Merhaba arkadaşlar,
Yeni bölüm geldi. Vote ve yorumlar hala çok düşük ve bu canımı sıkıyor, lütfen okuyorsanız vote yapın, yorum da atın! Ben sizin önerilerinizi, eleştirilerinizi alarak bu hikayeyi devam ettirebilirim.
Fotoğraf; Bölüm oyuncuları.
Sizi seviyorum, iyi okumalar!
2 hafta.
Tam 2 hafta onu görmemiştim. Evde bütün gün oturmuş bir gün çok yemek yemiş diğer gün hiçbir şey yememiştim. Saç baş dağınık televizyon karşısında bütün gün oturuyordum.
Çünkü 2aylık izne çıkmıştım. Kafamı dinleyip iyi olmam için izne çıkmam gerektiğini söyleyen Ezgiye uymuştum ama yanılmıştım. İşe gitsem kafam dağılır bir şeylerle meşgul olabilirdim ama böyle her gün evdeydim ve düşüncelerimle baş başaydım. 2hafta bitmişti bile.
Kafamı kaldırdım ve koltuğun başlığına iyice yaslandım. İçerden gelen sese odaklandım,
"Evet Eylülcüm, bu akşam 8de Oğuzu, İdili , Girayıda al gel."
Bu ses tabiki Ezginindi. Kapı açıldı ve içeri girdi.
"Bereniim nasılsın?"
Göz devirdim. Her gün her işten geldiğinde bunu sorması sıkmıştı.
"İyiyim."
Ezgi memnunsuzca bana baktı.
"Cidden sıktın Ezgi. Depresyon , depresyon, depresyon. Kızım ben 2 aylık izne çıksam her gün Bodrum, Antalya. Ama sana bak her gün evdesin. Benim içim sıkıldı be."
"Sanane kızım sanane. "
Ayağa kalktım ve odama gittim. Ezginin dediklerini bir kez daha düşündüğümde aklıma bir fikir geldi. Kafamın üstünde yanan yıldıza baktım ve gülümsedim.
***
"Oldu mu?"
Ezgiye döndüm ve elbisemi gösterdim.
"Beren cidden şaşırttın kızım beni. Sen ve yemek. Hemde Girayla."
Güldüm.
"Hadi ben kaçar."
Kapıyı açtım ve asansörü çağırdım.
Asansör açıldı ve bir kez daha şok oldum.
Kutay İdil.
Umursamaz tavrımı devreye soktum ve yanlarından geçip asansöre bindim. Kutayla göz göze geldiğimde alev almışçasına yanan gözlerimi başka yöne çevirdim.
***
Restoranın kapısından geçtim ve Girayı aramaya başladım. Kısa sürede onu gördüm ve o masaya doğru yürümeye başladım.
"Hoşgeldin."
Gülümsedim. Elimden geldiği kadar.
"Hoşbuldum."
Giray hızlıca kalktı ve sandalyemi ayarladı. Ben oturduktan sonra oda masaya oturdu.
Girayı sevmeye başlamıştım. Yerine göre nasıl hareket ediceğini, konuşacağını iyi bilenlerdi. Bir kadınla nasıl konuşulacağını en iyi bilen erkeklerdendi.
Yemeklerimizi sipariş ettik ve beklemeye başladık.
"Umarım seni arkadaşlarından ayırmadım?"
Sorulu ifadelerle Giraya bakmaya başladım. Sonuçta Ezgi davet etmişti ve o gidicekti. Benle buluşmasaydı.
"Yok, zaten fazla arkadaş grubuyla takılmayı sevenlerden değilim. Hemde böylesine güzel bir bayanla yemek yemek varken onlarla takılmam büyük bir salaklık olurdu."
Ettiği iltifat beni utandırmıştı. Kafamı biraz yere eğip gülümsedim.
"İltifatın için teşekkür ederim."
"Çirkin bir bayan olsaydın bu iltifat olurdu. Ama sen güzelsin ve bu iltifat değil, gerçekler."
Başımı yavaşça kaldırdım ve uzun zamandır yapmadığım şeyi yaptım.
İçten gülümsedim.
Girayla her konuştuğumda beni güldürüyordu. Bir şekilde bunu başarıyordu ve bu hoşuma gitmeye başlamıştı. Yalandan gülümsemekten ağzım ağrımıştı ve içten gülümsemek bu ağrıyı dindiriyordu.
Giray bu 2 hafta hep aramış ve telefonda espriler yapmıştı. İltifat etmişti. Komik anılarını anlatmıştı. Kısaca beni güldürmüştü.
O, iyi bir arkadaştı.
Yemeklerimiz geldi ve sessizce yemeye başladık. İkimizden de ses çıkmıyordu.
Yemek boğazımdan geçmeye hazırlanırken bir görüntüyü görmemle bağazımda kaldı.
Öksürmeye başladım. Giray ne olduğunu anlayamadığı için bir bardak su uzattı. Suyu hemen içtim ve boğazımı tuttum.
Geçmişti.
"Ne oldu?"
Derin bir nefes aldım.
"Yok, yok bir şey."
"Kalkalım."
Girayın yüzü soldu.
"Neden?"
Ve,
Kutay yanıma ulaştı.
Kolumdan sertçe tuttu ve beni masadan kaldırdı. Bu yaptığı hareketten dolayı ağzım şaşkınlıkla açılırken Girayında benden bir farkı yoktu.
Kaşlarımı çattım ve kolumu kurtarmaya çalıştım.
"Napıyorsun be!"
Giray ayağa kalktı.
"Kardeşim, noldu? Bıraksana kızı."
Kutay kafasını Giraya doğru çevirdi ve öfkesini kusar gibi konuştu.
"Sikerim kardeşini!"
Kolumu dahada sıkı tutabilirmişçesine kavrarken acıyla inledim.
Cidden canımı yakmıştı ve tırnaklarının etime geçtiğini hissetmiştim.
Beni sürükledi ve restoranın önünde duran arabasına fırlattı!
Evet, evet! Fırlattı.
Hemen toparlandım ve kapıyı açmaya çalıştım. Kilitlemişti!
"Aç şu kapıyı!"
"AÇ DEDİM SANA!"
"Açsana PİSLİK!"
Kutayda arabaya bindi ve gazı sonuna kadar kökledi.
Öfkeyle ona bakarken bağırdım.
"NAPIYOSUN MANYAK HERİF!"
Ben öfkeyle yanıp tutuşurken o benim aksime çok sakindi. Bana doğru aynadan baktı ve konuştu.
"Görüceksin."
-Bölüm Sonu.
Umarım beğenmişsinizdir, biraz merak olay katıyım dedim :) Yeni bölümde görüşmek üzere şu alttaki yıldıza dokunup bir yorum bırakırsanız çok mutlu olurum! Çavvv:)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKSİ.
Romance"İn arabamdan!" diyince bir an afalladım ve kaşlarımı çattım. "Oda ne demek? Bu bir taksi ve bende müşteriyim!" "Hanfendi (!) Zorluk çıkarmayın ve inin, bu gün çalışmıyorum." İşe yeterince geç kalmıştım ve ilk günden kovulmamam için bu taksi son çar...