1.4

850 53 18
                                    

Merhabalar, Nasılsınız?

Sizleri bu denli bekletmeyi asla istemezdim ancak

Instagram üzerinden de dediğim gibi vizeler vesaire buraya uğrayamadım.

Sevgiyle kalın

instagram; ben.geceyeaitim

Her türlü görüş, eleştiri, yorum, bilhassa öneriye açığım.

Dm kutumda açıktır...

≪•◦ ❈ ◦•≫

Hayat bizim isteklerimize göre asla hareket etmez. Çünkü hayat kadere bağlıdır. Kader yolun ne ise onu yaşarsın. Her ne kadar kader gayrete aşıkta olsa, hayata mahkumdur. Telefondaki okumuş olduğum mesajla duraksadım. Bu soruların cevabını düşündüm ve bende kendime sordum. Neden? Neden nişanlanacağımı bildiğim halde konuştum ki onunla? Bunu hem ona hem de kendime neden yaptım? Cevabını bulamıyordum ve bulamadıkça o çıkmaza giriyordum. Yazabilecek hiçbir cevabım yoktu Feyza'ya. Bağırıp çağırmak isterdim, ne bileyim, belki de kendimi anlatmaya çalışırdım ancak bir şey yapmadım. Telefonu tekrar elime aldım, ne yazacağımı bilmeyerek dokundum harflere ve en sonunda yazdığımı bile okumadan mesajı gönderdim.

Ben;

Ben kendi rızam ile nişanlanmadım Feyza. Ben buna zorlandım ve o dönem de abin benim yanımdaydı. Numarasını da bile isteye bulmadım. Kitapçıdan bir kitap aldım, içinde abinin numarası varmış, ben de yazayım ne olacak dedim. Hiçbir şeyin bu şekilde ilerlemesini istemedim, üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Önce Abinden ve olayın etkisini size yansıtmasından dolayı sizden özür dilerim.

Düşüncelere dalmıştım, Tarık yerine Semih olsaydı ne olurdu? Kafamda sayısızca yankılandı bu soru. Cevabını bulamadım yine ve yine. O sıra odamın kapısı çaldı. "Gel" dememle birlikte kapı açıldı. "Efsun, Annem, iyi misun Bir tanem?" Gelen Annemdi. Gözlerim yeniden dolmuş ve korku dolu bakışlarla Anneme bakıyordum. Yüzüne bir hüzün çökmüş vaziyette yanıma doğru adımladı. "Oy benum melek kizum, korkma annem, korkma güzel kizum." Diyerek teskin ediyordu. Bir eli sırtımda, diğer eli yüzümdeki gözyaşları silmekteydi. "Anne ben başkasını seviyorum."

.

.

Efsun'un yazdığı mesaja ne yazacağımı düşündüm. Abimin üzülmesi bu hayatta isteyeceğim en son şey bile değildi. Birden kendi ailemi düşünme ihtiyacında bulundum. Böyle bir şey olsa abim hayatta izin vermezdi. E Efsun'un da abisi vardı, bildiğim kadarıyla tabii ki. Neden bir şey demiyordu ki? O kadar mı kötü biriydi? Hızlı bir şekilde cevap yazmaya başladım.

Feyza:

Özür dilerim Efsun, yani ben bilmiyordum. Daha doğrusu abim bahsetmemişti. Her neyse daha fazla uzatıp canını sıkmak istemiyorum. Ama olur da bir şeye ihtiyacın olursa ya da yardım etmemi istersen buradayım, her zaman. Abimin üzülmesini asla istemem, bu sebeple yazdım sana zaten. Ama eğer rahatsız ettiysem bir daha konusunu açmam. Umarım her şey istediğin gibi olur, her ne kadar istemesen de inşallah mutlu olursun.

Çok üzücü bir durumdu hem onun hem de abim için. Merak ettiğim için abimin odasına yürümeye başladım. Odasına girdiğimde boş boş tavanı izlediğini gördüm. Efsun'un zorla evlendiğini bilmesi gerektiğini düşünüyordum. Yavaşça yanına yaklaştım ve yanına uzandım. "Abilerin en yakışıklısı, iyisin değil mi?" Soruma karşın başının altına koymuş olduğu elini yavaşça çekip beni göğsüne doğru çekti. "İyiyim güzelim benim, merak etme sen beni." Deyip saçıma bir buse kondurdu. Kafamı merakla yüzüne doğru kaldırdım. "Seninle bir şey konuşmak istiyorum Abi." Sözümle beraber bakışları dikleşti ve rahatsız bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Efsun..." Söze Efsun'dan bahsederek başlamam daha çok ilgisini çekmiş olacak ki duruşu da dikleşti, artık uzanmıyor, bilakis karşılıklı oturuyorduk. "Efsun isteyerek evlenmiyormuş, yani bana kendisi söyledi, ben de şey düşündüm ki..." Bir anda öfkeyle solumaya başladı. "Feyza! Sen Efsun ile mi görüştün?"

Korkmuştum, yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyordum. Bir anda yataktan kalktı ve bağırmaya başladı. "Feyza ben bana destek olmanı beklerken bana niye köstek oluyorsun? Ben bilmiyor muyum sanki kızın zorla evlendiğini, neler düşünüyorum ben sen biliyor musun? Kaç kere gidip onu oradan alma fikri geldi aklıma, yapamadım Feyza. Ben bir hiçim anlıyor musun, o kızın gözünde ben hiçim." O bağırdıkça gözlerimden yaşlar akıyordu. "Abi..." Titrek sesimle birlikte kendine gelmiş gibi bakmaya başladı. "Özür dilerim...Özür dilerim..." Sanki delirmiş gibi tekrarlıyordu. "Abi sen âşık olmuşsun..."

.

.

İki Gün Sonra;

"Gelino gelino, nel nela tsamomkevio gelino

Gelino gelino, karis tavi mağalia gelino

Gelino gelino, dedamtili dedasavet gelino

Gelino gelino, mamamtili mamasavet gelino"

Karar verilmişti, günler geçmiş ve o güne gelmişti. Ani bir kararla işler hızlandırılmış, önce nişan ve hemen ardından kına organizasyonları düzenlenmişti. Bir halata sıkı sıkı tutunuyordum adeta, ancak ip çürüktü. İpin ucunda ise o vardı. Kopuyorduk, tam da birbirimize bağlandığımız yerden... "Hazir misun Gelun Hanum?" İçeri giren annem ile gözyaşlarımı sildim. Dolu gözlerim titrek hareleri ile buluştu. Sanki o da bu anı bekliyormuş gibi adımladı yanıma. "Korkma Annem benum, korkma güzelum. Kader bu imiş, sen başkasunu sevsan da hayat izin vermezmiş." Sözleri beni derinden yaralarken yüzüme acının tebessümünü yerleştirdim. Hani der ya büyükler "Sevenler kavuşamaz, yalnızca mahşere kalır..." diye, tam orada bekliyordum. "Korkmuyorum Anne..." duraksadım ve yere inmiş gözlerimi yeniden Annem de tutup konuşmaya devam ettim, "Sen hiç yollarını bilmediğin sokağın, tam ortasına, bir başına bırakıldın mı Anne? Ben bırakıldım, işte bu yüzden korkmuyorum. Tek başıma yürüdüm ben o yolları!" Sinirlenmiştim, belki de kırılmıştım, yarım kalmıştım. Sertçe kolumdan çekip bedenime sarıldı annem. "Hadi koca kız oldun halen da geliysin omzumda gözyaşunu dökeysin" deyip tekrar sarıldı. "Haydi da misafirler geldi!"

Tahmin ettiğiniz gibi gelen Tarık'tan başkası değildi. Yüzüme baktı, daha sonra gözlerime değdi bakışları. "Ne oldi? Niçin ağliysin? Biri bişey mi dedu?" Çok merak ederdin ya zaten beni, çok düşünürdün... "Yok bir şey!" deyip kapıdan çıktım. Beni karşılayan koca kalabalığı da pas geçip Tarık'ın gelmesini bekledim...

Fatih'ten...

Yan yana dikilmiş iki bedene baktım. Kendi ellerimle kardeşimi sürüklediğim o cehennemin bileti tam karşımda kesiliyordu. Kazandığı ihalenin vermiş olduğu mutlulukla masada oturan kansıza baktım. Üçüncü şahıs gözüyle bakılsa belki de dünyanın en iyi babası seçilebilirdi. Tanımadan, görmeden, bilmeden... Babam hakkındaki her pisliği biliyordum, soyadımızın aslında Polat olmadığını, yetiştirildiği yerdeki adamın namını yürütmek amacıyla Polat soyadını kullandığını ve aslında Karaman olduğunu öğreneli 3 ay oluyordu. Yıllardır 'Fatih Polat' diyerek tanıttığım herkese yalan söylemiştim. Fatih Karaman'dım ben, her ne kadar kabul etmesem de...

Bir sabah ansızın başıma dikildi ve saçma şeyler zırvalamaya başladı. "Fatih götümüzü kurtarmamız gerek anlamıyor musun? Eğer bu işi çözmez isen tüm her şeyi sana yıkarım, sonra da gider kendi ellerimle şikâyet ederim seni." Korku bazen insanın her duygusunun önüne geçer. Korkar ve olduğun yerde gittikçe ufalırsın, ta ki kayboluncaya dek. Güzel kardeşimin yanmış hayat yolculuğuna bakıyorum şu an, yaptıklarımızın bedelini ödeyen masum kişiye... Gözlerim çok sonra yanındaki pis niyetliye değdi. Babam denilen o herifin tıpatıp aynı karakteri olan bedene... Benim adım da 'Fatih' değilse ben bu işi bozarım.

Efsun'dan

Öylece dikilmiş gelenleri izliyordum. Nişan kalabalık olur gerekçesiyle düğün salonu kiralamışlardı. Üzerimdeki krem rengi ve kumaşı saten olan elbise üstümde durdukça rahatsız ediyordu. Belinden oturtmalı, v yaka tarzında ufak bir dekoltesi vardı. Bombeli kolları sanki istemediğimi anlamış olacak ki sönmüştü. Uzun ve diz kabağıma doğru gelen bir yırtmacı vardı. Etrafa baktığımda benden daha güzel süslenip gelenler vardı. Ben zaten sönük kalayım diye seçmiştim bu elbiseyi. Yanımda duran geri zekalı ise normal koyu gri bir takım tercih etmişti. Dağ ayısı... Zaman çok yavaş geçiyordu. Nihayet davetlilerin gelmesiyle birlikte ilk dans için kaldırıldık. Ne saçma adetlerdi bunlar. Tarık ayağa kalkıp bana doğru döndü ve ardından elini uzattı. "Gel bakalum!"

≪•◦ ❈ ◦•≫

Bölüm hakkında?

Nesin Sen?• Texting (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin