xix

131 14 58
                                    

Jeonghan, kendisine bir şey demeden giden sevgilisini aramaya devam ederken sonunda aramayı kapatmış ve oflayarak Seungcheo'un sandalyesine oturmuştu. Nereye gideceğini söylemeden gitmiş olması endişelendirirken elini sarı saçlarına geçirdi ve geriye attı. Şirkettekilerin çoktan mesai saati bitmiş ve evlerine dağılmışlardı. Jeonghan içten içe iyice meraklanırken ayaklandı ve odanın içinde gezinmeye başladı. Kendisi mi evhamlanıyordu yoksa normal miydi çözemiyordu da.

Telefonuna düşen bildirim ile hızlıca masanın üstüne bıraktığı telefonuna uzandı Jeonghan. Bir umut Seungcheol'dan bildirim gelmiştir diye ekrana bakarken gördüğü şeyle kaşlarını çattı ve bildirime tıkladı. Karşısına çıkan fotoğrafların üstündeki abartılı yazıyı okumamıştı bile. O an bedenini bürüyen anlamsız kıskançlık gözünü kör etmişti sanki. Bu kadar kıskanması gereken bir şey miydi bu? Bilmiyordu. Sadece Seungcheol'un kendisine bir şey demeden gidişine sinirlenmişti.

Telefonunu cebine atıp masanın etrafına bakındı arabanın anahtarını bulmak için. Ardından çekmeceyi açıp anahtarı bulmak için karıştırdığında bulmuş ve hızlıca odadan çıkmıştı. Madem Jihyo ile görüşecekti bunu neden daha önce söylememişti ki? Sonuç olarak sevgilisiydi ve buluştuğu kişi daha önce evleneceği kişiydi. Kendisi mi gereksiz kıskanıyordu bilmiyordu ama şu an tek istediği eve gitmekti.

Asansöre binip otoparka inmek için beklediği sırada zemin kat düğmesi yanmıştı. Seungcheol ile şu an karşılaşmak istemiyordu ama çok geçti. Ona yanlış bir şey söyleyip kırmak istemediği için kaçacaktı yine ve yine. Sakinleşmek adına gözlerini kapatıp derin nefesler aldı. Aslında sakin sayılırdı ama Seungcheol ile karşılaşınca ne gibi bir tepki vereceğini bilmiyordu. Sadece haber vermeyişine çok kızmıştı.

Asansör zemin katta durdu. Kapı aralandı ve siyah saçlarıyla Seungcheol karşısında belirdi. Hiçbir şey demedi. Bakışlarını kaçırdı. Asansörün bir köşesine geçip kendisine merakla bakan bedeni görmezden geldi. Ona bakmamak için kendisini zorlarken Seungcheol yanına yanaşmış ve eline uzanmıştı. "Sevgilim, bir sorun mu var?" Jeonghan bakışlarını kahve irislere çevirdi. Sustu. Ona bakmak bile affetmesine neden oluyordu. Asansör otoparka indiğinde elini çekerek asansörden indi Seungcheol'un arabasını bulmak adına yürüdü.

"Jeonghan, bir şey mi oldu neden kaçıyorsun?"

"Kendimi sinirli hissediyorum Seungcheol. Lütfen ne olduğunu sorma ve peşimden gelme" Seungcheol anlamıyordu. Jeonghan ise arabayı aramaya devam ediyordu. "İyi de neden?" Sarı saçlı olan arabayı bulduğunda oraya doğru yürümeye başladı. Aldatılmışlık hissi bütün bedenini ele geçirmiş, kaçmasını isterken Seungcheol kolundan tutup durdurmuştu. "Jeonghan, kaçmayı bırakıp anlatır mısın lütfen. Ne oldu, neden kaçıyorsun?"

"Bana neden haber vermiyorsun? Ben bir şey oldu diye endişelenirken sen Jihyo ile mutlu bir şekilde yemek yiyordun. Kim bilir kaç kere aradım ya da mesaj attım sana. En azından neredye gittiğini söyleseydin Seungcheol"  Sarı saçlı olan, kolunu çekip arabaya bindi ve kapıyı sertçe kapattı. Kötü bir şey söyleyip söylemediğini gram bilmiyordu. Şu an sadece kaçıp gitmeye ve sakinleşmeye ihtiyacı var gibiydi.

Seungheol ise endişeli bir şekilde hızlıca diğer koltuğa binmek adına arabasının kapısını açtı ama pek başarılı olamadı. Hatalıydı. Bunun farkındaydı ve telafi etmek istiyordu. Sevgilisini öpmek, özür dilemek ve pişmanlığını her şekilde dile getirmek istiyordu. "Jeonghan, sevgilim" her ne kadar seslense bile tepki vermiyordu. Onun yaşadığı şeyleri tetikliyor oluşu yüzünden kendisine kızıyordu. Daha dikkatli olmalıydı. Onu üzgün görmek bile istemiyorken kendisi üzmüştü.

Arabanın açılan kilidiyle hiç düşünmeden arabaya binmiş ve kapıyı kapatıp sevgilisine dönmüştü. Jeonghan, direksiyonu tutmuş, kafasını da ellerine yaslamış öylece duruyordu. O an kendine ne kadar küfür varsa etti Seungcheol. "Sevgilim" dedi usulca. "Özür dilerim. Aklımdaydı ama iş arasında unutmuşum. Benim hatam biliyorum ama susma böyle lütfen" Jeonghan, usul usul konuşan sevgilisini hemen affetmişti ama tepki vermemişti. Bazı şeyleri abarttığını bildiği için bunu kafasında normal bir şey olarak kodlamaya çalışıyordu.

estues -jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin