0.4

1.6K 86 25
                                    

Ayy yeni bölüm vaktiii

Nasılsınız bakalım?
.
.
Çalan telefonu umursamadan kapanması umuduyla yatağa geri fırlattım. Zil sesinin kesilmesiyle mesaj bildirimi geldi. İsteksizce geri aldım telefonu elime. Bildirime tıkladım.

Kitaptaki Birey;
Kaç saat oldu, neden yazmıyorsun?

Kitaptaki Birey;
İyi misin? Birazdan yapacaklarım için üzgünüm.

Kitaptaki Birey;
Demek adın Efsunmuş.. Neredesin Efsun?

Sanırım beni araştırmış da neden? Niye bu kadar merak etmiş ki? Sapık mı acaba? Düşüncelerime son verip ses kayıtlarını dinlemek için sesi açtım.

Kitaptaki Birey;
0:24------------------- ıı
(Esfun, nasıl demem gerek bilmiyorum.. huh... Sadece istemediğin bir evlilik olduğu için bu kadar merak ediyorum. Aksi bir şey aklına gelmesin. İyi misin? )

Kitaptaki Birey;
0:42------------------------- ıı
( Baya süre geçti, arıyorum ancak telefonun kapalı. Umarım kendine zarar vermiyorsundur. Seni merak ediyorum. Benim de bir kız kardeşim var ve böyle bir şey yaşasaydı ki Allah korusun taş üstünde taş bırakmazdım. Ama merak etme ben sana da abi olurum. )

Söyledikleri etkisiyle daha çok ağlamaya başladım. Son ses kaydını dinlemeden en son yazdığı mesaja indim.

Kitaptaki Birey;
Esfun, çalıyor telefonun, biliyorum kötüsün şuan ama aç lütfen, lütfen.

Telefonum elimde tekrar titremeye başladı. Oydu. Parmağımı yeşil tuşa basılı beklettim. Kapanmaya yakınken telefonu açtım.

" Efsun.. "

Adımı demesiyle bir hıçkırık koptu boğazlarımdan.. Gözyaşlarım yine yüzümdeki yerlerini almışlardı.

" Ağlama lütfen "

Görmediği halde başımı salladım. Cidden tanımadığım biriyle telefonda konuşuyor ve ağlıyordum.

" İstemiyorum" dedim titrek bir sesle. Derin bir nefes alma sesi geldi telefondan. Uzun bir süre tuttu ve geri bıraktı.

" Ağlama, bir kız ağlayınca dayanamıyorum. Gönül isterdi ki seni gelip ellerinden alayım ama yapamam Efsun. Burayı bırakıp yanına da gelemem. Uzaktan teselli edebilirim sadece. "

Biliyordum gelemeyeceğini. Hem gelmesine ne gerek vardı. Önüne nasıl geçebilirdi ki böyle bir şeyin.

" Biliyorum, yapabilecek bir şeyin olmadığını. Medet ummuyorum senden. Sana da rahatsızlık verdim, kusura bakma. Bu saatten sonra yazmam sana, hem sen de rahatlarsın. Kurtulursun benden. Yine de sağ ol her şey için." dedim gözlerimle dışarıyı izlerken.

" Rahatsızlık vermedin Efsun, hem ne demek yazmam, asıl bu saatten sonra hep yazıyorsun. Hem bakarsın beyaz atlı prens olurum, prensese yardım ederim. "

Son dediği şeye kendi içimde güldüm.

Sana prenses dedi efsunnn

Aman ne prenses..

Bir süre sessiz kaldıktan sonra karşı taraftan başka bir ses geldi.

" Komutanım hazırız, çıkabiliriz. "

" Tamam Murat siz arabalara yerleşin geliyorum ben. "

" Tamamdır Komutanım."

Sanırım gitmesi gerekiyor. Buna neden üzülüyorum ben? Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Ardından konuşmaya başladı.

" Efsun gitmem gerekiyor, görev emri geldi. Eğer olurda yazma kararı alırsan hemen dönüş yapamam bilgin olsun, Allah'a emanetsin." dedi.

Görmese de kafa salladım dediklerine. Karşılık vermek amacıyla cevap verdim.

" Sende Allah'a emanet ol."

Kapanan konuşmanın ardından telefonu yavaşça kulağımdan çektim. Saate baktığımda sabah ezanına az kaldığını gördüm.

"Efsun, uyuyor musun? Uyumadığını biliyrum. Aç annem kapıyi."

Daha dakikalar bile geçmeden sildiğim gözyaşlarım yine akmaya başladı. Kapıya doğru yürüdüm. Uzun süredir yerde oturmaktan ötürü düzleşen kalçam bana hiç yardımcı olmuyordu. Kapının kilidine attım elimi, bir kaç çevirmeyle kapıyı açtım.

"Annem, Gülüm, Efsunum. Akmasin gözyaşun. Dik dur, düşmesun başun yere. Halledeceğum, izun vermem, gönlüm yok bu evlulukte."

Annem bunları söylerken ben onun göğsüne başımı koymuştum. Elleriyle saçlarımı okşadı her zamanki gibi. İstemiyordum evlenmek. Hem daha küçüktüm ben. Sınav sonucumu bekliyordum. Okuyacaktım ben. Annem başımı okşarken uyuyakalmışım. 

Sabah uyandığımda ki sabah demek biraz zor gelir, şişmiş gözlerimle etrafa baktım. Telefonu elime aldım.

3 Bilinmeyen Numaradan Mesaj;....

Sabah sabah kim bu ya? Mesaja tıkladım hemen. Mesajı okumam yüzümdeki merakı gidermiş ve hatta nefret edici yüz ifadesini takınmıştım.

0534..:
Ben Tarık. Numaramı kaydet. Düzgünce.

0534..:
Abudik Gubidik isimler koyma, yakalarsam bozuşuruz.

0534..:
Sen hatta büyük harflerle 'SÖZLÜM' yaz. Yakında eşim de olucak... Merak ve afiyetle bekliyorum.

Ya sabır, sen beni neyle sınıyorsun rabbim.  Gerizekalı, sözlümmüş. Sikmişim lan senin sözlünü de seni de. Göt veren, fırın küreği götüne girsin inşallah. Eşim olucakmış. Pezevnk aşağıdaki derenin orada kediciklerini sikerken nerdeydi aklın? Ağzımı açtırıyor bak susamıyorum. İt oğlu it, afiyetle bekliyormuş  afiyetini sikim lan sesin.

"Efsun, bu halun ne?" diyen annemle kendime geldim.

" Ne varmış halimde?"

Öfkem sesime yansımış ve anneme çatmıştım. Hayır yüzümde o öfke varken bans seslenmesi ayrı trajedi.

" Bağa bak, asabumu bozma benum. Öfkeni bağa kusaysun. Ben mi dedum sanki." dedi ve odadan çıktı. Yok yere kadına ışık yaktık ya.

Aklıma dün gece geldi..

"Hem bakarsın beyaz atlı prens olurum, prensese yardım ederim. "

Prenses çok yorgun, ölmek istiyor..

0534..:
Bak hala kaydetmemiş numaramı, birde görüldü atıyor. Artsitlik taslama kaydet şunu.

Sabır , sabır gel bana.

ben;
bas git, belanı burda arama. kaydetmiyorum anasını satayım.  sen kimsin ki kaydedim? hadi işine.

Mesajlardan çıkmamla mesaj gelmesi bir oldu. Ama Tarıktan değil,  Komutandan.

Kitaptaki Birey;
Semih...

Semih ney ki? Yanlış mı yazdı acaba..

Kitaptaki Birey;
Adım Semih...

.
.
.
Komutanımız Semih ve Laz kızı Efsun biraz daha tanıştı. 

Bakalım neler olucak?

Nesin Sen?• Texting (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin