21 7 34
                                    

bu ve yayınlayacağım birkaç bölüm daha kısa olacak, olaylara geçiş bölümleri gibi düşünüünnn

iyi okumalaarrr❣️

-felix'in anlatımından-

gözlerimi açtım. ışıklar gözlerimi acıtsa da alışmaya çalıştım ve tamamen açtım. yorgundum. yavaşça yatağımda doğrulmaya çalıştım ve oturdum. etrafıma göz gezdirdiğimde kimse yoktu. yine buraya geri dönmüştüm.

"hyunjin'in yanında baya eğleniyordun. hani seni bırakmayacak gibi davranıyordu?"

sesin geldiği yöne baktığımda jisung orada oturuyordu. geri gelmişti. onu özlemediğimi söyleyemem ama böyle konuşması moralimi bozuyor. cevap vermedim. jisung'a bakmayı bıraktım ve tekrar önüme baktım.

jisung yanıma geldi ve sarıldı bana. karşılık vermedim. 

"benden başka kimseye güvenmemen gerektiğini ne zaman anlayacaksın lixie'm?" diye mırıldandı ve saçlarımı öptü. bu hareketleri hoşuma gitse de son zamanlardaki kaba davranışları yüzünden kırılmıştım. ama yine de ben de ona sarıldım çünkü hyunjin'in yanındayken onu özlemiştim. hyunjin de kırdı beni, ona olan güvenim tamamen sarsıldı.

"işte böyle. bir daha benden başka kimseyle bu kadar yakınlaşma. unutma, ben senin zihnindeki jisung'um, sen nasıl olmamı istersen ben de öyle olurum. sadece bana güvenebilirsin."

"öyleyse neden kaba davrandın bana? ben bunu istemiyordum."

"sinirlenmiştim çünkü... özür dilerim. bu konuyu kapatıp tekrar eskisi gibi olamaz mıyız?"

"oluruz tabii k-"

"felix ziyaretçin var."

tam jisung'la aramızı düzeltmiştik ki görevlilerden biri geldi. ziyaretçim olacak kim vardı ki? hyunjin de beni bırakmıştı zaten.

görevliye cevap vermeden ayağa kalktım ve onu takip etmeye başladım. birlikte ziyaretçi odasına kadar gittik. gelen kişi hyunjin'di. karşısına oturdum, aramızda bir cam vardı. görevli ise arkadan bizi izliyordu.

"neden geldin?" dedim soğuk bir sesle.

"seni bırakacak değilim herhalde. o an müdahale etmediğim için özür dilerim. ama bir yandan iyi old-"

"hayır iyi falan olmadı. bu sikik yerde bir dakika bile kalmayacağım."

"felix lütfen.."

"hayır dedim."

"jisung yine geldi, değil mi? fikirlerini değiştirmeye çalışıyor. neredeyse ikna olmuştun tedavi olmaya, normal bir hayat yaşamaya... neden böyle yapıyorsun.."

cevap vermedim, haklıydı çünkü. neredeyse ikna olmuştum ve hatta tedavi olacağımı hyunjin'e bile söyleyecektim. ama burada değil. başka bir hastaneye gidecektik, burada kalmayacaktık. ben bunu istiyordum ama o görevliler beni yakalayınca bunu yapamadım.

"felix lütfen. bak hastanedesin zaten. jisung gerçek bile değil, senin düşüncelerini değiştirmesine izin verme. benimleyken yanına hiç geldi mi? hayır. sence seni gerçekten önemsiyor mu? gerçi gerçek bile değil duyguları bile yokt-"

"hyunjin sus. yeter." 

deyip çıktım oradan. hyunjin hala arkamdan konuşmaya devam ediyordu. hatta bir ara "kkami seni özledi" dediğini bile duydum. 

her ne kadar istemesem de odama geri döndüm. şanslıyım ki jisung dışında kimse yoktu.

"kimmiş gelen?"

"hyunjin"

"neden gelmiş?"

"tedavi olmam gerektiğiyle alakalı bir şeyler zırvaladı. ben de dinlemedim, çıktım oradan"

"iyi yapmışsın."

jisung'la biraz daha konuştuk. onu sadece birkaç gün görmememe rağmen çok özlemiştim. bir konuşmaya devam ederken odanın kapısı açıldı. oda arkadaşım gelmişti. 

onunla tekrar muhattap olmak istemediğim için hızla çıktım odadan. beni gördü ama neyse ki beni durdurmaya çalışmadı. açıkçası şaşırdım biraz bu duruma. normalde böyle değildi, beni rahat bırakmazdı. belki de ben burada değilken yeni bir kurban bulmuştur kendine.

biraz dışarı çıktım ve bahçede gezindim. zaten sonra tedavi zamanı geldi. ilaçlarımı almadım yine. eski hayatıma geri dönüyorum yavaş yavaş. oysa ki kaçtığım zaman çok güzeldi. 

saat geç olunca mecburen odama dönmek zorunda kaldım. yine o iğrenç adamla aynı odada kalacağım. ondan nefret ediyorum. 

odanın kapısının önüne geldiğimde gergindim. içeriye girince onu görmezden gelmeye karar verdim. gerginliğimi belli etmemeye çalışacaktım.

derin bir nefes aldım ve yavaşça kapıyı açtım, arkamdan da kapattım. sanki o burada değilmiş gibi yatağıma geçtim. ona sırtımı döndüm, üzerimi yorganla örtüp gözlerimi kapattım.

"hoş geldin felix" 

bir şey demedim. ses tonundan bile iğreniyorum. bugüne kadar yaptığı şeyler için onu asla affetmeyeceğim. 

"uzun süredir burada birlikteyiz. bir merhaba bile demeyecek misin? özledim seni, yapma böyle..." 

cevap vermemeye devam ettim. o burada değil gibi davranacağım. o burada yok.

"çok sıkıcısın... bugün ilk günün diye karışmayacağım ama yarın da aynısını bekleme."

yine başlıyorduk. tekrar başa dönmüştüm ve bundan kurtuluşum olacağını düşünmüyorum.


hey you | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin