ix

94 12 11
                                    

Seungcheol kendi düşünceleriyle geçirdiği günlere yenisini eklemiş bir şekilde karşısındaki bedene bakıyordu. O günden sonra Jeonghan ile neredeyse on gündür konuşmamıştı. Aynı evin içinde birkaç kelimelik cevaplarla idare ediyorlardı ve bu gerçek anlamda canını sıkmaya başlamıştı artık. Onunla doğru düzgün konuşmak ve her şeyi yoluna sokmak istiyordu. İstiyordu ama yapamıyordu çünkü dedesi yüzünden o kadar meşguldü ki. Saçma aile yemeğinden sonra sürekli davetlete gidiyor, yeni yüzlerle tanışıyor ve şirket hakkında konuşuyordu.

Yine o saçma tanışmaların birisindeydi. Daha doğrusu bir toplantıdaydı. Birkaç gündür dedesi ile toplantılara giriyordu ama bu ortama o kadar alışık değildi ki bir an önce bitsin istiyordu. Yine de bunlara alışması gerekiyordu. Artık U&K şirketinin yeni varisi kendisiydi. Sahte gülüşlere ve insanlara alışmalıydı. Gerçi istemiyor da sayılmazdı. Bir yanda işleri batırırsa her şeyin boka saracağı gerçeği varken bile bunu deneyimlemek istiyordu.

Karşısındaki adama bakmayı bırakıp gözlüğünü düzeltti Seungcheol. Önündeki kağıtlarda yazan şeylere bakınırken diğer yandan da adamı dinliyordu. "Üst düzey bir kaliteniz olduğunu herkes biliyor. İnsanlar sizin yeni bir tasarımınız için çantayla para vermeye de hazırken neden bunu değerlendirmiyoruz ki? Bizim aklımızdaki tasarım ve sizin o eşsiz mücevherleriniz ile şekillenirse insanlar meraklanacaktır eminim ki"

Seungcheol arkasına yaslanıp gözlükleri ardından adama döndü tekrardan. "Merak duygusunu uyandırmak o kadar kolay bir iş değil Bay Kim. Bunun için reklamınızı iyi yapmanız gerekir. Sizin kafanızda mükemmel olan şey bazılarına sıradan ya da demode gelebilir. Ayrıca tasarımınızı inceledim ve yakut gibi bir mücevheri bunda harcamamız pek kâr işi olmaz"

Bay Lee torununu onaylarcasına lafa girip birkaç şey daha eklediğinde Seungcheol onu dinlemeye başladı sadece. Geçen birkaç saatin sonunda herkes ayaklandığında siyah saçlı olan gülümseyerek karşısındaki adamın elini sıktı. "Sizinle tanışmak bir şeref, Bay Choi" adamın söylediği şeyden sonra dudaklarını birbirine bastırdı. "Aynı şekilde sizinle tanışmak da öyle" dedi ve elini bıraktı adamın. Giden bedenlerin arkasından baktından sonra nefesini dışarı verdi.

"İyi iş çıkarıyorsun" yaşlı adamın söylediğiyle bir şey demeden kafasıyla onayladı sadece. "Tasarımları çok sıradandı. Pahalı bir mücevheri öyle bir şey için harcamak gerçekten aptallık olurdu" yanına gelen dedesi kolunu omzuna attı ve gülümsedi. "Böyle devam edersen gözüm arkada kalmaz"

İkili toplantı odasından çıktığında Seungcheol kendisi için verilmiş odaya gitmek adına dedesinden ayrıldı. Odaya girip kapıyı kapattığı an kendisini sandalyesine bırakmış, gözlüğünü çıkarmış ve arkasına yaslanmıştı. Gözlerini kapattı sadece. Koşuşturma arasında aklına getirmek istemese bile Jeonghan sürekli aklının bir köşesindeydi ve sürekli hayatına müdahele ediyordu resmen.

Tıklanan ve açılan kapı ile bakışları o yöne döndüğünde Seungcheol gözlerini araladı. Kahve gözleri içeri giren dedesini izlerken oturduğu yerde doğruldu. "Bir şey mi oldu?" sorduğu soruyla yaşlı adam "hayır" anlamında kafasını salladı ve masanın karşısındaki sandalyeye oturdu. "Bugün bir planın var mı?" yöneltilen soru ile dudaklarını birbirine bastırdı. "Yok" dedi sadece. "İyi o zaman kalk gidelim" Seungcheol tuhaf bakışlarını yaşlı adama sunarken kaşları çatıldı. "Nereye?"

"Dede-torun biraz gezelim" Seungcheol şüpheci bakışlarla oturduğu yerden kalktı ve yaşlı adamla birlikte odadan çıktı. Bunun altında bir şeylerin oluşundan içten içe şüphelenirken peşinden ilerledi sadece. Şirketten çıkıp arabaya bindiklerinde siyah saçlı olan merakla nereye gideceklerine bakıyordu camdan. Merakına yenik düşüp "nereye gidiyoruz?" diye sorduğunda yaşlı adamdan cevap gelmedi. Kahve gözlerini ona çevirdi ve cevap beklercesine baktı. "Gidince göreceksin" üstelemedi Seungcheol.

estues -jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin