estues -jeongcheol

vi

Seungcheol birkaç saniyedir karşısındaki bedene bakıyordu. Kahve saçlı olan gencin şaşırmış ifadesi ve Jeonghan'da gezinen bakışlarına karşılık elini alnına götürdü. "Hannie?" Beyaz tenli olan yüzüne sahte, yapmacık bir gülümseme yerleştirdi. "Yarın sabah görüşürüz diye düşünmüştüm" dedi aynı yapmacık tavırla. "Ne işin var burada?"

"Onu sana sormak lazım" Joshua, bir şey söylemek için dudaklarını araladığında Seokmin'in sesi ile susmak zorunda kaldı. "Kim geldi?" bakışlar Seokmin'e döndüğünde ortamı saran birkaç saniyelik sessizlik "içeri girsenize" demesiyle bozuldu. Seungcheol ve Jeonghan bir şey demeden içeri girdiğinde siyah saçlı olan daha fazla dayanamadı. "Ne oluyor?" dedi elindeki valizini kapının ağzına bırakıp. "Yokluğumu fırsat mı bildin?"

"Seungcheol bilmiyor muydu?" Joshua'nın bir anda ortaya attığı soru ile kapı ağzında birbirlerine bakmaya devam eden dörtlüden Joshua ve Seungcheol sorgular bakışlarını Seokmin'e sundu. "Neyi bilmem gerekiyor?" dedi gözlükleri arkasından bakarken. "Joshua ile bir süredir birlikteyiz"

"Ne? Böyle bir şey vardı madem daha önce neden söylemedin bana?"

"Eve uğradığın mı var hyung"

"Ya tamam neyse ne artık uzatmanın anlamı yok" Jeonghan'ın söylediği şeyden sonra salona geçtiler. Seungcheol karşısında oturan arkadaşına dik dik bakmaya başladığında aklına birkaç soru takılmıştı ve düşündükçe tuhaf duygulara itiyordu kendisini. Söylememesine üzülmüştü şahsen. Kendisinin gizlisi saklısı yokken böyle bir şeyi bilmemek gerçekten kırıcıydı.

"Asıl sen ne arıyorsun burada?" Joshua'nın bir anda yönelttiği soru ile Jeonghan oturduğu yerde kıpırdandı ve rahat bir tavırla "ben de Seungcheol ile birlikteyim" dedi. Gözlüklü olan, yanındaki bedenin söylediği şeyle bakışlarını ona çevirdi. Jeonghan kendisine dönüp rahat bir tavırla göz kırpmıştı. Bu adam neden sürekli böyle şeyler söyleyip duruyordu?

"Sen şuna evden şutlandım desene" Jeonghan omuz silkti sadece. Seungcheol ikilinin yakın olduğunu bilmiyordu. Aklına takılan şeyi sormak için dudaklarını araladı. "Siz ikiniz yakın mısınız?" Seungcheol'un soracağı soruyu Seokmin sordu bir anda. "Son bir yıldır evet" dedi sarı saçlı olan. Seungcheol hafifçe kafa sallayıp beyaz tenli olandan çekti bakışlarını. Joshua ile arkadaş olmasına şaşırmıştı. Sadece aynı şirkette çalışan iki kişi olarak muhabbetleri var sanmıştı.

O gecenin devamında hepsi yıllardır tanışıyormuş gibiydi. Salonda birlikte oturuyorlardı. Jeonghan ve Seungcheol izledikleri program hakkında yorumlar yaparken Joshua, Jeonghan ve Seungcheol arasındaki ilişkiden şüphelenip sürekli ikiliyi izliyordu. Bu durumu fark eden Seokmin ise mutfağa geçtiklerinde, elindeki bardakları tezgaha bırakırken dile getirdi. "Tüm gün ikisini mi izleyeceksin?" dedi sevgilisine bakarak. Joshua kafa sallayarak onayladı. "Evet"

Seokmin kalçasını tezgaha yasladı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Aralarında bir şey olsa söylerlerdi zaten sevgilim" dedi solunda kalan sevgilisine dönerek. Joshua'nın bunun peşine düşme sebebinin sadece can sıkıntısı ya da ileride dalga geçilmelik bir konu arama zahmetine girmemek için olduğunu biliyordu. Bu yüzden biraz da olsa ona uymak eğlenceli olabilirdi aslında.

Seokmin, kendisine bir şeyler dolduran sevgilisine doğru uzanıp elini çenesine götürdü ve kendisine bakmasını sağladı. "Neden bu kadar merak ettin?" diye sordu sakin bir tonda. "Bir sebebi yok. Sadece Jeonghan'ı bazen anlayamıyorum. Seungcheol evde salya sümük ağlayarak gezsin istiyorsan işin peşini bırakırım tabi" Seokmin güldü ve uzanıp sevgilisinin dudaklarına bir öpücük kondurdu.

"Seungcheol aslan burcu" dedi sadece. Joshua yüzünü buruşturup doldurduğu bardağı eline aldı. "Yani işin peşini bırakayım?" uzun olan "hmhm" diyerek onayladı. Joshua anladığını belirtir bir şekilde kafa salladıyıp gülümsediğinde aralarındaki tatlı atmosfer içeri giren Seungcheol ile bölünmüştü. İki sevgili aynı anda siyah saçlı olana döndüğünde Seungcheol "odanın birisini Jeonghan'a verdim" diyerek buzdolabına uzandı. "Üç oda var" Seokmin'in söylediği şeyi kafa sallayarak onayladı.