1 Hafta Sonra
Daisy elindeki kovada bulunan odun küllerini evin ardına savurup geri dönerken Isobelin bebeğinin temsili mezarına gözü takıldığında adımlarını o yöne doğru çevirdi. Genç kız boş olduğunu bilse de başına çöküp ufak alandaki toprağı eliyle sıvazladı ardından gözlerini sildi. Çok bir faaliyetleri yoktu lakin o korkunç gece ardından Isobelin kaçışı ve Alec'in kardeşini bulabilmek adına ayrılışı ile tüm düzenleri alt üst olmuştu. Var olan keyifleri kaçmış herkesi korku ve telaş almıştı ki babası fazla pimpirikliydi. Max ve Ryan ile evlerinin yolunu kapatabilmek adına uğraş vermekteydiler. Ufak ağaçları kasabaya inen patika yoluna dikmek için son bir haftadır kendilerini paralıyorlardı ve tuhaf bir şekilde Miller da onlarla birlikteydi. Normalde aylak aylak gezen laf dalaşından başka bir işe yaramayan adam fazlasıyla çalışır olmuştu ki o tutumunun kaynağının Isobelin yaptığı ilaçlar olduğunu artık biliyorlardı. Normalde de çekilmezdi. Artık hepten çekilmez bir adam olmuştu. Daha sessiz çok daha suratsız... Elbette Daisy ile konuşmuyordu. Onu suçladığı için alınganlık ediyor olmalıydı. Çok önemli bir detay olmasa da genç kız da uğraşacak birşeyi olmadığından içine kapanmıştı. Gözü bir an kolundaki bilekliğe gitti fakat hemen dikkatini önüne verdi. O ana dek hala ağlamakta olduğunun farkında değildi. Eğer bu denli yoksul olmasalardı bir hekim ve ebe getirebilirlerdi. Bu orman içinde yaşamak zorunda kalmazlardı. Bebek hala hayatta olurdu ve Isobel... Tanrı korusun Isobel şayet hasmı McKenzie'e ulaştıysa onunda yaşayıp yaşamadığı belli değildi. Genç kız yarın bir gün içlerinden biri hastalığa tutulsa ellerinden hiçbirşey gelmeden öylece sonlarını bekleyecek olduklarının farkıba vardığında yumruklarını sıktı. İşin kötüsü babası buradan da en kısa sürede ayrılıp daha bilinmez kuytu bir köşe bulmaları gerektiği kanısındaydı. Daha kuytusu nasıl olurdu ki... Neden bir köyde yaşamaktan yana değillerdi? hem ev kiralayıp hem vergi verecek durumda olmadıklarını söylüyordu ama Daisy on sekizini geççmişti. Bir yerde çalışabilirdi ve Violette... O vakit hepsi hallolurdu. Babası duruma şiddetle karşı çıkmasaydı... Peki çok daha kolay bir yolu olamaz mıydı?
Daisy oldukça uzun bir süre nasıl bir çıkar yolu olacağını düşündü. Aklına gelen herşey önceden konuşulmuş olanlardı ve genç kız dışarıdaki hayat ile ilgili bir fikir sahibi olmadığının farkına vardığında öfkeyle soludu. Tam pes edip kaderine razı gelecekti ki aklına gelen detay sırtını dikleştirerek ileriye bakmasına neden oldu. Bir vakitler Ryan Violete şenlikte koca bulup evlenebileceğini söylemiş Violet çok üzülmüştü. Elbet o yapamazdı lakin Daisy... Genç kız güzel olduğunu biliyordu. Anne babası ve kardeşleri onu pohpohluyor olsa da Miller yapmazdı. O soylular arasından gelmiş biriydi ve defalarca güzel olduğunu dile getirmişti. Öyleyse yapması gereken çok çok basitti. Ne olursa olsun o şenliklere gidecek ve haziranda zengin variyetli bir adama tutunarak ailesini koruma altına alacaktı. Peki nasıl olacaktı o? Daisy çok bir bilgiye sahip değildi. Küçükken annesi ona terbiye vermek için bir süre uğraşmıştı lakin öyle meşgul ve yorgundu ki çok da zamanı kalmıyordu. Bir zamanlar yazmayı ve okumayı da bilirdi. Ne denli hatırladığından emin olmasa da çalışırsa ortaya birşeyler çıkardı ve Millerin dilinden düşürmediği görgü kuralları... Daisy dudaklarını birbirine bastırdı. Öğrenmek ne denli zor olabilirdi ki... Fakat bu fikrini Ryan ve Max duymamalıydı. Violet ona yardımcı olurdu olmasına fakat o bu tarz şeyleri önemseyen bir tip değildi. Genç kız uyuşan ayaklarını sıvazlayarak yerinden kalktı ve kovayı eline alıp eve doğru ilerledi.
"Daisy gelip Violete yardım et." Rose kızına el etti. Kadın yaşadıklarının şoku ile büyük bir kedere düşmüştü. Diğer yandan Joselyn ve Leonard tehlikeye girmişti. Hiç istemiyor ve çok korkuyor olsa da buradan gitmek iyi bir tercih olacaktı...
"Geldim!" Daisy koşar adım gidip Violetin yanına oturdu. Havanın ısınmasıyla balıklar çoğalmıştı. Max ve Violet üç büyük balık yakalamışlardı. Genç kız kötü kokuyor olsalar da tatlarının güzel olacağını biliyordu buyüzden kamalardan birini alıp hayvanın pullarını sıyırmaya koyuldu. "Violet?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEL BENİMLE
HistoryczneBitti dediğin yerden başlar hayat... Yeter ki sen yaşamak iste. Kapanan kapılara ağlamak yerine yepyeni başlangıçlara adım attığını hissettiğin an düştüğünü sandığın yerden kalkacak çok daha güçleneceksin...