4. Bölüm

702 33 10
                                    

Yeni bölüm sonunda geldi! Umarım bölümü seversiniz, sizi seviyorum.

Keyifli okumalar!
Medya: bu bölümde Beren.

Başımdaki ağrıyla yatakta doğruldum. Dün akşam işten yorgun gelmiş hemen yatağa yatıp uykuya dalmıştım. Ama hala baş ağrısı geçmemişti. Neyseki bugün haftasonuydu. İstediğim kadar yatabilirdim.

"Bereeeen! Uyandın mıı?" Mutfaktan gelen tabak çanak seslerinden Ezginin kahvaltı hazırladığını anlamıştım.

"Yok, uyuyorum Ezgicim!" Diyerek Ezgiyle dalga geçtikten sonra yataktan kalktım. Önce bir boy aynasında kendime baktım. Göz altlarım şişmişti ve saçım başım dağınıktı.
Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Ezgi hala kahvaltıyı hazırlıyordu ve o hazırlayana kadar bir duş alabilirdim. Hemen banyoya girip üzerimdekilerden kurtuldum. Kendimi ılık suyun altında sabunlayıp ılık suyun bedenimi gevşetmesine izin verdim. Bir yandan ılık suyun tadını çıkartırken saçımı açtım ve şampuanı elime döküp saçımı köpürttüm. Saçımıda duruladıktan sonra bornozumu giyip odama geçtim. Dolaptan bir pijama altıyla birde askılı atlet çıkarıp iç çamaşırlarımla birlikte onlarıda üzerime geçirdim. Islak saçımı havlu yardımıyla biraz kuruladıktan sonra topuz yaptım. Odanın yerine atılmış makyaj malzemelerini, kıyafetleri yerine yerleştirip yatağımı topladım. Odadan çıkıp mutfağa gittiğimde kahvaltı hazırdı.

"Ezgicim iyiki beraber yaşamaya başladık ya. Sen yokken mideme doğru düzgün bir şey girmiyodu. Yemek yapmaya üşeniyordum."

Ezgi gülümsedi ve masaya oturdu, bende oturdum.
"Bende kendi evimde yemek yapıyordum kalıyordu. Ev güneş almıyordu, yaşayasım gelmiyordu o evde. Ama burası hem güneş alıyor hemde yemekler kalmıyor."
-
Kahvaltımızı ettikten sonra Ezgi güzelce giyindi ve Yamanıyla buluşmaya gitti, bulaşıklar tabiki bana kaldı.
Bulaşıkları makineye dizip elimi yıkadım. Ezginin odası topluydu. İçeriside topluydu ama yerlerde toz olup olmadığından şüphelendiğim için elektrikli süpürgeyi alıp fişe taktım düğmeye basıp evi süpürmeye başladım. Yaklaşık 15 dakikadır evi süpürüyordumki bacağım titredi. Cebimden telefonumu çıkardım, mesaj gelmişti. Numara tanıdık değildi. Mesajda kapıyı aç yazıyordu.
Makineyi kapatıp kapıya doğru yürüdüm. Kapının kulpunu yavaşça indirdim ve başımı kapıdan azıcık çıkardım.

Gelen Kutaydı.

"Kaç saattir kapıyı çalıyorum haberin var mı senin?"

Kutay kapıyı yavaşça ittirdi ve içeri girdi. Yavaşça beni süzdü.
Utançtan yerin dibine giricektimki sırıttı.
"Ev temizliği modu, ha?"

"Yorgunum ve evdeyim. Seni abiyeyle karşılamamı mı bekliyordun?"

Kutay daha çok sırıttı.
"Gözlerde şiş."

Kaşlarımı yalandan çattım.
"Çalışan bayanız kardeşim, olsun o kadar."
Elimi belime koyup gözlerimi gözlerine sabitledim.

Bir kahkaha attığında dudağımı büzüp kafamı salladım. Kapıyı yavaşça kapattım.
Kutay içeri geçti. Bende makineyi toparlıyordumki Kutay seslice güldü. Yine.
"Ne?" Bağırdım.

"Sen biraz daha öyle kalsana." Haince kahkaha attı yine.
Şuanki pozisyonum makineye doğru eğilmiş ve göğüslerimin tam olarak Kutayın görebileceği bir yerdeydi. Hemen toparlandım.
"Pis sapık!"

Makineyi alıp yerine koydum. Daha sonra yine içeri geçtim.
Kutayın karşısındaki koltuğa oturdum.
"Niye geldiğini hala söylemedin?"

Kutay çenesini sıvazladı. İtiraf etmeliyimki bu hareketinden sonra seslice yutkundum. Bunun üzerine gülümsedi ve o masmavi gözleriyle bana derin derin baktı.

TAKSİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin