Kitaba hoş geldiniz. Öncelikle yapmam gereken uyarıları yapayım. Bu bir kurgudur. Gerçeklik payı olduğu kadarda, gerçek olmayan taraflarıda vardır. Asla 100/100 gerçeklikten söz edilmemiştir. Teşekkürler.
Okurken yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
____________________________________________________________________________
1997
Herkesin yaşama geliş amacı ve biçimi farklıdır. Kaderde herkesin bir rolü vardı. Kimisi bir hastalığa tedavi bulmak için, kimisi yeni bir icat çıkarmak için, kimisi ise sadece ona bahşedilen hayatı yaşaması için dünyaya gelir. Ama bunların arasında en kıyıda köşede bir kesim vardır.
Unutulmuş kesim... Var olma amacı sadece yaşatmak olan kesim. Bu kişiler hayatları boyunca yaşamaz ama yaşatır. Dünyaya geliş amacı budur. Birilerini yaşatmak için doğarlar onlar.
Bu bebekte tam olarak bu sebeple gelmişti dünyaya. Annesinin ve babasının sözde aşkın meyvesi dedikleri bir bebek. Adem ve Havva'nın yemesi yasaklandığı meyve desek daha doğru olur.
Dünyaya geldi, adını Cemre koydular. Onu bir ateş parçası olarak görmüşlerdi. Dünyaya geldi, babası annesini bir restorantın çatısından atmaktan vazgeçti. Annesini kurtardı.
Dünyaya geldi. Abisi babasını öldürmekten vazgeçti, küçük bebeğin babasız büyümesini istemedi. Babasını ölümden, abisini hapisten kurtardı.
Dünayaya geldi. Ablasının hayatta sorunsuz güvenebileceği birine ihtiyacı vardı. Ablasının intihardan kurtardı. Bunların hepsini sadece var olarak yapmıştı. Var oluş amacı sadece birilerinin hayatını kurtarmaktı. Ve bu amaç uğrunda kendi hayatının bir önemi yoktu.
Çünkü dünyaya geliş amacı yaşamak değildi, yaşatmaktı. Daha bebekken 4 hayat onun omuzlarına yük olmuştu. O bebek bunun hep farkında olarak büyüdü...
Günümüz
" Üsteğmen Cemre Laçin. Emredin komutanım!" Üsteğmen, Albay'ın karşısında her türlü göreve ve emire hazır bir şekilde hazır ola geçti. Albay gururla askerine baktı. "Rahat üsteğmenim." Dedi. Sesinde yılların katmış olduğu bir sertlik, tecrübe vardı.
"Üsteğmen Laçin. Timini hazırla, uzun bir göreve çıkıyorsunuz." Emir netti. Anlaşılmaması imkansızdı. "Emredersiniz komutanım!" Görevin ayrıntılarını daha sonra öğrenecekti. Şimdi sadece timini hazırlamalıydı.
Albay yanından ayrıldığında rahata geçti. Beresini eline alıp, postallarını vura vura timinin yanına gitti. Eğitim sahasında, kendilerini her türlü geliştirmenin derdine düşmüş bir timdi. "Kaos!" Dedi gür çıkan sesiyle.
Timdeki herkes hızla uğraştığı işi bırakıp komutanlarının dibinde bitti. Hepsi aynı hizada hazır ola geçti. "Emredin komutanım!" Hepsi aynı ağızdan çıkarttılar o gür seslerini.
"Rahat. Nasılsınız?" Dedi Laçin üsteğmen. Timi hep bir ağızdan yine "Saol!" Dedi. Ellerini arkada birleştirdi Cemre. Askerlerine baktı gururla. Her komutan askeriyle gurur duyardı. Çünkü onlar Türk askeriydi.
"Hacı kolun ne durumda?" Daha önceki sıcak çatışmada kolundan yaralanan askerine sordu. Genç adam cevap verdi. "Eskisinden daha iyi komutanım." Cemre'nin beklediği cevapta buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
AdventureHer Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanlı Türk ordusunun askerleri, şehitleriydiler. Ve hepte öyle kalacaklardı. Not: Bu kitapta yazılan ask...