1.6

798 51 18
                                    

Merhabalar, Nasılsınız?

Medya: Efsun Ve Semih

Kitap için birkaç öneri alabilirim, şu aralar ihtiyacım var..

Sevgiyle kalın

instagram; ben.geceyeaitim

Her türlü görüş, eleştiri, yorum, bilhassa öneriye açığım.

Dm kutumda açıktır...

Bu bölüm biraz atlaya atlaya ilerleyeceğim...

≪•◦ ❈ ◦•≫

 Şaşkınlıkla bakmaya başladım yüzüne. Kanlı canlı dikiliyordu karşımda. Kimdi? Nasıl biriydi bilmiyordum. Ama tanıyordum işte onu. Gözlerine diktim gözlerimi ve tepkisini ölçtüm. Ellerim sarılmak için uzandı önce ancak sonra etraftaki bakışlar karşıladı beni. Abim bana dönerek konuştu ve Semih'i de çekiştirmeye başladı. "Abim askerlik arkadaşım unutma. Amaç zaman kazanmak." Peşlerinden sadece bakmakla yetindim. Yürüdükleri yön babamın kurulduğu masaydı. Koşar adımla elini öptü önce sanki saatler sonra zarar vermeyecek gibi...

"Oo Hanum gel, gel da gör Fatih'in arkadaşu gelmiş askerden." Gelen sese çevirdim kafamı. Gözlerini benden ayırmazken annemi görmesiyle ona dönüp, gülümseyerek elini öptü. Ona güvenmeli miyim diye düşünüyordum, yine onu seyrederken. Tarık'ın adımlarını bana çevirip yanıma gelmesiyle geri ona baktım. "Nasul, gönlün hoş olay mi?" diyen ona cevap vermeyerek önüme döndüm. "Sorma nasi hoş! Sanarsun hamsiler horon tepeyi." Dedim alaylı biçimde. Ama o alayı anlamayarak ciddi bir şekilde cevap verdi. "Ha böyle ol canumu ye hatun" Peh hatunmuş. Sen kimsin de bana hatun diyorsun ya pis amip? "Efsun Abiciğim, baksana bana bir." Hızlı adımlarla organizasyonun getirmiş olduğu tahttan kalkıp Abimin ve Semih'in oturduğu masaya doğru adımladım. "Evet, seni dinliyorum." Abim sözü Semih'e verip onun konuşmasını işaret etti. Bakışlarımı Semih'e çevirdiğimde yüzünü örttüğü ve sadece gözlerinin göründüğü kumaş parçasının altından konuşmaya başladı. "Yaklaşık on veya on beş dakikaya baskın düzenlenecek. Timimizin yarısı buraya Babanı ve Tarık denen itin ailesini almaya, yarısı da gece iki de yapılacak gemi ticaretini bekliyor. Senden tek istediğimiz Tarık denen piç kurusunu oyalaman. Gerek dansa kaldır gerek horon teptir, sana kalmış. Tek görevin Tarık'ı babasından uzak tutman." Dedi ve Abime döndü. Hızla Semih'e dönüp "Ne ticareti ya bu?" Konuşmamın peşine Abim lafa girdi. "Sonra her şeyi anlatacağım sana, söz veriyorum." Kafamı sallamamla Semih tekrar konuşmaya başladı. "Fatih sen de aynı şekilde babanı Hüseyin'den uzak tutman gerekiyor. Geri kalan her şey ben ve timime ait. Şimdi yalandan gülüşün birkaç göz üzerimizde" demesiyle Abim kahkaha attı ve ardından konuştu. "Evet aynen öyle olmuştu. Sen de olmasaydın kim kurtarırdı beni orda? Ah Abdullah Yarbayım ya" Semih'te Abime eşlik ederek kahkaha attı. "Teşekkürler Semih Abi, Abimi şikâyet etmediğin için. Yoksa baksana uzayacakmış askerliği" dedim ve kahkaha attım. Semih Abi... Gözlerime kitlenmişti, biliyorum onun da takıldığı tek kelime ona Abi dememdi. Tekrar kendi yerime dönüp Tarık'ın yanına oturdum. Güler yüzümle, "Dans etmek ister misin?" diye sordum. Şaşkın bir bakışla bakmaya başladı. "Bana mi diysın yoksa kulaklarum olmayan sesler mi işiteyi?" diyerek şaşkın olduğunu belirtti. "Hadi kalk!" diyerek elini tuttum. Gözlerim Semih'teydi ama Tarık'ın elini tutuyordum. Bu da hayatın adil olmadığının göstergesiydi. Bizim ayağa kalkmamızla durgunlaşan misafirlerin keyifleri yerine gelmişti. Bir anda suskun insanlar gülümsemeye başlamıştı. Salonun ortasına geçtiğimizde dans müziği çalmaya başladı. Ellerini tutup belime sabitledim ve gülümseyerek ellerimi boynuna doladım. "Aklunda ne var senun?" diyen Tarık'a doğru gülümseyerek baktım. İğreniyordum ondan ancak planı bozmamam gerekiyordu. "Ne planı olacak aklımda? Düğün benim düğünüm, eğlenmek benim de hakkım." Dedim sırıtarak. O da sırıtmaya başladı ve kulağıma doğru eğildi. "Eğlenceyi ben sana gece göstereceğim" dediğinde kahkaha attım ve yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Bu hareketime karşılık arka taraftan bir öksürük geldi. Gözlerimi değdirdiğimde öksürenin Semih olduğunu gördüm. Kaşlarımı hafifçe kaldırdım ve tek gözümü kıstım. Bunu fark eden Semih, eliyle iki parmağını gösterdi. Ardından tekrar önüme dönmemi işaret etti. Önüme döndüğümde, Tarık'a doğru biraz daha yapıştım. "Asıl eğlenceyi sen şimdi göreceksin." Dedim ve göz kırptım. Lafımın bitmesiyle içeriye askerlerin doluşması bir oldu. Sanki Semih önceden herkesin konumu vermiş gibi belirli askerler sırasıyla babamın, Hüseyin amcanın ve benimle Tarık'ın yanına geldiler. "Bırak da beni, nabaysun çek elini?" diyen Tarık'a Semih yaklaştı. "Adamlığın sen de gönlü olmayıp da nikahına almak için şantaj kurmaksa, senin adamlığını sikeyim." Yüzüne inen yumruk ile yana düşen kafasına baktım. Bir yandan babamı, diğer yandan Hüseyin amcayı tutan askerlere baktım. "Toplayın burayı, Polat ve Ekinoğlu Ailesini biraz misafir edelim. Hm, ne dersiniz?" diyerek babamın yanına yürüdü Semih. "Sen!" diye bir ses yükseldi Semih'ten. Etrafta yankılanan sesi usulca tonlarca kez kulağıma yansıdı. Babamı korkutan sesiyle üzerine yürümeye devam etti. "Emin Polat... Ya sen utanmıyor musun adam? Bu kız senin tapulu malın mı? Nasıl rızasız evlendirir bir insan kendi evladını. Yazık değil mi bu kıza? Can değil mi onun ki? Bir kaşık yemeği mi çok gördün evladından piç kurusu!" Omzuma dokunan el ile sağa döndüm. Annem bir yandan ağlıyor, diğer yandan bana destek olmaya çalışıyordu. İyice sönük kalan babamın üzerine daha da fazla gitti bu sefer. "Sen de bir Annenin evladısın değil mi? Bu kızın günahı neydi lan? Yeter ulan, nedir bu kadınların sizin gibi itlerden çektikleri!" Son sözüyle birlikte babama tokat atması bir oldu. Öyle sertti ki tokadı, babam onu tutan askerin kollarından yere düştü. Annem endişeyle Semih'e bağırdı ve babama doğru adımladı. "Dur be çocuk! Öldüreceksin adamı." Babama doğru adımladığını gören Abim, Annemi durdurdu. "Anne bırak şu leş kokmuş insanı, geç Efsun'un yanına destek ol kıza." diyerek geriye doğru iteledi. "Emin Polat, hiç bir şey bununla bitmedi. Toplayın Arkadaşlar." dedi ve Çıkışa doğru yürüdü Semih. Peşinde ise Timdekiler ve bizler vardık.

Nesin Sen?• Texting (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin