhaf bir şekilde kendisinde hissediyordu belki yaşadığı ikinci şok beynini yerine koymuştu yine de bu iyi bir şey miydi bilemedi çünkü hoş görmek duygusu yok olmaya başlamış gibiydi. "Yeter kendine gel!" dedi kızı tutup sarsarken. "Neredeyse keşke diyeceğim ki evet orada ölmüş olmalıydım! Minnettarım lakin bunu yüzüme çarpmandan yoruldum. Bir bebeğin zarar görmesini isteyecek kadar bencil tanınmış olmaktan da yoruldum. Git ve içeri gir Daisy! Bu ipsiz sapsız yerde yaşamanın sebebi ben değilim! Hesap soracağın kişi de değilim!" Genç adam titrek bir nefes verip kendine gelmeye çalışarak karşısında gözlerini irice açmış yaşlar akıtan kırmızı suratlı kadına başını iki yana sallayarak baktı. "Bir yolunu bulup gideceğim!" diye bağırmaya devam edip kızı evin yoluna doğru itekledi. "Şımarıklık etmeyi kes ve diğerlerine yardımcı ol!" 

GEL BENİMLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin