-1 ay sonra-
buraya geri döneli tam bir ay oldu. eski hayatıma geri döndüm, yine ilaçlarımı almıyorum, yine pislik oda arkadaşım yapacağını yapıyor bana. yine eskisi gibi her şey, hatta eskisi gibi kaçmaya çalıştım yine. bu sefer başaramadım.
ama eskisi gibi olan bunca şey arasında bir farklılık var. artık yanımda olan tek kişi jisung değil. hyunjin her gün istisnasız buraya geliyor. ilk hafta onunla hiç görüşmedim. tekrar tekrar gelmeye devam etti, asla pes etmedi. ben de son iki haftadır onunla konuşuyorum. ve açıkçası iyi de geliyor.
sanırım kararımı verdim.
burada oda arkadaşım tarafından işkence çekmeye devam edip jisung'la birlikte kalmak mı, iyileşip hyunjin'le kalmak mı? birkaç hafta önce sorsaydınız tereddüt etmeden jisung derdim. ama sanırım artık kararımı verdim. çok zor olsa da verdim.
gerçek jisung'la geçirdiğim onca yıl ve hayali jisung'la geçirdiğim iki yıl. hepsi çok güzeldi. hayali jisung'un gerçek jisung gibi davrandığını söyleyemem, hatta aslında biraz sinir bozucuydu. ama jisung'du sonuçta. onun jisung olması bile yanımda kalmasını istemem için yeterliydi.
ama artık benim de kendi hayatımı kurmam gerek. hyunjin'in dediği gibi, normal bir insan gibi yaşamam gerek. artık bu takıntımı geride bırakmam gerek. sadece ben mi acı çekiyorum? herkes acı çekiyor ve bir şekilde bunu atlatıyorlar. ben de atlatabilirim. hyunjin de yanımda olacak, söz verdi. kesinlikle atlatabilirim.
"gerçekten benden bu kadar kurtulmak mı istiyorsun?"
jisung'un titreyen sesi her şeyden anında vazgeçmeme sebep olabilirdi. ama hayır, bunu yapmayacağım. kararımı verdim.
"özür dilerim" diye mırıldandım sadece.
"felix yapma bunu bana... sadece bir aydır tanıdığın bir adam için beni öylece bir kenara mı atacaksın?"
"jisung... bende istemiyorum. sana verdiğim değeri biliyorsun ama-"
"ama ne felix?! eğer bana gerçekten değer verseydin benden kurtulmak istemezdin."
"hayır hayır, öyle değil... jisung... sende benim artık normal bir hayat yaşamam gerektiğini düşünmüyor musun? ben de isterdim seninle sonsuza dek kalmak... ama burası beni boğuyor." artık benim de sesim titriyordu.
"normal bir hayat yaşama o zaman. sen de intihar et ve yanıma gel. en azından birlikte mutlu olalım"
"jisung- ne diyorsun sen?"
"seni kaybetmek istemiyorum felix, anlamıyor musun?"
"beni kaybetmek istemiyorsan en başından intihar etmeyecektin. neden böyle bir bencillik yaptın?!" artık ikimiz de tamamen ağlıyorduk ve birbirimize sesimizi yükseltiyorduk.
"bencillik mi?! sen benim yaşadıklarımı yaşamadın bile. söylesene, eğer yaşasaydım nasıl dayanabilirdim?! minho'nun bana yaşattığı onca şeyden sonra, işlediğim suçlardan sonra... sence yaşasam bile sağlıklı bir insan olabilir miydim? ben de senin gibi bu iğrenç yere kapatılırdım."
"biliyorum ama-"
"boşversene. siktir et beni. git tedavi de ol, ilaçlarını da al, bensiz bir hayat yaşa. o aptal hyunjin seni manipüle etmekten başka bir sike yaramıyor."
"minho da seni manipüle etmemişti zaten."
"o farklı. o psikopatın tekiydi."
"umrumda değil. sonuçta manipüle oldun."
"tamam felix. manipüle oldum tamam mı? en enayi en salak da benim. sen git ve hyunjin aptalıyla devam et yoluna. beni umursama bile."
"gerçek jisung olsa böyle demezdi, böyle konuşmazdı. o her zaman benim iyiliğimi isterdi. notunda bile hayatıma devam etmemi istemişti. ama sen tam tersini söylüyorsun. seni bırakmamın nedenlerinden biri de bu, sinir bozucusun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hey you | hyunlix
Fanfiction★diğer ficim olan kill your parents'n 2. kitabıdır ★angst. ★ and if you don't know love i'll make the best of us and if you know so much why don't you give me love? ★ 𝒄𝒂𝒏 𝒘𝒆 𝒍𝒐𝒗𝒆?