25 7 58
                                    

-yazar anlatımından-

"lee felix. ziyaretçin var."

jisung'un gitmesinin üzerinden yarım saat geçmişti. felix kendini zar zor toparlamıştı ki hyunjin gelmişti. yanına gitti.

"hoş geldin lixieee. gözlerin neden şişmiş? ağladın mı?"

"biraz. ama sorun yok iyiyim"

"neden ağladın ki?"

"önemli bir şey değil boşver şimdi. hyunjiinn bir şey söyleyeceğim sana"

"söyleee"

"tedavi olmaya karar verdim. artık ilaçlarımı düzgünce içeceğim ve tedavi olacağım"

felix bunu dediğinde hyunjin inanamamış gibi baktı ona. ama aynı zamanda mutluydu da.

"ne?! felix sen ciddi misin? dalga geçme benimle"

"saçmalama hyunjin bunun şakası mı olur. çok ciddiyim hem de"

"sonunda... off kaldırsınlar şu camı, sarılmak istiyorum sanaaa"

hyunjin felix'ten daha çok mutlu olmuştu bu karara. önceki gelişlerinde de mutluydu ama bu sefer gözleri bile parlıyordu. küçük bir çocuğa dönmüştü, yerinde duramıyordu. bacaklarını sallıyor, sürekli saçlarıyla oynuyordu.

"sanırım kararını hissetmişim. bir şey getirdim senin için"

"ne getirdin?" 

hyunjin felix'in arkasındaki görevliye işaret etti. görevli küçük bir kutu getirdi. açtı kutuyu felix, içinde biri beyazımsı şeffaf, diğeri kahverengi iki tane yüzük vardı. bunlar çok zarif ve güzeldi. felix'in çok hoşuna gitmişti.

"hyunjin... bu çok güzel... hiç gerek yoktu.."

"hayır vardı" 

"teşekkür ederim"

gülümsedi hyunjin'e. o da gülümseyip kendi elindeki yüzükleri gösterdi felix'e. 

"bak, kendime de aldım. beyaz olan senin gibi, parlak bir gün ışığı gibi. kahverengi olansa benim gibi, ay ışığı gibi. ayın ışığını nereden aldığını biliyorsun zaten"

felix hyunjin'e gülümseyerek bakıyordu. sözleri karşısında utanmıştı ama hoşuna da gitmişti. o an emin oldu doğru seçimi yaptığına. 

iki yüzüğü de hyunjin gibi, aynı parmağına taktı. bir süre daha konuştular. sonra zaten süreleri bitti ve felix o iğrenç yere geri dönmek zorunda kaldı. ama artık daha mutluydu. biraz daha dayanabilirdi buraya, zaten sonra iyileşip gidecekti.

aradan bir süre geçti, yaklaşık bir ay. felix ilaçlarını düzgünce alıyordu, her gün hyunjin'le konuşuyordu. ne zaman başına kötü bir şey gelse parmağındaki yüzüklere bakıp bunun üstesinden gelmeye çalışıyordu.

iki ay geçti. oda arkadaşı hala aynıydı ama felix daha iyiydi. az kalmıştı zaten, birkaç güne buradan çıkacaktı.

üç ay geçti. ama felix hala oradaydı. 

"felix... gerçekten ilaçlarını alıyorsun, değil mi?" hyunjin her gün olduğu gibi tekrar felix'i ziyarete gelmişti. ama bu sefer üzgündü, biraz da kırgın. felix'in kendisine yalan söylediğini düşünüyordu.

"evet gerçekten alıyorum. tedavimi en iyi şekilde tamamlıyorum"

"o zaman neden hala seni bırakmadılar? jisung'un çoktan gitmesi lazımdı"

"gitti zaten. hyunjin gerçekten yalan söylemiyorum. üç aydır jisung'u görmeyi bırak sesini bile duymuyorum. neden böyle olduğunu anlamıyorum"

hyunjin sustu. cevap vermedi. felix sanki hyunjin'in ellerini tutmak istermiş gibi ellerini cama dayadı.

hey you | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin