Hoş geldinizzzz canlarım, ciğerlerim.
Umarım iyisinizdir, 2 günlük dünyayı kafaya çok takmayın.Yorum yaparak, anlık tepkilerinizi benimle paylaşarak okumayı unutmayınız.
İyi okumalar dilerim.
____________________________________________________________________________
11 Yıl Önce
&
AnkaraKavurucu Ankara yazının ortasında yürüyordum. Kara Harp Okul'u için mülakatlara gelmiştim. Normalde geceden girerdim sıraya fakat sonradan acelemin olmadığını fark ettim.
İçimde heyecan vardı bolca. Telaşım yoktu. Uzun zamandır hayalim olan, her bir hususu için alın teri döktüğüm okulun mülakatlarına gidiyordum. Vatan yolunda nihayet gerçek bir adım atmak için fırsattı.
İster istemez heyecana sahip oluyordum. Yüzümde oluşan gereksiz gülümseme de bu yüzdendi. Taki duyduğum bağrış sesine kadar. Başımı kaldırıp gelen sese doğru baktım. "Siktir git bu evden! Benim senin gibi bir kızım yok!" Bir adam yaka paça kızını sokağa atıyordu.
"Baba dur. Ben bir şey yapmadım." Kadın eşyalarını elleri arasında tutarken ağlayarak babasını ikna etmeye çalışıyordu. "Hâla baba diyor! Allah'ın cezası! Annen iyiki bu halini görmedi. Kahrolurdu kadın senin yüzünden!" Kapıdan bir kaç eşya daha fırlattı.
Etrafta toplaşan insanlar fısıldaşmaya başladı. Bayılırdı bizim millet dedikoduya. Kadın babasını durdurmak için kolundan tuttuğunda babası elini kaldırıp kızına tokat attı. "Hoooğğğ!" Kendimi tutamayıp, kalabalığın arasından sıyrıldım. Babası tekrar vurmak için elini kaldırdığı sırada seslenmemle durdu.
"Evladına vurmak ne lan!? Geç şöyle." Sırt çantam tek omuzumda olduğu için düşüp duruyordu. Onu düzeltip kadını uzaklaştırdım. Ağlamaktan bir hâl olmuştu. "Sanane lan!? Sana ne oluyor!? Kızım o benim. İster döverim ister söverim!" Kadının yüzüne baktım bir şeyi varmı diye. Babası tekrar sesleneceği sırada konuşmasına izin vermedim. Dibime kadar girmişti bide.
"Malın değil o senin, kızın! Sevmekten başka hiç bir sikim yapmaya hakkın yok, kal orada!" Bir adım daha yaklaşmaması için uyardım. Kadının ağlamaklı titrek sesini duydum. "Sana da zarar verir." Güldüm. "Hiç bir şey yapamaz, sen iyimisi-" omuzumda adamın elini hissetmemle refleks olarak kolunu yakalayıp, başımın üstünden geçirerek çevirdim. Hareketimle takla atarak sırt üstü yere düştü.
Kara Harp Okul'u için yıllar önceden başlamıştım çalışmaya. Yumruğumu geçirecektim ama aklıma mülakatlara gittiğim geldi. Ayrıca kızının önünde yapmam hoş bir hareket değildi. Acı ile yüzünü buruştururken bıraktım kolunu. "Evine gir." Son uyarımı yaptım. Zaten hemen ayağa kalkıp, yalpalayarak eve girip kapıyı kapattı. "Dağılın sizde! Ne çok seviyorsunuz izlemeyi! Anca izleyin!" Daha fazla kadının utanmasına gerek yoktu.
"İyimisin sen?" Yere çökmüş hüngür hüngür ağlayan kadını kaldırdım yerden. "Adın ne?" Ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Başını yukarı kaldırıp havaya baktı. "Melis..." Adı Melis'miy di? Güzel ismi vardı. Rahatlaması için sırt çantamdaki suyu çıkarıp verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
PertualanganHer Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanlı Türk ordusunun askerleri, şehitleriydiler. Ve hepte öyle kalacaklardı. Not: Bu kitapta yazılan ask...