İlişkilerini açıklamanın nasıl sonuçlar doğuracağını ikisi de bilmiyordu artık. Sadece hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Jeonghan için bu durum biraz daha farklıydı çünkü işte, çalışma arkadaşlarıyla yüzyüze olan kendisiydi. Seungcheol'a oranla gözler daha çok üstündeydi ve bu durum gerçek anlamda rahatsız hissettirmeye başlamıştı. Özellikle birkaç kişi sanki kötü sözler söylemek için rahat bir an bekliyor gibiydi.
Kafasını önündeki kağıtlardan kaldırıp karşısındaki ekrana döndü ve işiyle ilgilenmeye devam etti. İlişkilerini açıklamalarının üstünden sadece iki gün geçmiş olmasının verdiği tazelik anlamsız geriyordu. Bakışları sürekli olarak Seungcheol'un odasına kayıyor ve sevgilisine bakarak içindeki bu gerginliğe su serpiyordu kendince. Nefesini dışarı verip önüne döndü sadece. Bu tür şeyleri düşünmek yaşanacak olan şeyi değiştirmeyeceği için işiyle ilgilenmeye devam etti Jeonghan. İlişkilerini açıkladıktan sonra odasına çağıran sevgilisi yeterince içini rahatlatacak şeyler söylemişti ayrıca.
Şirket işlerinin yoğunluğu yüzünden düşünmeye fırsatı bile olmayan iki sevgiliden Seungcheol, kendileri ile anlaşma iptal eden kişiler hakkında bilgi ediniyordu. Bunun olacağını biliyordu. Kâr oranı düşse bile şirket hiçbir şekilde maddi bir zarar görmüyordu ama bu görmeyeceği anlamına da gelmiyordu. Yeni bir koleksiyon gerekiyordu. Yeni ve oldukça özel. Aklına şu an için sadece Anneler Günü gelmişti. O gün için tabi ki bir planları vardı ama göz kamaştırdığını düşünmüyordu.
Bir anda oturduğu yerden kalktı ve odasından çıkmak adına kapıya ilerledi. Aklında gelen şeyi bir an önce yapma isteği bütün bedenini sarmışken kapıyı açtı ve çalışanların kendisini görebileceği bir noktaya geçti. Sevgilisi de dahil hepsi işiyle ilgileniyordu. Boğazını hafifçe temizleyip bakışların kendisine dönmesini sağladıktan sonra gülümsedi. "Anneler Günü konseptimizi değiştiriyoruz" dedi. Şaşkın bakışlar eşliğinde dikilmeye devam ederken gözüne kestirdiği iki kişiyi seçerek "Youngji ve Soobin, yarından itibaren küçük bir röportaj için sokaklara çıkın. İnsanlara anneleriyle ilgili sorular sorun ve tabi ki önümüzdeki Anneler Günü için ne almak istediklerini de"
"Ama Bay Choi-" kendisine seslenen sevgilisini duymazdan geldi ve konuşmasına devam etti. "Bunları yaparken kayıt altına da alın. Röportaj sonrası izinleri dahilinde paylaşacağımıza dair bir belge de hazırlayıp imzalatın"
"Neden bir anda değiştirmeye karar verdiniz?" Seungcheol, sarı saçlı olana döndü ve rahat bir ifadeyle ellerini cebine koydu. Yüzüne, gamzesini gösterecek türden bir gülümseme yerleştirdi ve "batıyoruz" dedi. Tabii ki şakaydı. Şaşıran ve nasıl olduğunu soran bedenlere döndü Seungcheol. "Şaka yapıyorum, sakin olun. Sadece bir şeyler istediğim gibi olmadı ve değiştirmeye karar verdim. Siz ikinize güveniyorum" Youngji ve Soobin ikilisi anlamaz bakışlarını birbirine sundu sadece.
Ssungcheol tekrar odasına adımlarken Jeonghan da onun peşinden gitmiş ve onunla birlikte odaya girmişti. "Ne oldu?" Jeonghan kapıyı kapatırken sorduğu sorunun ardından sevgilisine döndü. "Anlaşmayı bozanları pişman etmek istiyorum sadece" rahat bir tavırla sandalyesine oturan bedene bakarken nefesini dışarı verdi. "Başka bir sebebi yok yani?"
"Hayır" karşısındaki sarı saçlı olana bakarken aklına gelen şeyle tekrar araladı dudaklarını. "Bu arada dedem bizim için yeni bir ev verdi. Bu akşam oraya gideceğiz"
"Gerek var mıydı eve?"
"Ben de aynısını dedim ama dinlemedi. Hadi sen de işine dön de şimdi arkamızdan konuşmasınlar" Jeonghan güldü. "Ne konuşacaklarmış?" Meraklı tavrı daha çok alaya alır türdendi ama sevgilisinin kendisine bu denli güzel bakması içten içe meraklandırmıştı. Seungcheol'un sarı saçlı olana hayranlık duyan bakışları sürmeye devam ederken dudaklarını birbirine bastırdı. Gerçek anlamda bu adama ait olma düşüncesi içini kıpır kıpır ediyordu. Dünya üzerindeki gördüğü ve görebileceği tek güzellik kendisini seçmişti. Mükemmel bir histi.
"'Sevgilisini çalıştırmamak için yanına çağırıyor' gibi" sarı saçlı olan, kafasını eğerek kıkırdadı ve odadan çıkmak adına kapıya döndü. "İyi çalışmalar o zaman Bay Choi" dışarı çıkmadan önce bir öpücük yolladı ve öyle çıktı odadan. Gerisinde bıraktığı beden, arkasından gidişini izlemekle yetindi o an. Masasına oturup işiyle ilgilenmeye başlamadan önce kendisine bakıp gülümseyen sevgilisinden bakışlarını alamadı bile. Yoon Jeonghan gerçek anlamda büyülüyordu.
Çalmaya başlayan telefonu ile masanın üzerindeki telefona döndü ve arayan numaraya baktı. Dedesi yine bir şeyler demek adına ararken nefesini dışarı verdi ve telefona uzandı. Aramayı açıp telefonu kulağına götürdüğünde yaşlı adamın bağırışı ile geri çekti. "Ne demek konsept değişikliği yapıyorsun?"
"Sakin olur musun?"
"Bu bizim yıllardır yaptığımız konsept Seungcheol. Bir ay kala konsept değiştirmek ne demek? Delirdin mi sen?" Nefesini dışarı verip oturduğu yerden kalktı ve yere kadar uzanan camın önüne geçip Seul'e bakınmaya başladı. "Delirmedim. Sen bana bu şirketi bıraktın ve ben artık insanlara değişimi gösteriyorum. Farklılıklar ya da yenilikler, artık ne dersen. Biliyorum bu kadar geç yapmamam lazımdı ama bir yandan da anlaşma bozanları da üzmek istiyorum. Lütfen bu sefer karışmayıp bana güvenebilir misin?"
Hattın diğer ucundaki sessizlik beklediği br sessizlikti. Dedesinin huysuzluğu sanki gün geçtikçe artıyordu ve bu zaptedilemez bir hal alıyordu. "Güveniyorum" yaşlı adam dediği şeyden sonra eklemeye devam etti. "Bu konuda Jihyo da çok başarılı. Beni hemen kestirip atma ve gidip ondan bu konuda yardım iste. O artık şirketin sahibi belki ortak olur ve bu şekilde yürütürsünüz. Jihyo zeki bir kadın Seungcheol. Ona danış"
"Peki, yapacağım" aramayı kapattıktan sonra dedesinin söylediği gib Jihyo ile görüşmek adına onu aradı. Birkaç saat sonrası için randevu aldıktan sonra işiyle ilgilenmek için tekrar masasına doğru adımladı. Zaten istekileri ortaklık bu şekilde gerçekleşeceği için içi de rahattı ama Jeonghan'a da söylemesi gerekiyordu. Gitmeden önce ona haber vereceğini aklına not etti ve işine döndü.
"Tekrar görüşmek sevindirdi" Jihyo'nun söylediği şeyle siyah saçlı olan gülümsedi. "Beni de" dedi. İkili sohbet ederek yemeklerini yemeye devam ettiler. Jihyo, ilişkileri hakkında çok özel olmayacak birkaç soru sorduğunda Seungcheol cevaplamıştı. "Bay Lee'nin karşı çıkmaması tuhaf" dedi Jihyo. "Çok çabuk kabullenmiş gibi"
"İşleri batırmadığım sürece pek karışıp sorun etmiyor" Jihyo şarabından bir yudum almadan önce "kıskandım" dedi. Seungcheol ise sadece gülümsedi. Açıkçası bu durum içten içe işkillendiriyordu ama yine de pek üstünde durmayı seçmemişti. Belki de düşünmeyip akışına bırakmak daha mantıklıydı.
"Bir ay kala konsept değiştirmişsin. Şirkette durumlar nasıl? Karışık mı?"
"Şu an değil ama yakında karışacak gibi duruyor" elindeki çatalı tabağın kenarına bıraktı ve nefesini dışarı verdi. "Açıkçası bu konuda yardım alabileceğim tek kişi de sensin Jihyo. Fikirlerine ve sana ihtiyacım var" genç kadın gülümseyip şarabından bir yudum aldıı. "Bizim ortaklık yine mi söz konusu yoksa" Seungcheol güldü. "Öyle sanırım"
"Doğruyu söylemek gerekirse reddedebileceğim bir teklif değil. Senin fikirlere, benimse bilinmeye ihtiyacım var. Her ne kadar iyi şirketler olsak bile bu piyasada sizi geçebilen bir tane bile yok. Tüm gün sizi övmeyeceğim ama aklındaki şeyler için fikirlerimi söylerim Seungcheol" masanın üzerinden elini uzattı ve gülümsedi Jihyo. "Şans bizimle olsun" Seungcheol gülümseyip uzatılan eli tuttu ve tekrarladı. "Şans bizimle olsun"
-
Jeonghan hayatinizi kaydiracak sizinVe evet ficin adini yine estues yaptim (sebebi diger bolum 🙈)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
estues -jeongcheol
Fanficyou ease my mind, you make everything feel fine. Yoon Jeonghan x Choi Seungcheol |18.03.24 ©chxsewonu