xx

95 17 18
                                    

Seungcheol, gecenin devamında sevgilisini yeni evlerine götürmüş ve yaptığı aptallığın özrü olarak bir bebek gibi ilgilenmeye başlamıştı. Önce sıcak bir duş aldırmış, ardından üstünü giydirmişti. Elindeki kurutma makinesiyle sevgilisinin sarı saçlarını kuruturken ondan gelen söylenmeleri duymamazlıktan geliyordu. Bacakları arasına, yatağın hemen önüne çökmüş bedenin nemli saçlarında parmaklarını gezdirirken Jeonghan kendisine dönmüş ve kurutma makinesini alıp kapatmıştı.

"Sen iyi misin Cheolie? Stresli duruyorsun ve beni dinlemiyorsun bile" siyah saçlı olan, sevgilisinin gözlerinin içine bakarken nefesini dışarı verdi ve elini alnına götürüp ovuşturdu. "Bugün için özür dilerim Jeonghan. Senin bana olan güvenini kırmış gibi hissediyorum" sarı saçlı olan genç gülümseyip sevdiği adamın elini tuttu. "Öyle bir şey olmadı Seungcheol" dedi sadece.

"Yine de özür dilerim. Beni affettiğini bilsem bile kendimi affedemiyorum"

"Seungcheol, birine güvenmekle ilgili sorunlarım var evet ama bazı şeyleri ben de kafamda çok kuruyorum. Unutabilirsin, bu çok normal. Gerek şirket gerek kendi hayatımız şu an karışık durumda. Sadece o an aşırı tepki vermiş olabilirim. Açık konuşmak gerekirse biraz da kıskandım. Jihyo ile tekrar görüşmen ve hakkınızda yapılan o haberi görmem daha çok sinirlendirdi."

Seungcheol, uzanıp Jeonghan'ın alnına bir öpücük kondurdu. "Kıskanılacak bir şey yoktu. Sadece anlaşma için olan bir şeydi. Bir dahakine dikkat edeceğim, söz veriyorum." Jeonghan kafasını iki yana sallayarak oturduğu yerden kalktı ve kollarını sevgilisinin boynuna sardı. "Seni affettim Seungcheolie. Şimdi bunu düşünmeyi bırak ve şu yeni koleksiyonu düşün. En ufak hatanda batarız biliyorsun"

Seungcheol, sevgilisinin beline kollarını sarmış, kafasını da göğsüne yaslamış bir şekilde dururken gözlerini kapattı ve nefesini dışarı verdi oflarcasına. "İyi mi yaptım bilmiyorum. Ortaklıktan sonra tüm her şeyi Jihyo'ya yıkasım var" Jeonghan kıkırdadı. "Bana kaçma diyen adama bak sen" Seungcheol gülümsedi sadece.

Jeonghan'ın eşsiz kokusunu ciğerlerine doldururken biraz daha böyle kalabilmek adına kaslı kollarını sıkılaştırdı. Saçlarında dolanan parmaklar iyice uykusunu getirirken Jeonghan'ı yanına çekti. Sevgilisinin ufak çaplı bağırmasından sonra ona bakıp kıkırdadı. "Korktum, aptal herif" Seungcheol'un gülüşü odayı doldururken Jeonghan da ona eşlik etti. Gerçeklik değil de bir rüyanın içinde gibiydiler. Özellikle Seungcheol. Jeonghan'a ne zaman bu kadar aşık oldu bilmiyordu bile.

Sevgilisini izlemeye devam etti siyah saçlı olan. Jeonghan'ın bakmaya doyamadığı toprak gözlerinde kaybolup gidiyordu yine. Doyamıyordu bakmaya. Jeonghan'ın kendisini seçmiş oluşu içindeki aşkı körüklüyordu resmen. Bir peri masalından fırlamış gibi duran bu adama hayran olmamak elde değildi zaten.

"Seni affettiğimi söyledim Seungcheol" Jeonghan'ın söylediği şeyle anlamaz bakışlarını sundu. "Bana seni affetmemi ister gibi bakıyorsun. Kendimi suçlu hissediyorum" yatağın ortasında öylece uzanan ikiliden Seungcheol, dudaklarını birbirine bastırıp sevgilisinin sarı saçlarına götürdü elini. "Öyle baktığımın farkında değilim sevgilim. Sadece," duraksadı. Jeonghan'ın güzel yüzünü inceleyip "bilmiyorum" dedi. "Onca şeyden sonra seninle burada böyle olmak tuhaf hissettirdi. Birkaç ay önce hepsi hayal gibiydi"

Jeonghan yanağındaki eli tuttu ve Seungcheol'a doğru yaklaşıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Geri çekilip hiçbir şey demeden sevgilisine sokuldu. Seungcheol ise kollarını sevgilisine sarıp sarı saçları arasına bir öpücük kondurdu. Sessizliğin çok şey anlattığını şu an daha iyi anlamıştı Seungcheol. "İyi geceler" diye mırıldanan sevgilisine "sana da sevgilim" diyerek karşılık verdi sadece.

estues -jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin