selaamm bu bölüm çok geç geldi özür dileriimm çünkü sınav haftasındaydım ve bölüm yazacak vaktim yoktu baştan savma bir bölüm yazıp yayınlamak da istemediğimden boş kafayla yazdım. diğer bölümler daha çabuk geleceekkk
iyi okumalaarrr❣️
saat sabah 10'du ama felix hala uyuyordu. ve kkami de onun yanında uyuyordu. hyunjin kendi köpeğinin hemen felix'e alışması ve onu sevmesini anlamlandıramasa da o ikisini sevimli buluyordu.
hyunjin kahvaltıyı hazırladıktan sonra felix'in kaldığı odaya gitti. yatağının hemen yanına diz çöktü. felix gerçekten çok güzeldi. omzuna kadar uzanmış sarı saçları, kalp şeklindeki dudakları ve çilleri onu bir peri gibi gösteriyordu.
bir süre felix'i izledikten sonra onu yavaşça omzundan dürterek uyandırmaya çalıştı hyunjin. felix'in uykusu çok da ağır değildi zaten, uyandı hemen. birlikte kahvaltı ettiler ve evin birkaç işini yaptılar. felix hyunjin'e gerçekten minnettardı, onun sayesinde dışarıda kalmaktan, geceleri sokaklarda uyumaktan ve hastane görevlilerini görüp kaçmaktan kurtulmuştu. bir şekilde bu iyiliğin karşılığını vermek istiyordu ama hastanedeki görevliler tarafından arandığı için dışarı bile çıkamıyordu, bir işe de giremezdi.
her ne kadar felix hyunjin'in çok iyi ve tatlı birisi olduğunu düşünse de aslında biraz saf ve salak buluyordu. aralarındaki tek iletişim 2 yıl önce felix sarhoşken bir konuşma yaşamaları ve jisung'la eyfel kulesini gezerken konuşmalarıydı. o kadar yakın da sayılmazlardı, birbirlerini tam olarak tanımıyorlardı bile. üstelik bir de felix bir akıl hastanesinden kaçmıştı. ama bunca şeye rağmen hyunjin felix'e tamamen güvenip onu evine almıştı.
ve tuhaf bir şekilde, felix ne zaman hyunjin'in yanında olsa jisung kaçıp gidiyordu. son davranışları biraz kabaydı ama felix yine de onu özlemişti. ev işleri bittiğinde felix hyunjin'e biraz dinlenmek istediğini söyleyip odasına kapanmıştı. belki jisung tekrar gelirdi.
yaklaşık on dakika bekledi felix. ama jisung gelmedi. yarım saat oldu. bir saat, iki saat... saatler geçmişti ama jisung ortalıklarda yoktu. belki gelir diye gözlerini kapatıp jisung'u hayal etmeyi bile denedi felix, ama bu da işe yaramadı.
ve sonunda pes etti felix. jisung'un neden birdenbire bu kadar triplendiğini anlamamıştı. bu onu biraz üzse de umursamıyormuş gibi davranmaya çalıştı çünkü jisung'un kaba davranışlarına kendisi de kırılmıştı. asıl trip atması gereken oydu.
aradan saatler geçti, felix hyunjin'le ve kkami'yle birlikte vakit geçirdi, hyunjin'le birlikte akşam yemeği hazırlayıp yediler ve etrafı topladılar. açıkçası felix bu evde hyunjin'le birlikteyken eğleniyordu. şu anda jisung'la birlikte dışarıda olup jisung'un kaba davranışlarıyla ve tripleriyle uğraşamazdı.
işleri bittiğinde hyunjin felix'in yanına gitti.
"hadi hazırlan felix. gidiyoruz"
"nereye?"
"sergime tabii ki"
"saçmalama. ya orada görevlilerden biriyle karşılaşırsam?"
"merak etme sergi bu saatte kapalı. yolda karşılaşırsak da kaçarız."
felix hala bu konuda tedirgin olsa da kabul etti ve hazırlanmaya başladı çünkü hyunjin'in kendisi için hazırladığı özel bölümü gerçekten merak ediyordu.
ikili hazırlandılar ve sergiye gittiler. içeride ikisinden başka kimse yoktu bu yüzden felix tüm çizimleri istediği kadar inceleyebileceği için mutluydu.
hyunjin'in çizimleri gerçekten kusursuzdu. bütün tablolara hayranlıkla bakıyordu felix, fotoğraflarını çekiyor ve her saniye hyunjin'e övgüler yağdırmaktan kendini alıkoyamıyordu. hyunjin ise bu iltifatlar karşısında utanıyordu, tek yapabildiği teşekkür etmekti.
ve sonunda felix için ayrılan bölüme geldiler. felix o tablolara baktığında içinde bir burukluk hissetti. eskiden yaşadığı şeyler aklına gelmeye başladı, kendisini tuhaf hissetti. minho'nun jisung'a çektirdikleri, onu kendisine benzetmesi, onun intihar etmesini sağlaması, vücut parçaları, minho'nun kendisine olabilecek en iğrenç şekilde dokunması... yaşadığı her şey gözlerinin önünden geçti, gözleri doldu.
hyunjin felix'in kendisini kötü hissettiğini fark etti. yanına gitti, sarıldı ona. rahatsız etmek istemediğinden çok sıkı sarılmıyordu. yavaşça saçlarını okşamaya da başladı. felix ise hyunjin'in kollarındayken sakinleşmeye başladığını fark etti.
bir süre sonra sarılmayı bıraktılar ve sergiden çıktılar. ikili sessizce eve doğru yürürken hyunjin konuşmaya başladı.
"nasıldı?"
"kusursuzlardı. o kadar iyi çiziyorsun ki... ben de hep çizim yapmak istemişimdir ama asla sesin kadar yetenekli olamam"
"ondan bahsetmiyorum. bu gün jisung'la hiç konuştun mu?"
"hayır"
"bir gün boyunca normal bir insan gibi yaşamak nasıldı? gerçek olmayan hiç kimse yok, kendi ayakların üzerinde durabiliyorsun, hayata geri dönmüş gibi yada yeniden doğmuş gibi. eğer tedavi olursan bu günü her gün yaşayabilirsin."
"biliyorum... bu gün kesinlikle çok güzeldi, çok eğlendim. ilk defa jisung olmadan bir gün geçirdim ve güzeldi. ama yine de... açıkçası onu özlüyorum. hala keşke yanıma gelse diyorum. ama belki buna alışırsam... bilmiyorum hyunjin kafam çok karışık."
"anlıyorum" diye mırıldandı hyunjin. bir an önce onun tedavi olmasını istiyordu. onun iyiliği için istiyordu bunu.
yaklaşık yarım saat daha yürüdüler ve yürürken bir sürü konudan konuştular. felix gerçekten eğleniyordu. hyunjin'le iyi vakit geçiriyordu.
bir süre daha yürüdükten sonra aniden önlerini iki adam kesti. bunlar hastane görevlileriydi.
"kaçışın buraya kadarmış felix. lütfen zorluk çıkarma ve bizimle gel."
felix korkuyla hyunjin'in kolunu tuttu ve arkasına geçti. tekrar oraya gitmek istemiyordu.
"hayır. hayır gelmeyeceğim. rahat bırakın beni, ben iyileştim."
"hayır iyileşmedin. felix lütfen zorluk çıkarma. biz sadece senin iyiliğini istiyoruz."
felix hyunjin'e bir şey demesini istermiş gibi baktı ama hyunjin karışmak istemiyordu. evet, felix'in tedavi olmasını istiyordu ama bunu zorla değil kendi isteğiyle yapmasını istiyordu.
iki adam felix'i ikna etmek için biraz daha konuştular ama felix itiraz etmeye devam etti. neredeyse ağlayacak duruma gelmişti.
en sonunda görevliler dayanamadı. biri hızlı bir hamle yapıp felix'i sıkıca tuttu. felix çırpınmaya ve bağırıp ağlamaya başladı. "tamam- tamam gerçekten tedavi olacağım ama orada değil... lütfen beni o iğrenç yere geri götürmeyin oraya gitmek istemiyorum..!"
felix direnmeye devam ederken diğer görevli çantasından bir iğne çıkardı ve felix'e batırdı. bunun üzerine felix sakinleşti ve bayıldı. hyunjin ise bir şey yapmıyordu çünkü bu saatten sonra yapacağı herhangi bir şey etki etmeyecekti. her gün onu ziyarete gitmeye karar verdi. görevliler ise felix'i hastaneye, odasına götürdüler ve nazikçe yatağına uzandırdılar.
oda arkadaşı onu gördüğüne oldukça mutlu olmuşa benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hey you | hyunlix
Fanfiction★diğer ficim olan kill your parents'n 2. kitabıdır ★angst. ★ and if you don't know love i'll make the best of us and if you know so much why don't you give me love? ★ 𝒄𝒂𝒏 𝒘𝒆 𝒍𝒐𝒗𝒆?