27. BÖLÜM: Final

901 110 92
                                    

Bu bölüme hoş geldiniz. Öncelikle bu bölümü yazmak benim için oldukça zor oldu. Zira MEFTUN bende hep çok ayrıydı. Farklı bir yeri vardı ve hep var olacak. Böyle olmasının sebebini bölüm sonunda yaptığım açıklamada anlayacaksınız.

İyi okumalar dilerim ve son kez yorumlarınızı,tepkilerinizi bekliyorum 🥲

____________________________________________________________________________

Hayat garip. Sizi ne zaman ne karşılayacağını asla kestiremiyorsunuz. Mesela ben yıllarca altında ezildiğim yüklerin, bir adamın varlığıyla yok olacağını düşünmezdim. Fakat hayat size hepte düşünmediklerinizi veriyor.

Çocukluk yıllarımda, gelecekte böyle mutlu olacağımı bilmiyordum. Ailemden şikayetçi olurken, gerçek bir aile ile karşılaşacağımı, sevgisizlikle sınanırken en büyük sevgiyi bulacağımı hiç düşünmemiştim.

Şimdi ise aklıma bile gelmeyen bir senaryodaydım. Kendi nikahımda... "Siz Cemre Laçi-" nikah memurunun istemeyerekte olsa lafını böldük. "Kusura bakmayın ama acelemiz var. İmzaları atıp, çıksak. Herkes evet zaten." Kibar bir dille rica ettim. Zira şuan Kaos timi olarak üzerimizde askeri kamuflajlarımız vardı.

Operasyon nikah gününe denk gelmişti. Bizim bir an önce imza atıp zırhlı araçla, görev yerine gitmemiz gerekiyordu. "Tabi, buyrun." Defteri bize döndürdüğünde hemen imzaladık. Sıra şahitlere geldiğinde Abbas ve Azra imzaları attı. Hepimizin oldukça acelesi vardı. Nikah memuru aile cüzdanını teslim ettiğinde hemen elinden aldım.

Kısaca baş selamı verdim. "Teşekkürler." Önden gitmeye başladım. Hemen arkamdan Emir ve Kaos timi geliyordu. "Karımmm." Arkamdan seslendi. Sırıtmadan edemesemde cidden vaktimiz yoktu.
Tere yakalanmak üzereydi. Ve biz şuan nikah yüzünden Tere'yi kaçırabilirdik.

Araca hepimiz bindiğinde hareketlendi. "Hayırlı olsun komutanım." Hepsiyle ufak bi tebrikleştik. Silahımı kontrol ederken Ekin konuştu "Tere'nin o evde olduğuna eminmiyiz?" Şuan emin değildim. Kaçmış olabilirdi. PÖH olay yerine zaten yönlendirilmişti. Lakin ciddi bir dosya, görev olduğu için, operasyonun başındaki tim olarak bizde aktarılıyorduk.


"Şuanlık hayır. Yinede oraya gitmemiz gerekiyor." Emir gerekli açıklamayı yaptı. "Komutanım bu size takmış olmasın?" Bakışlarımı Ekin'e çevirdim. "Takması için ne gibi sebebi olsun?" Aklıma kişisel bir konu gelmiyordu. "Sahra ölmeden önce kardeşim falan dediydi. Hatırlamıyor musunuz?" Evet o sahne zihnimde canlanmıştı şimdi. "Ekin haklı. Cemre bu da Sahra karısı gibi seni takip etmeye kalkmasın?" Azra endişeyle konuştu.

"Takip etsin, Sahra'da etmişti. Sonuç belli, oda leş olur gider." Arkama yaslandım. Parmağımda olan yüzüğün mutluluğu vardı. Emir'in bana dediği şey aklıma gelince yüzüğü çıkarıp iç kısmına baktım. "Nedir bu?" Emir kulağıma yaklaştı ve soruma cevap verdi. "Kalp atışlarım. Kalbim illede sen diye atıyor." Nabız çizelgesiydi. Elini tutup onunda yüzüğünü çıkardım.

Onun yüzüğünde ise farklı bir nabız çizelgesi vardı. "Seninde kalbin ben diye atıyormuş. Yanımdan ayırmak istemedim." Kendi kalp atışını benim yüzüğüme, benim kalp atışlarımı kendi yüzüğüne işletmişti. Bunu ne ara düşünüp yapmıştı? "Hastaneden daha önceki kalp atışlarını aldım." Zihnimi okumuş gibi konuştu.

"Akşam hatırlat, nabızları hızlandırlarım." Ben eğilip kulağına fısıldadım. Sonra yüzüğü geri taktım. Harika, ince bir düşünüştü. O kadar hoşuma gitmiştiki sürekli bakıp hatırlayacaktım. "Geldik." Araç yavaşladı. Hepimiz kendimizi hazırlayıp, ciddiyete büründük. Tek tek hızlı bir biçimde indik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin