12. Bölüm

352 11 5
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni bölüm geldi. Biraz geç olsada cidden bu bölümü yazarken çok zorlandığımı söyleyebilirim. Bazen ilham gelmiyor, yazarlar bilir ^^ her neyse keyifli okumalar.

Medya: Bölüm afişi.
Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Bugün pazartesiydi ve şu iki gün içerisinde harap olmuştuk. Şimdi nasıl işe gidicektim bilmiyordum. 3saatlik uykuyla ne kadar dayanırdım onu hiç bilmiyordum.

Zar zor üzerimdeki yorganı üstümden attım. Kafam sersem gibiydi. Şimdi işe gidecek olmak ölüm gibi geliyordu. Zar zor yataktan kalktım ve dolabımın önünde durdum. Dolabı aralayıp rastgele bir pantolonla tişört aldım. O sıra telefonum çalmaya başladı.

Patronum arıyordu.

"Efendim?"

"Beren hanım, olanları duyduk çok üzüldük. Senem hanım bulunana kadar işe gelmeyebilirsiniz. Anlayışla karşılayacağımdan emin olabilirsiniz."

Patronun bu söylediğiyle birazda olsa mutlu oldum.

"Çok sağolun, iyi günler."

Telefonu kapatıp kendimi yatağa attım.

***

İçerdiklerin sesini duyduğumda yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım vesalona doğru ilerledim. Herkes toplanmıştı, ilk olarak göz hizama ağlamaktan gözleri şişmiş bir İdil girdi. Onun yanında da Eylül vardı. Erkeklerde balkondaydı. Kutayın yüz ifadesi donuktu ve derin derin bir şeyler düşünüyor gibiydi, ben salona girdiğimde Ezgi yanıma geldi.

"İyi misin?"

Sadece başımı sallayabildim. Mecalim kalmamıştı.

"Bir haber var mı?" diye sordum bir umut ama İdilin hala ağladığını gördüğümde bu umudumu yitirmem kolay oldu.

Ne yapacağımı, nasıl düşüneceğimi şaşırmıştım. Senemin yaşıyor olma ihtimalini bile kafamdan atacak duruma gelmiştim. Bir tepki veremiyordum ve bu benim canımı acıtıyordu. Yavaşça balkona doğru ilerledim. Ben balkona geldiğimde Yaman ve Oğuzhan oturdukları sandalyelerden kalkıp içeri geçtiler. Kutay balkonun kenarlıklarına yaslanmış etrafı izliyordu. Düşüncelerini okumak imkansızdı, bunu her denediğimde başarısız oluyordum. Bana doğru yavaşça kafasını döndürdü ve bana baktı.

"Senem bulunacak. Üzme kendini."

Başımı yana doğru salladım.

"Buna emin değilim. İçimden bir ses onu bir daha göremeyeceğimi söylüyor ve ben günden güne bu sese inanmaya başlıyacağım."

Kutay bana doğru tamamen döndü ve önüme gelen saçımı düzeltti.

"Şşh, ne biçim konuşuyosun öyle?"

Beni göğsüne bastırdı ve derin bir iç çekip saçımı öptü.

3 gün sonra;

3 gün olmuştu. Sanki 3 yıl gibi gelen 3 gün zar zor geçmişti ve hala bir haber alınamamıştı. Oturduğum yerden bir hışımla kalktım.

"Ben polise gidiyorum artık, yeter!"

Herkes bunu söylememle ayağa kalktı.

"Sakın, böyle yaparak başına daha büyük bir bela açabiliriz."

Bunu söyleyen Yaman'dı. Ardından İdilde Yamana hak verdi. Yanımda olan tek kişi Ezgiydi ve beni savunarak "Asıl Beren haklı, bu kız 3 gündür ortada yok. Başına bir bela gelse şimdiye dek gelmiştir. Hem davacılardan biri kaçırdıysa şimdiye kadar arardı değil mi? Ne aran var ne soran. En iyisi polise haber vermek, en iyisini onlar bilirler."

TAKSİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin