Hoşşşş geldinizzzz
Umarım iyisinizdir. Cansınız. Yorum atıp tepkilerinizi paylaşarak okumayı unutmayın.
Keyifli okumalar dilerim.
____________________________________________________________________________
İnsan kendisini nerde ve ne zaman bulacağını bilemiyordu. Açıkçası biri bana gözlerimi Pars'ın yatağında açacağımı söylese, ona aylarca kahkaha atarak gülerdim. Şimdi ise ayılmaya çalışıyordum. Evet yeni uyanmıştım hemde Pars'ın yatağında.
Yalan yok aldığım en güzel uykuydu. Keşke hiç uyanmasaydım da konumuz bu değildi. Ben ne ara buraya gelmiştim? Dün çok uyku bastırdığı için koltukta uzandığımı hatırlıyordum. Bayılmışım...
Yataktan kalktığım da halime baktım. Hala üstümde Pars'ın tişörtü vardı. Umarım bir şeyler meydana çıkmamıştır. Gerçi baldırlarıma kadar kapatıyordu. Kapıyı açmadan önce odasına baktım. Düzenliydi. Koyu mat renklerle açık renkleri birleştirmişti. Benim odama çok benzese de farklıydı. Ben onun kadar düzenli değildim.
Kapıyı açtığım da mutfakta arkası dönük bir şekilde gördüm. Yüzümde istemsizce bir gülümseme belirdi. Odasından çıktığımda salona baktım. Koltukta yastıkla hafif bir battaniye vardı. Kendisi koltukta mı uyumuştu? Bu adamın zihni bazen ulaşılmaz geliyordu.
"Günaydın." Sesim yeni uyandığım için kısık çıktı. Üstünde beyaz bir tişört ve altında siyah eşofmanı vardı. Ev hali bile üstünde çok hoş duruyordu. "Günaydın uyuyan güzel. Güzellik uykunu alabildin mi?" Yanına gidip tezgahta uğraştığı şeye baktım. "Dalga geçmesene Pars. Uyumuşum biraz." Çıkardığı tabağa baktığım da şaşırdım.
Harika bir salata tabağı çıkarmıştı. Sadece kahvaltı için fazla güzeldi. "Tabi alt tarafı öğlen oldu." Son dokunuşu yapar gibi kaşıkla bolca mısır ekledi. "Mısır sevdiğimi unutmamışsın." Sırıtıp bana baktı. "Hafızam iyidir." Salata tabağını bana uzattı. "Götür bunu geliyorum." Tabağı elinden alıp salondaki sehpaya geçtim.
Ben uyurken baya serpme kahvaltı hazırlamıştı. Maşallahı vardı. "Bugün kime basılıyoruz?" Geçen kahvaltıda annesi basmıştı malum. Başını yana yatırdı. "O konuda hâlâ mahçup hissediyorum." Salatadan bir kaşık alırken güldüm. "Şaka yapıyorum çok önemli değil." Dedim.
Meyve suyunu bardakları doldurdu. "Sen neden koltukta yattın?" Onun öğrettiği gibi ekmeğe, çilek reçeli sürmeye başladım. "Yanında mı yatmamı isterdin?" Elimdeki bıçak duraksadı. "Onu demiyorum. Keşke kendi yatağında yatsaydın. Yerinden ettik seni." Sürmeye devam ettim.
"Yanında yatmamı istemiyorsun yani?" Hâlâ diretmesiyle ona baktım. "Konuyu çarpırtma." Bıçağı ona doğru çevirdim. Gülerek "Tamam tamam." Dedi. Gülmesi benide gülümsettiği için önüme geri döndüm. "Evi neden sattın?" Ciddiyete bürünürken sorduğu soruya cevap verdim.
"Öyle gerekiyordu." Kısaca verdiğim cevaptan pek memnun değil gibiydi. "Cemre para neden lazımdı?" Bu şekilde sorduğu her soruya cevap verebilir gibiydim. "Sen neden evimi aldın? Ayrıca nasıl haberin oldu?" Sürdüğüm ekmekten bir ısırık aldım.
"Emlakçıda işim vardı. Kardeşime burdan ev arıyor. O sırada senin evini fark ettim. Bende satın aldım. Yabancıya gitseydi daha mı iyidi?" Başımı onaylar şekilde salladım. "Kirayı ne kadar yapmayı düşünüyorsun?" Dediğimde güldü. "Ay sonu karar veririz." Ciddiye bile almadı sorduğum soruyu.
"Burası çok uzun zamandır boştu. Ev sahibini nasıl ikna ettin?" Pars'ın oturduğu ev neredeyse 2 yıldır boştu. "Bu evde benim." Sebebi şimdi belli olmuştu. Ailesi varlıklı olmalıydı. Gayet düzgün bir aileye benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
AdventureHer Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanlı Türk ordusunun askerleri, şehitleriydiler. Ve hepte öyle kalacaklardı. Not: Bu kitapta yazılan ask...